Metroseksüel olmuş Türkiye’de bütün erkekler… Nasıl oldu da, çoğu Türk erkeğinin hayat anlayışına bu kadar ters olan bir kavram moda oldu? (Bu sorunun cevabını gerçekten bilmediğim için sizlere soruyorum.) Ben, size bu akımın bütün dünyada nasıl başladığını kısaca anlatmaya çalışacağım.

İngiliz gazeteci Mark Simpson’ın 1994 yılında “metropolitan” ve “heteroseksüel” kelimelerini birleştirmesiyle başlıyor “metroseksüel” ve “metroseksüellik” hikayesi… Büyük şehirlerde yaşayan, kuvvetli estetik anlayışına sahip, bakım ve modaya oldukça çok zaman ve para harcayan heteroseksüel erkekleri tabir etmek için bir kelimeye kavuşuyor insanoğlu böylece.

Medyada çoğu kaynak metroseksüel erkeklerin hemen hemen hepsinin bakım ve modaya olan düşkünlüklerinin altında narsist karakterlerinin yattığını söylüyor. Bir de üstüne, Amerika’daki metroseksüeller “erkeksel görevlerini” unutmakla, göz ardı etmekle suçlanıyorlar medya tarafından. Son yıllarda modaya uyup da imajına profesyonel hayatından daha fazla önem vermeye başlamaları ve bir tür statü bunalımına sürüklendikleri söyleniyor. Bu yeni akımın toplumdaki ufak/büyük etkisi ileride daha net ortaya çıkar elbet, ama GQ, FHM, DETAIL, ESQUIRE gibi erkek stil dergilerinin satışlarla ve reklamlarla nasıl büyük karlar ettikleri ortada.

Ben ne yaptım? Eh, şu krem-bu krem, okyanus tuzuyla banyo derken ev arkadaşımı da yolladım geçenlerde Clinique test merkezine… Son gidecek kişiydi, hala gülüyorum dönüşte yaptığımız konuşmaya.

Türk erkeklerine gelince, belki de çoğumuzda vardır gizli bir narsistlik, imaja ilgi... Ayna gördüğümüzde iki saniye bakarız “kılık” yerinde mi diye… Kısaca, dozu kaçmadığı müddetçe bakım şart diyorum.

Bakımlı günler…

et_notlar@hotmail.com