Sorunlu kişilikleri sergilemekteki başarısıyla tanınan genç yıldız, Beverly Hills’teki bir mağazadan, giysi çalarken yakalandı ve geçtiğimiz günlerde yapılan son duruşmada suçlu bulundu. Yetenek avcıları tarafından 15 yaşında keşfedilen ve şöhret basamaklarını hızla tırmanmaya başlayan genç Winona’nın filmografisinde ise en tecrübeli aktrisleri bile kıskandıracak yapımlar yer alıyor.

29 Ekim 1971 Minnesota’da doğan Winona Laura Horowitz, klasik bir çocukluk yaşamının uzağında, epey renkli ve farklı bir dünyada büyüdü. Çünkü Winona’nın ailesi protest fikirlere sahip ve komün olarak yaşamayı seçen ‘hippi’lerdi. Beat kuşağının önemli şairlerinden Allen Ginsberg ise aile dostu. Politik ve entellektüel aktiviteler içerisinde büyüyen Winona’nın hayat anlayışı da bu ortamdan hayli etkilendi.

Winona’nın annesi, 7 ailenin yaşadığı ve elektriği olmayan çiftikte bir tiyatro sahnesi kurmuştu, o da ilk sahne deneyimini burada yaşadı. Küçük kız, 10 yaşına geldiğinde ailecek Kaliforniya yakınlarındaki Petaluma’ya taşındılar. Artık uygarlıkla tanışma zamanı gelmişti. Genç aktris burada okula gittiği ilk hafta, herkesin kendisini erkek çocuğu sandığını anlatıyor.

Birsüre sonra ailesinin de ısrarıyla ülkenin en prestijli tiyatro okullarından biri olan San Francisco’daki Amerikan Konservatuar Tiyatrosu’na kayıt olan aktris 15 yaşındayken Triad Artists isimli ajansın dikkatini çekti. 1986 yılındaysa kendisini 13-14 yaşındaki gençlerin aşkla ilk tanışmalarını anlatan Lucas adlı filmde buldu. Yönetmen David Seltzer, jenerikte hangi adı kullanmak istediğini sorduğundaysa, babasının çok sevdiği ‘Mitch Ryder’ albümü gelir aklına ve "Ryder" dedi.

Bir yıl sonra rol aldığı Square Dance adlı filmde asık suratlı büyükbabasının Teksas’taki çiftliğini terk ederek, Fort Worth’daki annesinin yanına giden Gemma adlı genç kızı canlandıran Winona’nın rol aldığı üçüncü film, Tim Burton’ın en ilginç yapımlarından olan Beetlejuice-Beterböcek‘ti (1988). Burton’ın yalnızca animasyon filmlerde görülebilecek türden sahnelerle dolu filminde Ryder, ailesiyle diyalog kurmayı başaramayan depresif bir kız olarak sinemaseverlerin karşısına çıktı.

1969 ve Heathers’tan sonra, 50’lilerin rock ilahı Jerry Lee Lewis’in yükselişini ve düşüşünü anlatan müzikal-gençlik filmi Great Balls of Fire!‘da rol aldı. Filmde Jerry’nin kuzeni Myra Gale Lewis’i canlandıran aktris, 1990 yılında kariyerindeki ikinci Tim Burton filmi olan Edward Scissorhands-Makaseller‘de, parmaklarının olması gereken yerde uzun ve sivri bıçaklar taşıyan Edward’a (Johnny Depp) aşık oldu. Üstelik bu aşk gerçek hayattada karşılık bulmuştu. Üstelik yaşadıkları aşk öyle tutkuluydu ki Depp koluna ‘Winona Forever’ yazılı bir dövme yaptırdı. İnişli çıkışlı ve sorunlarla dolu bu ilişki hakkında söylenen bir başka şeyse Winona’nın Johnny’e dünyayı dar ettiğiydi. Anlaşılan o ki kolay ilişkilerin insanı değildi Winona. sorunlarla dolu bu ilişki hakkında söylenen bir başka şeyse Winona’nın Johnny’e dünyayı dar ettiğiydi. Anlaşılan o ki kolay ilişkilerin insanı değildi Winona. Üstlendiği roller de bunu kanıtlar nitelikteydi. Nitekim Bram Stoker’s Dracula‘da Dracula’ya, The House of the Spirits- Ruhlar Evi‘nde çiftlik sahibi zengin babasına karşı isyan başlatan asi gence, The Age of Innocence’da ise kuzenini seven adama aşık oldu. Bu örneğin dışında kalan filmiyse Richard Gere ile birlikte kamera karşısına geçtiği Kasımda Aşk Başkadır.

Winona’nın beyazperdedeki geçmişi bu filmlerle sınırlı değil. ‘Shoop Shoop Song’ adlı şarkısıyla hafızalarda yer eden Mermaids, ünlü edebiyat klasiğinden uyarlanan Little Women-Küçük Kadınlar, kafası karışmış gençlerin yaşamla yüzleşmelerini konu alan Reality Bites, Al Pacino’nun yönettiği Looking for Richard ve Arthur Miller’ın tiyatro oyunundan uyarlanan The Crucible-Cadı Kazanı, Ryder’ın zengin filmografisinde yeralan birkaç film...

Genç oyuncu özellikle Cadı Kazanı‘nda, ortalığı birbirine katıp işin içinden zarar görmeden sıyrılan Abigail karakterini canlandırmadaki başarısıyla büyük övgü aldı. Filmlerde yaşadıklarına benzer şeyler yaşayan aktris, Johnny Depp’le yıllardır yaşadığı fırtınalı ilişkiyi bitirdi. Bir ara X-Files’in yıldızı David Duchovny ile birlikte oldu ve son olarak da adı Matt Damon ile anıldı.

Ryder, 1997 yılında Hollywood’un en önemli serilerinden Alien‘ın dördüncü bölümünün kadrosuna girmeyi başardı. Bu ufak tefek kızı, Sigourney Weaver ile beraber vicdansız yaratıklara karşı savaşırken izlemek sinemaseverler için ilginç bir deneyim oldu. The Age of Innocence ile en iyi yardımcı kadın oyuncu, Little Women ile de en iyi kadın oyuncu Oscarı’na aday gösterilen aktris, Being John Malkovich ve Girl, Interrupted adlı filmlerinde de rol aldı. Sinemanın bir başka parlayan yıldızı Angelina Jolie ile birlikte rol aldığı Girl, Interrupted aktrisin başarılı filmlerinden. Lost Souls- Kayıp Ruhlar‘dan sonra Simone filminde izlediğimiz aktris bugünlerde de Kazara Zengin-Mr. Deeds filmiyle sinemalarımızda...

SKANDALLAR KRALİÇESİ

Sorunlu kişilikleri sergilemekteki başarısıyla tanınan Hollywood yıldızı Winona Ryder, Beverly Hills’teki bir dükkandan, 5 bin dolarlık birkaç parça giysi çalarken yakalanarak tutuklandı ve geçtiğimiz günlerde yapılan son duruşmada suçlu bulundu. Üstelik iki ayrı hırsızlık suçlamasıyla daha karşı karşıya kaldı. Hırsızlığın yanı sıra, çantasında reçetesiz bazı ilaçları bulundurmakla da suçlanan 33 yaşındaki aktrisin hapis cezası alıp almayacağı önümüzdeki birkaç gün içinde açıklanacak.

Genç aktrisin başına gelenler daha büyük skandallara sahne olmuş Hollywood için oldukça sıradan sayılabilir