SAĞLIKLI YAŞAM

Sağlıklı Yaşamın Anahtarı: Hareket

Modern yaşamın yol açtığı sorunların başında hareketsizlik geliyor.
 
   
 
 
     

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan hareketsizlik birçok ciddi hastalığa zemin hazırlıyor. Teknolojideki gelişmenin de etkisiyle çocuk-yetişkin demeden her geçen gün daha çok kişiyi etkisine alan hareketsizliğe karşı, Sağlık Bakanlığı son yıllarda ciddi çalışmalar yürütüyor. ‘10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et’ günü kapsamında da hareketin sağlık için önemine yönelik bilinçlendirme kampanyaları yapılıyor.

Düzenli yürüyüş ve bilinçli egzersizin diyabetten kansere, obeziteden kalp ve damar hastalıklarına hatta depresyondan kronik yorgunluğa dek birçok hastalığa karşı son derece önemli rol oynadığını belirtirken, bazı kuralların da göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Aydoğ ’10 Mayıs Dünya Sağlık İçin Hareket Et Günü’ kapsamında önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan hareketsizlik her geçen gün daha fazla kişiyi etkisine alıyor. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar yalnızca sağlıklı kişilerin sağlığını sürdürmesinde değil, kronik hastalıkların oluşmasında ve önlenmesinde düzenli yürüyüş ve egzersizin önemini ortaya koyuyor. Artık diyabet, tansiyon, kalp damar hastalıkları, kireçlenme, osteoropoz, hipertansiyon ve hiperlipemi (kan yağlarının artması) gibi birçok hastalığın tedavisinde sadece ilaç kullanımının yeterli olmadığı kanıtlanmış durumda.

Sağlık Bakanlığı da sağlık için harekin önemine dikkat çekmek amacıyla son yıllarda etkili çalışmalar yürütüyor. Yürümeyi teşvik etmek ve hem fazla kilolara hem de kronik hastalıklara savaş açmak amacıyla öne çıkan ‘Günde 10 bin adım’ kampanyası ve uzmanların uyarıları ile yavaş yavaş bilinç uyanmaya başladı. Yürüyüş alanlarında, sahillerde düzenli ve tempolu yürüyenlere rastlamak mümkün. Ancak toplumun geneline bakıldığında bu sayı son derece yetersiz ve daha alınması gereken çok yol var. “Hastalar hangi ilacı alırlarsa alsınlar diyetlerine dikkat etmeden ve egzersizlerini yapmadan hastalıklarını kontrol altına alamazlar. Obeziteden kansere, kalp ve damar hastalıklarından diyabete, KOAH’dan fibromiyaljiye hatta depresyondan kronik yorgunluk sendromuna dek birçok hastalıktan korunmak için de egzersizin şart olduğu su götürmez bir gerçektir”.

Her fırsatta bilgisayar başına


Buna karşın egzersizin ve düzenli yürüyüşün dünyada olduğu gibi ülkemizde de gereken önemi görmediğini belirten Prof. Dr. Aydoğ, modern çağda teknolojinin de baş döndürücü hızla gelişmesi sonucu hareketsiz yaşamın 7’den 70’e herkesi tehdit ettiğini vurguluyor. Her fırsatta ya bilgisayarın başına geçen ya da ellerine tabletleri, akıllı telefonları alan çocuklar da artık hareketsiz yaşamın etkisi altına girmiş durumda. Bilgisayar başında geçirilen saatlerin artması, çocukların park ve bahçe yerine dört duvar arasına sıkışmış olması küçük yaşlardan itibaren hareketsizliği beraberinde getirirken çağın salgını obezite başta olmak üzere çok ciddi hastalıklar da kolaylıkla kapıyı çalabiliyor. Prof. Dr. Aydoğ “Gelişmiş toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de hareketsizliğe bağlı sağlık sorunları yaşayan çocukların ve yetişkinlerin sayısı, bunlar için yapılan sağlık harcamaları çok hızlı artmaktadır. Her geçen gün televizyon, bilgisayar, internet, sanal oyunlar gibi oturarak yapılan işlere daha çok vakit harcayan çocuklarımızı sokağa çıkarmak ve onların mümkün olduğunca çok hareketli bir yaşam sürmelerini sağlamak zorundayız” diyor.

Fiziksel aktivite başarıyı artırıyor


Yapılan birçok çalışmanın, düzenli spor/fiziksel aktivite ve egzersiz yapan çocukların okulda ve sosyal hayatta daha başarılı olduğunu ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Aydoğ, bu çocukların kendileri ile daha barışık ve daha sorumluluk sahibi oldukları gerçeğine de dikkat çekiyor. Ebeveynlerin önce kendilerinin spor/fiziksel aktivite veya egzersiz yapıp çocuklarına iyi örnek olmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tolga Aydoğ, buna karşın yetişkinlerin de günlük hayatın koşuşturmacası içerisinde eve yorgun gelerek, dışarıda yürüyüşe çıkmak veya egzersiz yapmak yerine koltuğa yatıp uzanmayı tercih edebildiklerini, bunun tam bir zehir anlamına geldiğini söylüyor.

Yürümenin de kuralı var


Prof. Dr. Aydoğ, yürümenin çok yararlı bir spor olarak kabul edilmekle birlikte bazı kuralların göz ardı edilmemesi gerektiği uyarısında da bulunarak “Yürümek kesinlikle çok faydalıdır, aynen ilaçlar gibi, ama diğer uyarıları vermeden “yürü” demek hastaya gerçek anlamda egzersiz önermek anlamına gelmez. Hastanın yürümeye bir engelinin olup olmadığının gözden geçirilmesi; yürümenin hangi hızda (kalp atım hızında olacağının), eğim olup olmayacağının, kaç dakika, haftada kaç gün yapılacağı gibi konuların ve başka egzersiz yapıp yapmayacağının da belirtilmesi gerekir. Aksi durumların komşunun ilacını kullanmaktan bir farkı yoktur” diyor.

Yürüme yetmiyor

Yürümenin kurallara uyularak yapılması halinde bile yeterli olmadığını, mutlaka kuvvet, esneme ve denge egzersizlerinin de günlük yaşama ilave edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Aydoğ “Haftanın 2-3 günü vücut ağırlığı veya ilave ağırlıklarla çalışılması gerekir” diyor. Bunun yapılmaması durumunda zaten modern hayatın getirdiği hareketsizliğe, yaşam süresinin uzamasıyla ileri yaşlarda vücutta esneme azalması ve denge sorunu da ekleniyor. Bunun neticesinde kişide düşmeye meyil ve düşme ile ilintili kırıklar meydana geliyor.


 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>