YUMURTALIK KİSTİNİN HABERCİSİ OLABİLİYOR!
Günümüzde en sık görülen cilt hastalıkları arasında yer alan, yüzümüzün davetsiz misafiri akne, kapısını çaldığı kişide hiç de hoş karşılanmıyor. Çoğu zaman ‘nasılsa geçer’ düşüncesiyle ihmal edildiği için kolayca tedavi edilebilecekken yüzümüzde kalıcı iz bırakmaya kadar ilerleyebiliyor. Hal böyle olunca kişide içe kapanıklıktan özgüven kaybına, hele hele gençlerin en hassas dönemlerinde depresyona dek psikolojik sorunlara neden olabiliyor. Acıbadem Bahçeşehir Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Özeren yüzün yanı sıra omuz, sırt ve göğüs bölgesinde de kendini gösteren aknenin kronik bir tablo olduğundan tedavisinin uzun sürebildiğini söylüyor. Özellikle gençlerin yüzde 90’ında kendini göstermesine rağmen akneye sadece ergenlik değil vitamin takviyelerinden kozmetik ürünlere, sigaradan strese birçok faktörün neden olabildiğini vurgulayan Dr. Mehmet Özeren “Aknenin nedenleri çok çeşitli olduğu için tedavisinde de farklı yaklaşımlar gerektirir. Aknenin bıraktığı iz günümüzde sıkça uygulanan CO2 lazer sayesinde iyice azalsa da bu safhaya gelmeden tedavi edilmesi çok daha önemlidir” diyor. Dr. Mehmet Özeren akneye yol açan 10 önemli nedeni anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
• ERGENLİK
Ergenlikle beraber değişen hormonlar doğal olarak kişilerin cildinde de bazı değişimlere neden oluyor. Bu hormonal etki ile deride üretilen yağ miktarı artıyor. Yağ bezlerinde faaliyetin artması beraberinde bu bezlerin dışarı açılan kısımlarında hücrelerin birikmesine ve tıkanmasına sebep olarak aknenin oluşumundaki ilk evreyi başlatıyor. Daha sonra bakterilerin üremesi ile iltihabi durum ortaya çıkıyor. Bu tablo kişide siyah ve beyaz noktalara, üzeri irinli şişliklere, kırmızı lekelere hatta fındık büyüklüğünde kistik yapıların oluşumuna neden oluyor. Sivilce döküntüleri yüz, sırt, omuz ve göğüs gibi yağlı bölgelerde görülüyor.
• KOZMETİK ÜRÜNLER
Kozmetik malzemeler ve yoğun kozmetik kullanımı ergenlik sonrası gelişen aknenin önemli nedenlerinden. Bazen akne oluşumu ürünü kullanmaya başladıktan aylar sonra da gelişebildiğinden kişinin dikkatinden kaçabiliyor. Bu nedenle kozmetik ürün seçiminde akne yapıcı potansiyelleri iyi incelenmeli. Saça kolay taranması ve saçın şekillendirilmesi için kullanılan ürünler ise yüzde siyah noktalara yol açabiliyor.
• SİNİR VE STRES
Aşırı stres akneye neden olabildiği gibi, kişi özellikle yoğun stres altındayken bazen farkında olmadan derisinde bulduğu ufak bir akneyi veya pürüzü tırnakları ile kazıyıp bir yara haline de getirebiliyor. Sonuçta akne tedavisine cevap alınmayan, iz ve leke bırakan bir tablo meydana geliyor. Bu hastalıktan şüphe edildiğinde akne tedavisinin yanında psikolojik destek alınması da tedavinin başarısı için önemli.
• İLAÇ VE VİTAMİNLER
Akne bazen de tedavinin yan etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Akneye neden olan ilaçların başında ağızdan alınan uzun süreli kortizon tedavileri geliyor. Sporcuların kullandığı anobolik steroidler ile bazı ilaçlar ve uzun süreli B vitamini kullanımı da akneye yol açabiliyor ya da mevcut akneyi şiddetlendirebiliyor. Bu nedenle akne şikayeti ile dermatoloji uzmanına giden hastaların kullandıkları ilaç ve vitaminlerin isimlerini doktoruna bildirmeleri tedavinin başarısı için büyük önem taşıyor.
• SAĞLIKSIZ BESLENME
Dermatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Özeren, “Diyet ve akne arasında ispatlanmış bir ilişki olmasa da son araştırmalar işlenmiş karbonhidrat tüketiminin de akneyi şiddetlendirdiğine işaret etmektedir” diyor.
• CİLDİN YAPISI
Cildin yapısı da akne oluşumunda önemli bir faktör. Yapılan çalışmalar, yağlı ciltli, gözenekleri genişlemiş kişilerin erişkin aknesine daha yatkın olduğunu ortaya koyuyor. Erişkin aknesi, ‘ergenlik sivilceleri erişkin yaşlara kadar devam edenler’ veya ‘erişkin yaşta ortaya çıkanlar’ şeklinde ikiye ayrılıyor. Ergenlik sivilcesi erkeklerde, erişkin aknesi ise kadınlarda daha sık görülüyor. Erişkin aknesi iltihaplı olmaya ve iz bırakmaya daha meyilli oluyor.
• SİGARA
Bilimsel çalışmalar, ergenlik sonrası oluşan sivilceler ile sigara içilmesi arasında bir bağ olduğunu ortaya koyuyor. Öyle ki, fazla sigara tüketenlerde aknenin şiddetinde artış yaşanıyor.
• MESLEKİ AKNE
Akne, bir meslek hastalığı bulgusu olarak da kendini gösterebiliyor. Mineral yağlar, petrol yağları, klorlu hidrokarbonlar, kömür katranı, PVC (polivinil klorit) gibi kimyasal maddelere temas sonrası akne gelişebiliyor.
• ERKEN ERGENLİK
Kız çocuklarının 8 yaşından önce erkek çocukların da 9 yaşından önce ergenliğe girmesi erken ergenlik olarak biliniyor. Bu durum, çocuklarda çok hızlı büyümeye sebep olup, büyüme sürecinin kısa sürmesine ve boylarının beklenenden kısa kalmasına yol açıyor. Çocuklarda erken yaşta başlayan sivilce oluşumu erken ergenliğin gözle görülebilen ilk bulgusu olabileceğinden, ergenlik yaşından önce görülen akneler hem ebeveynler hem de hekim açısından uyarıcı olmalı.
• POLİKİSTİK OVER SENDROMU
Dermatoloji Uzmanı Dr. Mehmet Özeren bazı hastalıkların da akneye neden olabileceğini belirterek ‘basit bir sivilce’ deyip geçilmemesi gerektiğini belirtiyor. Örneğin, kadınlarda çok yaygın görülen Polikistik Over Sendromu bir başka adıyla yumurtalık kistleri; kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve diyabetten kısırlık ve obeziteye, saç dökülmesinden ses kısıklığına, kıllanmaya birçok hastalığa yol açabildiği gibi, deride yağlanma ve akneye de neden olabiliyor. Bu nedenle 20 yaşından sonra vücudunuzda akne belirmişse ya da ergenlikte başlayan akneleriniz 10 yıldan fazla süredir devam ediyorsa yumurtalık kisti ihtimalini aklınıza getirmelisiniz. Dr. Mehmet Özeren “Akne tedavisine direnç, tedavide başarısızlık ve nüks durumları yumurtalık kistlerinin bir işareti olabilir. Mevcut bulgular, hormon tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri ile birlikte şüphemizi doğrulayacak kanıtlara bizi ulaştırabilir. Yumurtalık kisti tanısı doğrulandıktan sonra önerilen diyet ve spor faaliyetleri ile hormonal tedaviler aknelerin iyileşmesini hızlandıracaktır. Basit bir sivilce hormon bozukluğu tanısında önemli bir ipucu olabilir!” diyor.
BEBEĞİNİZDE AKNEYE DİKKAT!
Yeni doğan ve bebeklik döneminde de akne oluşumu görülebiliyor. Nedeni tam bilinemese de anneden geçen hormonların etkili olduğu tahmin ediliyor. Bazıları basit tedavilerle geçerken, hormon yüksekliğinin diğer bulguları ile beraber olduğu durumlarda ise bebeklerde genetik bir hormonal bozukluğa işaret edebiliyor. |