MODA - STİL

Seksi çoraplar ile göz alıcı ayaklar

Çorap, giyimin en önemli aksesuarlarından biri. Kadın güzelliğinin de önemli bir parçası. Çünkü, ufak tefek kusurları örterek bacaklara daha estetik bir görünüm sağlıyor.
 
   
 
 
     
Bir başka eğilim de, aslında yıllardan beri var olan fileli çoraptaki atak. Klasik boya cesaret edemeyenler, her boyda fileli çorap bulabiliyor. Hatta iki renkli fileli çorap bile var.

Renklere gelince, aslında bu alanda hiçbir kısıtlama yok. Aklınıza gelebilen bütün renkler var. Tabii siyah, yine birinci sırada. Ama acı kahve, haki, kırmızı, mürdüm rengi önde gidiyor. Gece hayatı için simli çoraplar, kırmızı ve bordo ağırlıklı renkler göze çarpıyor. Kemik renk gelinliklerin sayısı artınca, beyaz ve kemik rengi gelinlik çorapları da ilgi görüyor.

Çorap endüstrisindeki çeşitlilik, bunlarla bitmiyor. Son yıllarda piyasaya giren birkaç yeniliği sayalım:

Düşük belli çorap: Son dönemin modası olan düşük bel etek ve pantolonlar için özel olarak üretiliyor.

Silikonlu çorap: Külotlu çorabın icadı (1960'lar) kadınlara büyük bir rahatlık sağlamıştı ama, jartiyerli çorabın estetiği ve erotizmi bu çorapta kayboluyordu. Silikonun icadıyla, jartiyere gerek kalmadan külotsuz çorap yaygınlaştı. Baldırlarda çorabın bittiği yerde silikonlu ve dantelli bölüm, çorabın bacakta sabitlenip, sarkmamasını sağlıyor.

Jartiyerli çoraba benzeyen külotlu çorap: Yine estetik nedenlerle son yıllarda külotlu çorapların da bel ve baldır bölümü dantellerle süsleniyor.

Korseli çorap: Karın ve basen bölgesini toplayarak vücuda ince bir görünüm kazandırıyor.

Masaj yapan çorap: Yorgunluk giderici bu çorap türünde (Penti'nin ürünü Re-Life ya da Müjde Lüks Relax gibi) baldırdan bileğe ortalama basınç alçak tutuluyor. Giyene rahatlık sağlıyor, hareketle birlikte hafif bir masaj etkisi yaratıyor. Ayrıca ayak tabanına masaj yapan çoraplar da var.

Parmaklı çorap: Yeni ithal edilen bu çorabı, Okan Bayülgen Zaga programında tanıttı diyebiliriz. Bayülgen'e de çorabını İstiklal Caddesi'nde 4 şubesi bulunan Şirin İç Giyim göndermiş. Parmaklı çoraplar Hollanda'dan geliyor. Parmaklar birbirine değmediğinden ayak mantarını önlüyor. Pamuklu çorapların her rengi mevcut. Uniseks ve tek beden olarak satılıyor. 36-42 numara arası esneyebiliyor. Daha çok 18-25 yaş arası gençlerin espri olsun diye satın aldığı çoraplar 5 milyon 500 lira.

Çoraplı bir ayak daha göz alıcıdır

Gökhan Akçura'nın ‘‘Ivır Zıvır Tarihi’’ adlı kitabında, Türkiye'de çorabın tarihi yazılı. 1941'de Ev-İş Dergisi'nde Düriye Gündoğdu adlı bir yazar, bu aksesuarın önemini şöyle anlatıyor: ‘‘Çorapsız gezmenin tamamiyle aleyhinde bulunacağım. Çoraplı bir ayak muhakkak ki hem daha zarif hem de göz alıcıdır.’’ Yazar Cevat Ulunay'ın fikrine göre de çoraplar sayesinde ‘‘bacak, kadında artık yürümeye mahsus bir uzuv olmaktan çıkmış, bir güzellik sermayesi haline gelmiştir.’’

İpek çorabın ne kadar önemli olduğunu anlamak için II. Dünya Savaşı'na bakmak yeterli. İpek çorap eksikliği savaşan tüm ülkelerde ulusal sorun haline gelmişti. İngiltere Ticaret Bakanlığı, dayanıklı bir kadın çorabı üretmek için komisyon kurmuş, sonuçta dışı suni ipekle dokunan ‘‘pratik zafer çorabı’’ ortaya çıkmıştı. Almanya Savaş Endüstrisi Bakanı Albert Speer, savaşın sonuna doğru ipek çorap üretimini durdurup fabrikaları silah üretimine yönlendirmek istemiş, ama kadın kamuoyunun sessiz baskısı sonucu bunu başaramamıştı. Türkiye'de de durum farklı değildi. Hüseyin Cahit Yalçın, 1941'de bir yazısında ‘‘İpek çorapların fiatı o kadar artmış ve dayanmaları o kadar azalmıştır ki, ipekli çorap masrafı zengin diyebileceğimiz yuvalar için bile bir yük halini almıştır. Bir süs eşyası olan ipek çorap bir dert haline gelmiştir’’ diyordu. Gazetelerde Türk ulusunu, çorapsız gezmeye çağıran yazılar çıkıyor, doktorlar kışın da çorapsız yaşanabileceğine dair demeçler veriyorlardı. Neyse ki savaş bitti ve naylon çorap Türkiye'yi de sardı. Yıllar geçtikçe arka arkaya hepimizin hatırladığı markalar pazarda yerlerini buldu: Vog, Bali, Zet, Öğretmen, Parizyen, Müjde, Penti, Berk, vesaire.

Çorapla ilgili ilk bilgiye Yunanlı şair Hesiodos'un eserlerinde rastlanıyor: Hayvan kılından örülen bir ayakkabı astarı bu. Romalıların ayak, bilek ve bacaklarına meşin ya da kumaş bantlar sardıkları biliniyor. Mısır piramitlerinde de ipek sarmallar bulunmuş. Çorabın yüzyıllarca değişmeyen maddesi ipek olmuş. Herşey, 1938'de DuPont adında bir Fransızın, kimyasal adı poliyamid olan naylonu (marka adı nylon) icad etmesiyle değişti. Naylon, çorapta esnekliği, dayanıklılığı arttırdı ve ucuzluk getirdi. 1960'ların çoraba en büyük katkısı da külotlu çorap oldu. Mini etek modası bu modeli tetikledi. Çorap lastiği ya da jartiyer görünmesi uygun olmadığı için yaratıldı. Aynı yıllarda çorapta bir büyük teknolojik devrim daha gerçekleşti: DuPont'un firması, bu kez de likrayı (marka adı Lycra) icad etti. Çoraplarda kullanılan korsedelastikten çok daha hafif, zarif ve esnekti. Saten ipliklerle karıştırılarak hazırlanan lycra çoraplar, kadınların gözdesi.

Kadın çorabı nerelerde kullanıldı:

Yastık, oyuncak hayvan ve bebeklerin doldurulmasında
Banyoda ve duşta bere olarak
Yatmayan saçların yatırılmasında
Ayakkabı cilasının sürülmesinde araç olarak
Arıların ilgisini çeken üzüm ve çilek gibi meyveleri sararak korunmasında
Saçları uzun olanların at kuyruğu yapmasında
Fotoğrafçılıkta yumuşak filtre olarak
Atların kuyruklarının bağlanmasında
Alçılı kırık kollarda askı olarak
Otomobillerde emniyet kemeri olarak
Karda ayakkabıya sarılarak düşmeyi engellemek için (son karlarda cep telefonunu korumak için çoraba sarmamız gerektiği bile söylendi)
İntihar aracı olarak
Banka soygunlarında maske olarak
Eskisi ip haline getirilip örülerek paspas olarak
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>