Hayallerin doğmak üzereyken ölürse karnında, kime sarılacaktın tekrar dirilmek için ?
Cevabı güneşin altında bile yıldızı gibi parlayan gözümdeki huzurda durur.
Sevgimle büyütürüm kabuğunu kırana kadar, kimse dokunamaz o saçlarına
omuzlarına değene kadar …
Aynadaki yüzüne son kez bakar gibi kokunu içime çekip ayrılıyordum
her sabah yanından.
Geçmişin çizgileri herkesten fazla olsun , anıların dilden dile dolaşsın diye
ömür verdim ömrümden.
Ne borcun var yüreğime, ne de alacağım yazar listemde, tek bir fotoğrafın yeter
o simsiyah gözlerinle bana gülen .
Keşfedilmiş sözcüklerden sıkılmışken , başka mevsimlerde yaşamamı söylüyordu zamanın Cebraili.
Rayların üzerinden çıkarken isimsiz yolculuğa, siyah hallerimin hepsini doldurdum başımın altındaki yastığa.
Fluğ bilmecelerle karışıyordu paramparça hallerim önümdeki pencerede.
Kime ilaç kime azap gelse de bu nankör zaman, ne köprüler kurdu aramızda altından akan sulara rağmen.
Kaç defa dağıldımda söylemedim, göz yaşların kurumasın diye yabancı topraklarda yeniden döndüm aynı bedenle yanına…
İsimsiz sarışınlar kör etse de gözlerimi, yine senin siyahında açtım onları.
Adını unuttuğum emanet heveslerle dalsam da ihanetin siyah rüyasına,
kalbimde yazan tek beyaz teselliydin yoluma yol açan.
Kaç tövbekar beyazına karışıp uyanmak istedi kabuslarından ,
kaç oyunbaz dokunmaya çalıştı bedenine, ölümsüzlüğüne sahip olmak için…
Murat
Kanyon
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER