Nedenler...
Niçinler...
Takılmış bir plak gibi beyninin içinde dönüp durmaya başladığında, farkındalığın içten içe kemirir seni, içini…
Ulaşabildiğimiz, ulaştığımız her şey zamanla sıradanlaşır bizim için.
Ta ki avuçlarımız arasından kayıp gidinceye kadar.
Gözlerin alışkanlığıyla beyinlerimiz her şeye alışır; her an görmekte
olduğumuz şeyler sıradan bir hal alır. Sahip olduğumuz şeylerin bizim için ne kadar değerli ve gerekli olduğunu öğrenme ve kavrama konusunda hiçbir çabamız olmaz. Böylelikle sahip olduğumuz şeylerin değerini ve önemini ve hayatımıza sağladığı katkıyı ancak onlardan mahrum kaldığımız zaman çıkan aksaklıklar sonucu anlarız.
İnsanoğlunun en garip yönüdür bu. Ve gariptir ama her insana biraz da olsa yüklenmiştir bu özellikten. Kaybedene kadar tam olarak bizim için ne anlama geldiğini bilememedir bunun adı. O şey her ne olursa olsun; arkadaş, dost, sevgili, aile bireylerinden birisi, bir kolye, bir fotoğraf, bir özellik, sizi karşılıksız seven biri. Uzar gider bu liste böyle. Yani kısaca insanoğlu için değer taşıyabilen her obje, nesne, kişi için geçerli olan bir durumdur bu. Kaybederiz ondan sonra bir süre kaybolduğunu fark etmez, hayatımıza devam ederiz.. Ve bir anda bir şekilde o kaybedilen şey yokluğunu hissettirir bir köşeden.. İşte o zaman arama, bulamayınca da kahrolma vaktidir. Kafamızı duvarlara vursak da kaybolan şey asla geri gelmez. Onun yerine gelen şey ya da kişi de asla o kaybedilenin yerini alamaz. Kuralı budur bu oyunun. En kolay ve pratik çözümü hiç kaybetmeden değerini bilebilmektir ama birçoğumuza da bu özellik ne yazık ki ya yüklenmemiştir ya da hatalı yüklenmiştir.
Sanıyorsun ki ben doğru yapıyorum. Ne olacak bir tane daha bulurum. Sonra bakıyorsun avuçlarının arasından kayıp gitmiş. Biraz zaman umurunda olmuyor ama yarattığı boşluk her gecen gün öyle doluyor ki sonra kıymetini anlıyorsun ama iş işten geçmiş oluyor. Evet kabul etmek istememekte vefasızızdır. Bize verilenin değerini anlamayız, ya da anlarız da gerekli karşılığı veremeyiz. Belki veremediğimiz değerin farkında bile değilizdir. An gelir kaybederiz değerlerimizi, o zaman anlamaya başlarız kaybettiğimiz değerleri. Artık yolun dönüşü yoktur sabahlara kadar ağlarız, uykulara küseriz, kızarız kendimize ama dönüşü yoktur artık, vefasızlığımızın farkına çok geç varmışızdır ve son trende gardan kalkmıştır artık.
AYBİKEM GÜNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER