Bu hafta küçük ama etkili filmlerin resmi geçidi ile karşı karşıyayız; “Açık Deniz”, “Hiç Korkmuyorum” ve “Kasap” beklentilerin karşılığını fazlasıyla veriyor. Haftanın zayıf halkası ise; Hollywood komedisi “Patronun Kızı”
Su yutmaktan korkmayanlara
Açık Deniz / Open Water
Steven Spielberg’in unutulmaz klasiği “Jaws“, yılda yalnızca birkaç kere, o da çoğunlukla fok yiyeceğini sanarak yavan insan etini ısıran şaşkın köpekbalıklarını yüzen ‘canavar’lara dönüştürmüş ve insanoğlu üzerindeki bu etkisi ile sinema tarihinin en güçlü filmlerinden biri olma sıfatına erişmişti. Ne prodüksiyon şartları, ne de klasmanı ile yeni bir Jaws olma iddiasında ol(a)mayan Açık Deniz ise benzer bir etki yaratabilecek kadar güçlü bir film. Dalış için bindikleri teknenin kendilerini açık denizde unutup karaya dönmesi ile köpekbalıklarıyla dolu suda ölüm kalım mücadelesinin içine düşen dalış tutkunu bir çiftin çevresinde gelişen film, 79 dakikalık süresi boyunca uçsuz bucaksız okyanusta sıkışmışlık hissi yaratmayı beceriyor. Filmin bir süre sonra ilk bölümündeki etkisini kaybettiği muhakkak ancak genel anlamda seyirci üzerindeki etkisi ‘Osmanlı tokatı’ kıvamında. Baştan söyleyelim, ‘boğulma korkusu’ ya da ‘deniz korkusu’ sahibiyseniz bu film size göre değil. Ancak son yılların en ilginç, en etkileyici filmlerinden biriyle karşı karşıyayız ve tüm korkularınızı evde bırakıp bu filmi görmeye gitmenizi tavsiye ediyoruz.
ZAZ günlerine dönüş
Patronun Kızı / My Boss's Daughter
ZAZ ekibinin parlak günleri çoktan geride kaldı ama ekibin yönetmenlik işini yürüten David Zucker, ZAZ ekolünü kendince sürdürmeye devam ediyor. Ashton Kutcher, Tara Reid ve Terence Stamp’ın başrolünü oynadığı Patronun Kızı, absürd espiri anlayışı, bilimumu vücut sıvısının fütursuzca sergilenişi ve skeçlerden oluşan senaryosu ile tam bir ZAZ filmi. MTV kuşağı yıldızları Ashton Kutcher ve Tara Reid kendilerine uygun rollerde ama usta İngiliz Terence Stamp’ı böyle bir filmde görmek bir parça hayal kırıklığı yaratabilir. Kanımca emeklilik günlerini kazanacağı birkaç milyon dolarla refah içinde geçirmenin planını yapıyor, o yüzden ilişmeyelim… Patronun Kızı da ilkokul seviyesinde, kaba bir komedi izlemek isteyenler için uygun seçenek…
İtalyan taşrasında gerilim
Hiç Korkmuyorum / Io Non Ho Paura
1992'de “Akdeniz” ile En İyi Yabancı Film Oscar'ına layık görülen İtalyan yönetmen Gabriele Salvatores'nin sonraki işleri, kendisini ‘tek atıp üstüne yatanlar’dan biri olarak hatırlamamızı sağlayacak nitelikteydi. Yönetmenin gerilim türündeki son filmi Hiç Korkmuyorum, Salvatores'nin ‘Akdeniz’in yönetmeni’ sıfatını silecek güçte olmamakla birlikte eli yüzü düzgün bir çalışma. Berlin Film Festivali’nde Altnı Ayı’ya aday gösterilen film, 1978 yazınının Sicilya’sında bir çocuğun başından geçen ürkünç bir öykü anlatıyor.
Hector’un kafası bozuk!
Kasap / Chopper
Ülkemizde ilk olarak If Bağımsız Film Festivali’nde gösterilen ve övgüye boğulan Kasap’ta, Truva’nın Hector’u Eric Bana kesiyor, biçiyor, öldürüyor... Avusturalya Film Enstitüsünden En İyi Erkek Oyuncu dahil 3 ödül kazanan yapım, son derece dindar bir anneyle, asker eskisi bir babanın oğlu olan seri katil Mark Brandon Read’in gerçek öyküsünü anlatıyor. Film grafik şiddet sahneleri ile bazı seyirciler için katlanılmaz olabilir ancak filmin başarısı göz ardı edilmesini engelleyecek kadar büyük…
Talip Ertürk
DİĞER ADRESLER 
