Günümüzde güzellik kavramının zayıflık ile bağdaştırılması, gençlerin zayıf olmak adına sağlıksız alışkanlıklar edinilmesine ve yeme bozukluklarına sebep oluyor. Oysa ergenlik döneminde görülen yeme bozukluğu gençlerdeki fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz etkiliyor. Vücut imajı ile ilişkilendirilen beklentilerin gerçekçi olması, kendine olan güvenin kilo vermeye doğrudan bağdaştırılmaması için toplumda bu konuya yaklaşımın değiştirilmesi gerektiğini söyleyen ve ailelerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerektiğini söylüyor.
• Yeme bozuklukları; vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli ile ilgili olumsuz düşüncelerin olduğu ruhsal rahatsızlık grubudur. Yeme bozukluğu yaşayan kişilerin, kendi vücutlarıyla ilgili olumsuz algıları vardır.
• Ergenlik beden imajının önemsendiği,, genel olarak da çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olması sebebiyle kaotik bir dönemdir. Ergenlik, aynı zamanda, erişkinlik hayatlarını etkileyecek olan bir benlik algısının, kendine güvenin ve kişiliğin oturduğu süreçtir.
GENÇ KIZLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜR
• Kadınlarda daha sık rastlanan yeme bozuklukları, erkeklerden 10 kat daha fazla görülür. Belirtiler sıklıkla 10 - 20 yaş arasında ortaya çıkar. Ergenlik dönemindeki kızlarda görülme oranı % (0.5-1) arasındadır.
• Ergenlerde görülen yeme bozukluğu tanı kategorisi içinde anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu yer alır.
ADET KESİLMESİ GÖRÜLEBİLİR
Anoreksiya nevroza:
• Genellikle 12-18 yaşları arasında başlar ve şişmanlama korkusu yüzünden aşırı zayıf kalma çabalarıyla belirlidir. Anoreksiya nervozada kişi olması gereken kilonun en az % 15 altındadır ve beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ve şişmanlamaktan aşırı derecede korkar.
• Kişi ideal kilosunun alt sınırını ya da bunun üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun görmez, kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Bu duruma bağlı olarak kadınlarda adet kesilmesi görülür.
• Besin alımını ileri derecede azaltırlar, hatta bazı besinleri tümden kesebilir. Yoğun fiziksel egzersiz yapanları olabilir.
İDRAR SÖKTÜRÜ İLAÇLAR KULLANABİLİRLER
Bulimiya nevroza:
• Hastalıkta kişi besin alımını azaltarak kilosunu kontrol eder. Blumik tip diye adlandırılan kişilerde ise besin alımını kısıtlar ancak zaman zaman aşırı yeme nöbetleri ve bunu izleyen kendini kusturma, ishal yapıcı, idrar söktürücü ilaçlar kullanma yoluyla yediklerini çıkarma çabası eşlik eder.
GEÇ FARKEDİLEBİLİR
• Hastalığın başlangıcında şişmanlamak istemeyen herhangi bir ergenden farklı bir tablo görülmez, hatta kişi bir miktar kilolu bile olabilir, kişi diyet yapmaya başlar çevresi de kilo vermesini destekleyebilir. Giderek hasta, diyeti daha katı uygular, besinlerin kalori düzeyleri ile aşırı ilgilidir. Davranışlarındaki aşırılığın çevresi tarafından anlaşılması zaman alır. Bu arada hastalar diyet ve kilo vermekle ilgili kontrollerini kaybetmiş olurlar ve hastalığı kabul etmezler.
• Genelde hastaların kilo verdikçe zayıflama ile ilgili zihinsel meşguliyetleri artar, yemek ve kilo dışındaki konulara ilgisini kaybeder, giderek bu bir obsesyona dönüşür. Bu duruma en sık depresyon eşlik eder. Anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal fobi de birlikte görülebilen psikiyatrik hastalıklardandır.
AŞIRI KİLO KAYBI VE DİŞ ÇÜRÜKLERİNE DİKKAT
• Tedaviye başlamadan önce hastanın kilo kaybını açıklayacak bir bedensel hastalığının olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Adison Hastalığı, panhipopitüerizm, hipertiroidi, diyabet, lenfoma, tüberküloz gibi hastalıkları elemek gerekir.
• Bu rahatsızlığa karşı genel fiziksel bir muayene bulgusu yoktur. Aşırı kilo kaybı, kusma, diüretik, laksatif ilaç kullanımına bağlı değişiklikler görülür.
• Çocuksu ve gelişmemiş bir beden yapısı, memelerde küçülme, ödem, tüylenme, diş çürükleri, ciltte kuruluk, halsizlik, kabızlık, osteoporoz, uykuya eğilim, kalp hızında tansiyonda düşüklük görülebilir. Kan yağlarında artış, karaciğerde yağlanma, tiroid ve cinsiyet hormon düzeylerinde düşme, kortizol düzeylerinde artış görülebilir. Sıvı elektrolit denge bozukluğu, buna bağlı kalp ritm bozuklukları hatta ani ölümler görülebilir.
TEDAVİDE İŞBİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ
• Genellikle bu kişilerde tedaviyi reddetme, uymama çok sık görülür. Bu nedenle işbirliği ve tedavi uyumu önemli bir hedeftir. Vücut ağırlığı normalin %30 altına düştüğünde, riskli tıbbi durumlarda, ayaktan tedavi ile sonuç alınamıyorsa, eşlik eden başka psikiyatrik hastalıkların varlığında yatarak tedavi gerekir.
• Yeme bozukluklarının psikiyatrik tedavisi psikoterapi iledir, bireysel psikoterapi ve aile terapisi sürdürülmelidir, ilaçlar yardımcı olabilir. İlaçlar özellikle eşlik eden psikiyatrik hastalıkların varlığında ön plana çıkar.