Uykusuz her gece...
Uykusuzluk çekiyorsunuz. Uykusuz geçen geceler artık sizi sıkmaya başladı. Korkmayın çaresi var.
Uykusuzluğu tanımlamak, hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen bir durum olduğundan, oldukça zordur. Uykusuzluğun en sık görülen şekli uykuya dalma güçlüğü şeklinde ortaya çıkar. Uykuya dalma süresi uzadıkça hastanın sıkıntısı artar ve bu sürenin daha da uzun algılanmasına yol açar. Uykusuzluğun bir diğer şekli de uykuyu sürdürme güçlüğüdür. Bu hastalar uykuya dalmakta güçlük çekmezler, ancak kolayca uyanırlar ve tekrar uyumakta zorluk çekerler. Bir diğer uykusuzluk şekli sabah erken kalkıp tekrar uyuyamamaktır ve bu yakınma genellikle depresyon bulgusu olarak kabul edilir. Bazı kişiler ise gece uykularında bir yakınma olmadığını söylemelerine rağmen sabah dinlenmemiş olarak kalktıklarından yakınırlar. Bu da bir çeşit uykusuzluk olarak kabul edilir. Uyuma güçlüğü çeken hastalarda gündüz başağrısı, yorgunluk, sinirlilik, konsantrasyon ve performans düşüklüğü gibi yakınmalar gözlenir.
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda orta yaşın üzerindeki kadınlarda %40, erkeklerde ise %20’nin üzerinde uykusuzluk görülmüştür. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise toplumun %30’da uykusuzluk yakınması tesbit edilmiştir.
Uykusuzluk çeşitleri ve nedenleri nelerdir?
Uykusuzluk genellikle sürelerine göre değerlendirilir. Geçici uykusuzluklar genellikle otel odası, arkadaş evi gibi alışık olunmayan ortamlarda uyumak ve sınav, iş görüşmesi gibi gerginlik yaratan durumlarda ortaya çıkan geçici olarak birkaç gün süreyle devam eden yakınmalardır. Bu sebep ortadan kalktıktan sonra kişi normal uyku düzenine geri döner.
Kısa süreli uykusuzluklar ise geçici uykusuzluklarda olduğu gibi hastalık, gerginlik yaratan bir olay sonrası ortaya çıkar ve 1-4 hafta içinde sebebin ortadan kalkması ile düzelir. Bu hastalarda uykusuzluğun uzun süreli hale dönüşme olasılığı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Uzun süreli uykusuzluklar ise aylarca süren yakınmalardır ve bu hastalar mutlaka uyku konusunda uzman bir hekim tarafından değerlendirilmeli ve tanı konduktan sonra gerekli tedavi uygulanmalıdır. Bu gruptaki uykusuzluğun en sık görülen sebepleri psikolojik-psikiyatrik bozukluklar, uyku-apne sendromu, huzursuz bacak sendromu gibi uyku bozuklukları, Alzheimer, Parkinson Hastalığı gibi dejeneratif beyin hastalıklarıdır.
Tanı nasıl konur?
Uykusuzluğun tanısını koyabilmek için ilk yapılması gereken hastadan ayrıntılı hastalık öyküsü almaktır. Uykusuzluğun süresi, yakınmanın başlangıcında yaşanan herhangi bir sosyal olay (bir yakınının vefatı, iş veya şehir değiştirme gibi), uyku sırasında olan horlama, solunum durması, kol ve bacaklarda hareket gibi yakınmalar ve uykusuzluğa eşlik eden diğer hastalıklar (demans, Parkinson gibi) mutlaka değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirmeden sonra gerekli olan hastalara uyku tetkiki (polisomnografi) yapılır. Polisomnografide beyin dalgaları (EEG, hastanın uyku kalitesini değerlendirmek için), göz hareketleri (uyku sırasında uyku evrelerini belirlemek için), kas gerginliği (çene, bacak), solunum hareketleri, solunan hava miktarı, vücut hareketleri gibi birçok parametre kaydedilir. Bu parametreleri kaydetmek için hastaya birçok eletrot takılır ve bir hastane odasında uyuması istenir. Bu şartlar altında hastanın uykuya dalma süresi biraz uzasa da genellikle yeterli kayıt elde edilir. Bu kayıtlarda uykuyu bozan faktörler araştırılır. Örneğin, uyku-apne sendromu olan bir hastada solunum durması, kandaki oksijen düzeyi değerlendirilir ve tesbit edilen sebebe yönelik tedavi planlanır. Uykusuzluk yakınması olan her hastaya polisomnografi tetkiki yapılması gerekmez. Öykülerinde uykusuzluk sebebi olarak solunum bozukluğu veya uykuda kol bacak hareketleri olan hastalara tetkik mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca, uykusuzluk için uygulanan tedavilere yanıt vermeyen hastalara da polisomnografi tetkiki yapmak gerekir.
Nasıl tedavi edilir?
Uykusuzluğun tedavisinde en önemli adım uyku hijyenini yani rahat uyuyabilmek için uygun şartları sağlamaktır. Yakınması olan bir kişinin çay, kahve gibi kafeinli içeceklerden kaçınması, uyku saatlerini belirleyip her zaman aynı saatlerede uyumaya dikkat etmesi, bu saatler dışında, gündüz veya akşam yemeğinden hemen sonra uyumaması, gün içinde fiziksel aktiviteyi arttırarak gece yine belirlenen saatlerde uyuması gereklidir. Uyku ortamının fiziksel şartları da önemlidir. Yatak odası oturma odası gibi kullanılmamalı, örneğin yatakta kitap okuma, televizyon seyretme ve hatta yemek yemek alışkanlıklarından vazgeçilmelidir. Bu şartları sağladıktan sonra bile uykusuzluğu olan hastaya tesbit edilen sebebe yönelik tedavi uygulanmalıdır. Eğer hastada, depresyon gibi, psikiyatrik bir bozukluk varsa buna yönelik tedavi yapılır. Eğer uyku-apne sendromu veya huzursuz bacak sendromu varsa bu durumun uygun şekilde, ilaç veya diğer yöntemlerle, tedavi edilmesi yakınmayı ortadan kaldırır.
Sonuç olarak, uykusuzluk hem gece hem de gündüz birçok soruna yol açan ve işte okulda performans düşüklüğüne neden olan, hatta solunum problemleri olan hastalarda ciddi kalp-beyin damar hasalıklarına neden olabilen bir durumdur. Uykusuzluk yakınmasına dikkatli yaklaşılmalı, nedenleri mutlaka belirlenerek buna yönelik tedavi uygulanmalıdır.
“Bülent Ortaçgil’in Hayatına ve Müziğine Dair Merak Edilenler Bu Su Hiç Durmaz Kitabında!”
“Nane-Limon Rahatlatabiliyor Ama!”
“Mevsim Geçişleri Bipolar Bozukluğu Tetikliyor mu?”
“Markalar İçin Yeni Trend ‘Nano ve Mikro - Influencer’”
“Barbie® bebekleri 45. yaşında”
“Yaz Ayları Ödem Şikayetlerini Artırıyor”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32