KÖŞE YAZILARI | PINAR ÜSTÜNDAĞ

Çok`uz ÇOK...

Artık göz kapaklarınız ağırlaşmış daha derin derin ve sessiz nefes alıyorsunuzdur. (Pınar Üstündağ)
 
   
 
 
     

Nerede olduğunuz fark etmez ama uyku bastırmıştır, artık göz kapaklarınız ağırlaşmış daha derin derin ve sessiz nefes alıyorsunuzdur; bıraksalar sizi, uyuyacaksınızdır.

*

Masasına başını yaslamış öylece uyukluyordu ofiste. İşlerini bitirmiş bitirmesine ama çok sonranın işlerini bile çok önceden yapmaya hevesli çok tez bir yapısı vardı. Bazen fark ederdi ki birçok şeyi ÇOKÇA yaşardı. Çok gezer, çok yer, çok içer, çok makyaj yapar, çok oje sürer, çok konuşur, çok güler, çok susar, çok kızar, çok çabuk kanar, çok çabuk affeder, çok güzel güler, çok sessiz ağlar, çok çabuk uyanır, çok zor uyur, çok arkadaşı vardır ve daha çok şeyi vardı hayatında. Hayatı hep kendine anlamsız ve manasız gelirdi ama; bu çoklukları düşününce, vay be ne çok bir hatunum ben böyle, derdi kendi kendine.

Giderdi aynanın karşısına, kendini izlerdi ve konuşurdu kendiyle. Deli der biri beni böyle görse, diye de söylenmeden edemezdi elbette. Kendisiyle konuşmak içinde bir başka o ile konuşmak gibiydi onun için, ne kadar tanıdıksa o kadar yabancıydı içindeki O’na aslında. O yüzden, hem kendini anlardı, hem anlamazdı. Hem kendine kızardı hem kendine acırdı. Bazen tebrik ederdi bazen kendini, bazen de hasetlenirdi. Ne de olsa hem tanıdıktı kendine, hem yabancı.

Odasındaki çalışma masasının uç tarafında minik bir aynası vardı. Etrafı swarovski taşlarla kaplıydı. Aslında aksesuar dendiğinde hep sadeliği isterdi beğenirdi severdi. Evini bile ona göre döşemişti ama yine ÇOK sade düzenlenmişti. Sade bir köşe koltukla ortada yere yakın beyaz bir sehpa. Siyah giyinmeyi sevse de, evin içi ferah olmalıydı onun için, o yüzden, beyaz ÇOK fazla vardı evinde.

Odasındaki çalışma masasında duran o minik aynasına günde kaç kere baktığını hatırlamazdı bile. ÇOK bakardı. O aynayla çok bakışırdı. Hatta bazen, durup dururken aynada kendisiyle bakışırken bulurdu kendini ve o anlarda nerelere gittiğini ve geldiğini aynadaki kendi ve kendisinden başka kimse bilmezdi. Çok yaşardı bunu, çok düşünürdü çünkü…

Bazen durup düşünürdü hayatındakileri, ne var ne yok diye, hayatı için sık sık LİSTE’ler düzenlerdi. A4 kağıdını ortadan ikiye bölerdi renkli bir kalemle ve bir tarafına artı bir tarafına ise eksileri toparlardı. Her yaptığında iki sütun arasındaki kelime ve cümle sayısı farkı 10u geçmezdi ama listeye şöyle karşıdan baktığında totalde ÇOK şey vardı hayatında.. Eksileri bile ÇOK severdi işte o anlarda…

*

Omzuna değen bir el sayesinde fırladı başını koyduğu masadan. Neye uğradığını şaşırmış gibiydi. ÇOK şaşkındı ve uyku mahmurluğu üzerindeydi. ÇOK korktu omzuna dokunanın müdürü olduğunu düşündüğünde ama gördüğünün arkadaşı olduğunu anladığında ÇOK rahatlamıştı. Sonrasında ağzından tek bir cümle çıktı,

Ne çok uyumuşum…

*

Hani bazen olur ya, her şeyin boş olduğunu düşünürüz, sanki hayatımız bomboşmuş gibi gelir, sanki ele avuca gelecek hiç bir şey yok, değecek bir şey yok, gülünesi bir şey yok, kısacası;

Hiç bir şey yokmuş gibi gelir ya,

Hani ”çok yalnızım” deriz ya;

Çokuzdur
aslında…

Çokuzdur da, olamıyoruzdur farkında…


PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>