Hellboy
Hollywood’da bir çizgi roman çılgınlığı yaşanıyor malumunuz. X-Men serisi ile başlayan ve Örümcek Adam ile zirveye çıkan bu rüzgar, Blade, Spawn ve American Splendor gibi nispeten ‘kendine has’ örneklerin de perdeye taşınmasına vesile oldu. Bugün ülkemizde gösterime giren ve “bir çizgi roman uyarlamasından ne beklersiniz?” sorusunun kanlı canlı cevabı niteliğinde olan Hellboy, Blade’in ardından adı ‘çizgi roman uyarlayıcısı’na çıkan Guillermo del Toro’nun imzasını taşıyor... Paralel bir evrenden gelen devasa büyükülkte, kuyruklu ve kendi kabul etmek istemese de boynuzlu bir yaratık olan ve küçük yaştan insan eline alıştırılan Hellboy, mizaç itibariyle çekici bir karakter. Böyle bir karakterin üzerine kurulmuş bir film de hiçbir şey olamasa da eğlenceli olmayı garantiliyor. Ancak Hellboy’da fazlası var: Ucu mitlere dayanan sürükleyici bir hikaye, birinci sınıf yaratık ve set tasarımları, sonunda yıllardır hak ettiği başrolü kapan muhteşem bir Ron Perlman ve işinin ehli bir yönetmen... Hellboy sevabıyla günahıyla iyi bir film; zahmet edip salona gidenleri hayal kırıklığına uğratmayanlardan...
Bana biraz yalan söyle
Mavi Yalanlar / Amnesia
İtalyan yönetmen Gabrielle Salvatores'in 2002 yapımı filmi Mavi Yalanlar, özellikle İspanya'da oldukça olumlu eleştiriler alan ve nihayet ülkemizde de gösterim şansı bulan, samimi bir komedi/dram. Başrollerinde yönetmen Salvatores'in son dönemdeki azılı aktörleri Diego Abatantuono ve Sergio Rubini ile birlikte İtalyan'ın dünyaya armağan ettiği güzel oyuncu Martina Stella ve deneyimli aktris Alessandra Martines'in yer aldığı filmin öyküsü, Akdeniz'in cennetten bir köşeyi andıran adası İbiza'da geçiyor... Tüm karakter karmaşasına rağmen, yönetmen Salvatores'in usta hamleleriyle meramını son derece temiz ve düzgün bir biçimde ifade eden bir film olarak Amnesia, sıcak yaz aylarının son demlerini yaşadığımız şu günlerde perdeye düşebilecek en keyifli yazlık seyirlerden biri belki de...
Yemek masası değil savaş meydanı
Annemler Yemeğe Geliyor / Pieces of April
Ülkemizdeki ilk gösterimi son İstanbul Film Festivali kapsamında yapılan ve Patricia Clarkson’a kazandırdığı Oscar adaylığı ile adından söz ettiren bağımsız drama Annemler Yemeğe Geliyor haftanın tek Amerikan filmi. Peter Hedges’ın yazıp yönettiği Katie Holmes, Derek Luke ve Oliver Platt gibi oyuncuların rol aldığı film, Sundance Film Festivali’nde de Patricia Clarkson’a jüri özel ödülü kazandırmıştı. Filmde, ailesi ile sağlıklı bir ilişki kurmakta zorlanan April Burns, bir iyi niyet göstergesi olarak ailesini erkek arkadaşı ile birlikte yaşadığı dairesine, Şükran Günü yemeğine davet ediyor. Ancak bu yemek sanıldığı gibi ‘dostça’ olamıyor…
Niteliksiz bir gerilim
Ütopya / Utopia
Gözleri bağlı bir grup adam sık ağaçların arasında ölümüne koşuyor. Ağaçların arasından sağ salim çıkmayı başaran bahsi kazanacak... Hafızamıza Juan Carlos Fresnadillo’nun 2001 tarihli enfes filmi “Bahis”deki bu sahne ile kazınan Leonardo Sbaraglia, Ütopya’da yine özel bir mezihete sahip. Sbaraglia bu kez geleceği görme gücü bahşedilmiş Adrian karakterinde karşımıza geliyor. İster istemez Bahis’le karşılaştırılan Ütopya, nitelik açısından çok daha alt basamaklarda.
Alişan çalıyor Sibel Can oynuyor
Papatya ile Karabiber
Sibel Can, Alişan ve Müjdat Gezen bir Ümit Efekan yapımında başrolde. Hayır bu bir televizyon dizisi değil; anlı şanlı bir sinema filmi. Bir televizyon filmi olması hepimizi için daha hayırlı olabilecek bu filmde, Sibel Can Papatya’ya, Alişan da Karabiber’e hayat veriyor. Papatya dansetmeyi seven, doğuştan muhteşem bir sese sahip, güzeller güzeli bir geç kız… Karabiber de Papatya’nın babası cümbüşçü Mahmut’un saz grubunda klarnetçi olarak çalışan genç, karayağız bir delikanlı. Birbirlerine aşık bu iki gencin arasına kara kedi giriyor, ortalık da bir güzel şenleniyor…
DİĞER ADRESLER 
