Öyle ki yapılan araştırmalar ve boşanma istatistikleri gösteriyor ki evlilikte erkek ilgisizliği en sık görülen sorunların ilk üçü arasında gösteriliyor. Erkeğin evlilikteki rolü üzerine önemli bilgiler veren Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği Uzman Psikoloğu Seliyha Alten evlilikte en büyük bölünmeyi erkeklerin yaşadığını belirtiyor.
Yapılan çoğu araştırmalar ve boşanma istatistiklerine bakıldığında evlilikte sorunların yüzde 50’sine yakının ilk beş yılda ortaya çıkıyor. Bu noktada evlilikte ilk beş yıl çok önemli. Kritik bu süreçte yaşanan sorunların başında eş uyumsuzluğu, erkeğin ilgisizliği ve aile içi problemler oluşturuyor.
Uzmanlar erkeğin ilgisiz davranışlarını en önemli aile sorunu olarak tanımlarken evlilikte eşlerin uyumu ve ilişkileri kadar her iki tarafın ailesinin uyumu ve ilişkilerinin evlilikte önemli olduğu hatırlatmasında bulunuyor.
EN BÜYÜK BÖLÜNMEYİ ERKEK YAŞIYOR
Evlilikle yeni sorumluluklar alan kadın ve erkek iki taraf arasında maddi ve manevi bir bölünme yaşamakla birlikte en büyük bölünmeyi ataerkil düzenin bir sonucu olarak erkekler yaşamaktadır. Bu bölünme, evliliğin ilk yıllarında doğru yönetilemediğinde eşler arasında ciddi çatışmalara neden olmaktır.
AİLELER ARASINDA DENGE SAĞLANABİLMELİ
Burada beklenen, bireyin kendi ailesine de ilgisini makul bir seviyede devam ettirerek yeni ailesi ile anne-babası arasındaki ilişkiyi herkesi memnun edebilecek düzeyde kurulabilmesidir. Eğer eşler belirli bir olgunluk ve anlayışa sahiplerse ve eşler arasında sağlıklı iletişim söz konusu ise yaşanan bölünme çatışmaya dönüşmemekte ve zaman içinde eşler arasında ilişki güçlenmekte ve bu denge kurulabilmektedir. Bunun da evliliğe yansıması zamanla özellikle erkeğin önceliği eşine, çocuklarına yani bu günkü yuvasına vermesi şeklinde kendini göstermektedir.
Bu dengenin kurulamaması halinde evliliklerde sorunların giderek artacağını belirten Uzm. Psk. Seliyha Alten, aksi halde evliliğin boşanmayla sonuçlanabileceğini vurguluyor. Alten eşlerin biz olmayı başarabilmesi gerektiğinin de altını çiziyor.
BİZ OLABİLMEYİ BAŞARABİLMELİ
Yeni kurulan ailenin göstermesi gereken ilk gelişim “biz olma” becerisidir. Dolayısıyla eşlerin evliliklerinin ilk yıllarında ilişkilerine yatırım yapmaları öncelik taşır. Temel uğraşların başında eşlerin birbirlerini daha yakından tanıması, farklı görüş ve alışkanlıklarda uzlaşabilme becerisi gösterebilmeleri ve ortak bir yaşam biçimini geliştirebilmeye hevesli olmaları gelir. Bunların oluşması için de çiftlerin her şeyden önce birbirlerine zaman ayırmaya ihtiyaçları vardır.
GEÇMİŞ AİLEYLE EVLİLİK TERKEDİLMELİ
Bu anlamda da en büyük sıkıntılar erkeğin çoğu zamanını, ailesine (annesine) ve arkadaşlarına ayırması olarak karşımıza çıkmaktadır. Zamanının çoğunu eşine değil ailesine ve arkadaşlarına ayıran erkek eşini tanıma ve ilişki bağını kuvvetlendirme için gereken zamanı evliliğine tanımamakta ve “biz olma” beceresinin gelişmesine engel olmaktadır. Dolayısıyla yeni evlenenler arasında ilişkinin sağlam temele oturmayışının en önemli nedeni özellikle erkeğin hala geçmiş aileleriyle “evli” olmalarıdır.
Uzm. Psk. Seliyha Alten bu süreçte aile büyüklerine de önemli görevlerin düştüğünü hatırlatıyor. Alten aile büyüklerinin çocukları üzerindeki kontrol çabasının evliliklere zarar verdiğini kaydediyor.
AİLE BÜYÜKLERİNİN KONTROL ÇABASI EVLİLİĞE ZARAR VERİYOR
Bu anlamda hem yeni evli çiftlere hem de yeni evli çiftlerin ebeveynlerine görevler düşmektedir. Çünkü çoğu durumda aile büyüklerinin çocuğundan kopamaması veya çevreyi kontrol etme ve gücü elinde tutma alışkanlığı, yeni evli çiftlerin evliliklerinde ilişki bağını kurmalarını zorlaştırmaktadır.
Kültürümüzde bu konuda en çok erkek annelerinden örnekler çıkmaktadır. Özellikle annelerin çocuklarıyla bağlılık ilişkisi yerine bağımlılık ilişkisi kurma eğilimi, evlatları evlendikleri zaman onlardan kopamamaya sebep olmaktadır. Bu da erkeğin evliliği ile üstlenmesi gereken eş rolünün gerekliliğini yerine getirememesine neden olmaktadır. Çünkü oğlunun evliliğinin bağımsızlaşması, eşiyle olan ilişkilerinin ve bağının güçlenmesi anne için otoritenin ve gücün kaybı anlamına gelmektedir. Bu da bir iktidar ve sahiplenme mücadelesi başlamasına yol açmakta, aileler içinde kişilik sınırları net çizilememekte herkes herkesin zaman ve mekânının içinde yer almaya başlamaktadır.
İyi niyetle ve samimiyet adına yapılan bu “kişisel sınır” ihlali, evliliklerin iki kişi arasında güçlenmesini örselemektedir. Burada en hassas görev erkeğe düşmekte, savunmaya geçmeden karşılıklı konuşabilmek ve kimin ailesinden gelirse gelsin evliliği yıpratabilecek tutumlardan el ele vererek kaçınmak en güzel tutum olmaktadır.
Bu nedenle de aile büyükleri ve arkadaşlar hem birey hem yeni kurulan aile için önemli destek sistemini oluştursalar da ilk yıllarda eşlerin en çok birbirlerini dinlemeye ve anlamaya zaman ayırmaları önemlidir. Unutulmamalıdır ki, eşler arası güven oluşmadan evliliğin yürütülebilmesi için gerekli olan ortak görüş ve kararlar oluşamamaktadır.
Evlilikte Bölünen Erkekler
Yuvayı dişi kuş yapar dense de evlilikte erkek faktörü çok önemli.
“Her kadının X kromozomu değişik... ”
“Justin Bieber Sahneyi Terk Etti”
“"Geniş Açı" okur desteğiyle yaşayacak ”
“Parfümünüzü Burcunuza Göre Seçin!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32