Evlisiniz, belki uzun zamandır; belki de yeni....Ya da kangren bir ilişkiniz var yıllardır süren.. Farketmez...Yeni, fıkır fıkır bir aşk içinde de olabilirsiniz...Ama bir kural var ki hayatınızda hiç değişmiyor...Karşı cinsin ilgisi üzerinizden hiç eksik olmasın istiyorsunuz...Size kötü bir haberim var..Siz hastasınız!

Hasta dediysem, hastalık yaygın ve basit; FLÖRTKENLİK
Şimdi bu nedir diye soranlardansanız derhal açıklıyim, ayrıntılarıyla belirtileri veriyorum;

1...Çok güzel olmanız önemli değil..Siz bir kadınsınız ve bunu tüm hücrelerinizde hissediyorsunuz ve herkes de farketsin istiyorsunuz.
2...Tek eşlilik tercihiniz de olsa(ki bu ileri düzeydeki hastalar için geçerli değil,onların tek eşli yaşamaları MÜMKÜN DEĞİL ZATEN!) bu, tek olan eşinizin size ilgi gösteren tek erkek olduğu anlamına gelmez, bunu kavramış durumdasınız.
3...Bir erkekle tanıştığınızda ona ilk önce, alıcı gözle bakıyorsunuz,beğendiklerinizi bir kenara, sadece içinizin ısındıklarını, arkadaşlar torbasına fırlatıyorsunuz.Kalanını ise çöpe..
4...Şimdi.... Beğendikleriniz kısmına ayırdıklarınızın başını döndürecek her türlü numara serbest sizin için. Kelimeleri seçmedeki titizlik, çaktırmadan temas halinde konuşmalar, sevgiliniz olmadığını ima edecek binbir Alicengiz hilesi...
5...Tutun ki, kafaya taktığınız kurban, sizin bir partneriniz olduğunu öğrendi. Hiç paniğe kapılmadan olayı örtbas edebiliyorsunuz. İlişkinizin ya da evliliğinizin zaten kötüye gittiğini hatta bitmek üzere olduğunun altını çiziyorsunuz.
6...Veee sonuç...Şuh bakışlar, kısacık etekler, yağlı börek yemiş gibi parlayan dudaklar!!! VEEEEE!!!! İşe yaradı ve siz kekliği ağanıza düşürdünüz...Şimdi çanlar sizin için çalıyor...flört zamanı...!!!
7...Flört ediyorsunuz, tabii!!!! çok masumca!!!!...Ondan gelen bir mesaj, telefonunuzda ısrarlı aramalar, küçük hediyeler. Amaaaa en önemlisi ruhunuzu okşayan müthiş iltifatlar, unuttuğunuz sevgi, şefkat sözleri ve aşk itirafları....

İşte siz bunlardan herhangi bir ikisini sık sık yaşıyorsunuz. Bu, ne bir hastalık ne bir tuhaflık.Siz sadece aşka açsınız!
Aşkın bir sonu yok ne yazık ki..ya da bir dibi...Oldukça olsun istiyor insan.İşte sorun burda yatıyor.Madem bir çağdan ve bir hastalıktan bahsediyoruz.İlacını da vermek gerek o halde...
Aşkı aramamak bulmak gerek, bulunca tam o sırada bir an durmak ve bunun geçeceğini hatırlamak. Ve sımsıkı sarılmak ona. Boşverin, tüm flörtler bir gün bitecek!!!
Hiçbir şey yaşamadığınıza, kendinizi inandırdığınız o küçük aşk oyunları var ya...İşte onlar aslında en tehlikeli olanlarıdır. Çünkü o tür yanılsamalar farkettirmeden sizi sevgiliden, sevgiden soğutacaktır.Belki böle ufak soğumalar, hale hazırda giden bir ilişkiye yada kendi kabuğunuza daha bir ateşle dönmenize sebep olacaktır. Ama bu tadı bir alan, bir daha bırakamaz, bunu da unutmayın...Cömertçe etrafa dağıttığınız o mavi boncuklar, sevginin temelinde telafisi olmayan hasarlara neden olabilir. Ayrıca erkeklerin, egonuzda yarattığı, uçlardaki depremler ileriki yaşlarda gözyaşları olarak karşınıza çıkabilir.

Bu flört duygusuyla tanıştınızsa alışkanlık haline getirmeyin. Şeytan sol omuzunuza konmadan önce, şeytana göz kırpıp koşarak kaçın...

Yok eğer bu duyguyu hiç bilmiyorsanız...Şanslısınız...Aşkı avuçladınız ve avcunuzu sıkı sıkıya kapattınız demektedir.Sakın açmayın....

SOL OMUZA DİKKAT!!!

Diler Gülay/2006