Bu hafta Allah nazardan saklasın, dört başı mamur filmler geldi karşımıza. Üstelik tam dört tane. Coen Kardeşler’in, bol yıldızlı komedisi Dayanılmaz Zulüm’de George Clooney ve Catherine Zeta-Jones başrolde. Deneysel sinemanın piri Lars Von Trier’nin Dogville’ini ise Nicole Kidman sürüklüyor. Hiç düşmeyen temposu ile haftanın aksiyon açığını kapatan Özel Tim maceraseverlere, Japon korku sinemasının son yıllardaki en parlak örneklerinden Karanlık Sular ise, gerilim tutkunlarına birebir.

Dayanılmaz Zulüm-Intolerable Cruelty

Coen kardeşler, şöhret basamaklarını ağır ağır çıkıyor. Sam Raimi’nin asistanı olarak girdikleri sinema aleminde, Raimi dahil bir çok ustayı kıskandıracak bir kariyere sahip olmayı başaran Coenler, mütevazi başyapıt "Blood Simple" ile başladıkları yönetmenlik macerasında, şimdilik son basamağı teşkil eden Dayanılmaz Zulüm’e kadar geldiler. Geldikleri bu noktada Coen biraderler, istedikleri yıldıza başrol oyanatacak ve bütçe kaygısı olmaksızın film çekebilecek güce pekala sahipler. Dayanılmaz Zulüm’ün başrolünde iki parlak yıldız George Clooney ve Catherine Zeta-Jones var. Bu iki yıldıza, iki parlak kariyer oyuncusu eşlik ediyor; Geoffrey Rush ve Billy Bob Thornton. Filmin hikayesi ise, girdiği her davadan alnının akıyla çıkan boşanma avukatı Miles Massey ve dişiliğini kullanarak istediği her şeyi elde edebileceğine inanan seksi Marylin Rexroth’un ilişkisi etrafında gelişiyor.

Dogville

Avrupa sinemasının en aykırı seslerinden biri olan, Dogma akımının yaratıcısı Lars Von Trier, olay yaratan son filmi Karanlıkta Dans’ın ardından Dogville ile karşımızda. Trier bir kez daha, ancak bu kez Oscarlı yıldız Nicole Kidman’ın da desteği ile sinemanın kurallarını yeniden yazmaya koyuluyor. Dogville, tümüyle dekorsuz bir tiyatro setinde geçmesine karşın, seyirciden bir Amerikan kasabasında geçtiğine inanmasını rica ediyor. Yönetmenin bu deneysel seçimi ilk bakışta ürkütücü gibi görünebilir ancak, Dogville, insan olma hali ile ilgili çok sert mesajlar içeriyor ve içeriğinin yoğunluğu ile seyirciyi etki altına almayı başarıyor. Cannes Film Festivali’ndeki galasında olay yaratan Dogville, Altın Palmiye’yi Gus Van Sant "Elephant"ına kaptırmıştı. Aynı yıl jüri özel ödülünü "Uzak" alınca Dogville Cannes’dan eli boş döndü.

Özel Tim-SWAT

Aksiyon filmlerinden hoşlananlar bilirler, genelde filmin kahramanına yardım etmek için birden ortaya çıkan, ağır silahlarla donanmış, kasklı, çelik yelekli S.W.A.T. ekibi, her daim ikinci planda kalmaya mahkum olmuştur. Her zaman pis işleri halletmelerine rağmen, övgüleri hep başkasına kaptıran S.W.A.T. ekibi, bu kez bizzat kahraman olarak karşımıza geliyor. Samuel L. Jackson ve Colin Farrell’e, Michelle Rodrigez, James Todd Smith gibi isimlerin eşlik ettiği Özel Tim, haftanın tek gerçek stüdyo filmi olarak sert erkeklere ve biraz da erkeksi kadınlara göre. Filmin hikayesi şöyle; Jim Street eski bir S.W.A.T üyesidir. Ortağı Brian Gamble ile kötü giden bir esir kurtarma operasyonundan sonra Özel Tim’den uzaklaştırılır. Uzun süre birimin silah deposunda çile doldurmak zorunda kalan Street, beklediği şansı Takım Komutanı Dan ‘Hondo’ Harrelson’ın en iyi 5 polisi yeni S.W.A.T üyeleri olarak seçip yetiştirmesi için görevlendirilmesiyle yakalayacaktır…

Karanlık Sular- Honogurai Mizu No Soko Kara

Son yıllarda yükselişe geçen trendler arasında en dikkat çekici olanlardan biri, hiç kuşkusuz Japon Korku Sineması. Bu türün bütün dünyada kabul görmesinde belki de en büyük pay, özellikle "Ringu" üçlemesi ile sinema dünyasını kasıp kavuran Hideo Nakata. Nakata, uluslararası festivallerde birçok ödül almış ve filmlerinde mide bulandırıcı görsel efektlere başvurmaksızın yakaladığı başarı ile ciddi bir hayran kitlesi edinmişti. Özellikle atmosferi ile dikkat çeken Karanlık Sular ise, Nakata ile tanışmak isteyenler için cazip bir fırsat. 22. İstanbul Film Festivali’nin ardından geç de olsa vizyona giren film, yeni taşındıkları evde "sırnaşık" bir ruhla mücadele etmek zorunda kalan bir anne kızın öyküsünü anlatıyor.

Talip ERTÜRK
taliperturk@hotmail.com