ANNE - ÇOCUK

Ebeveynlik tarzınızı biliyor musunuz?

Ebeveynlik tarzı çocuğun karakterinin şekillenmesinde etken. Psikologlar ebeveynlik tarzlarını 4 grupta inceliyorlar. Peki siz hangi gruba dahil olduğunuzu biliyor musunuz?
 
   
 
 
     
Çocuklarımızın birinci yaşından itibaren, çocuk yetiştirme işi çok daha zor ve komplike bir hale geliyor. Artık, çocuğun bakımının yanı sıra eğitimi, disiplini, kurallar ve sınırları oluşturma gibi çocuğun karakterinin şekillenmesinde önemli başka noktalar yerini alıyor. İşte bu noktada ebeveynlik tarzınız büyük önem taşıyor. Elele Çocuk ve Aile Psikolojik Danışmanlık Gelişim ve Eğitim Merkezi psikolog ve özel eğitim uzmanı Bihter Mutlu Gencer ebeveynlik tarzlarını ve bunların olumlu - olumsuz etkilerini sizlerle paylaşıyor.Psikoloji biliminin gelişimiyle birlikte çocuk gelişimi psikologların en büyük ilgi alanlarından birini oluşturuyor. Özellikle çocuğun karakterinin oluşumuyla çok yakından ilgili olması nedeniyle, 1920’lerden beri, anne baba tutumları ve ebeveynlik tarzları psikologların üzerinde en çok durduğu konuların başında geliyor. Ebeveynlik tarzlarını iki eksen üzerinde gruplamak mümkün. Birinci ekseni, anne-babanın çocuk merkezli veya ebeveyn merkezli, çocuğun gelişimine duyarlı veya duyarsız, çocuğu kabul edici veya reddeci olması oluşturuyor. İkinci ekseni ise ebeveynin talepkar veya talepsiz, kurallı veya kuralsız olması oluşturuyor. Buna göre, psikologlar temel olarak 4 tip ebeveynlik tarzından söz ediyorlar. Bunlar, "Otoriter", "Müsamahakar - Hoşgörülü", "Dengeli-Demokratik" ve "İlgisiz" ebeveynlik tarzları olarak tanımlanıyor. ELELE Çocuk ve Aile Psikolojik Danışmanlık Gelişim ve Eğitim Merkezi Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı Bihter Mutlu Gencer bu 4 ebeveynlik tarzını anlatıyor:

Otoriter ebeveynler

Bu grup içinde yer alan anne-babalar yukarıdaki eksen bazlı düşünürsek ebeveyn merkezli ve kurallıdırlar. Kurallara uyulması herşeyden daha fazla önemlidir. Sınırlar fazla kalın çizilmiştir ve anne-babalar eğer bu limitleri koymazlarsa çocuğun kötü bir çocuk olacağını düşünürler. Çıtayı çok yüksek belirlerler, mükemmeliyetçidirler, çocuğu sürekli eleştirirler, emirler verirler, emirlerin sorgulanmadan uygulanmasını isterler. Amaç sanki çocuğun bir an önce büyümesi ve anne-babanın istediği şekilde biri olmasıdır. Çocuklar elbette bu katı otorite karşısında kurallara uyarlar, anne-babanın istediği şekilde davranırlar, saygıda kusur etmezler, okulda başarılı olurlar, çok fazla davranış problemi yaşamazlar. Bu anne-babalar çocuklarını elbetteki severler, fakat çocuk eğitimindeki yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu düşünürler.

Peki bu tazla ilgili problem nerdedir?

Bu tarza sahip olan anne-babalar herşeyden önce kuralların uygulanmasına çok fazla odaklandıkları için çocukla sevgi bazlı bir sıcak ilişkiyi kaçırırlar. Çocuklar da büyümek ve olgunlaşmak için bir içdisiplin geliştirmek yerine, dışsal bir etken olan anne-baba istediği için ve onları memnun etmek için böyle davranmaları gerektiğini düşünürler, doğruyu yanlıştan içsel olarak ayırt edebilme becerisini geliştiremezler. Bu çocuklarda bireyselliklerine ve seçimlerine saygı duyulmaması nedeniyle, zaman içinde öfke ve intikam duyguları birikmeye başlar, özellikle ergenlik dönemine geldiklerinde başkaldırı çok fazla görülür.

Müsamahakar - hoşgörülü ebeveynler

Bu gruptaki anne-babalar yukarıdaki tarzın hemen hemen tersi olarak düşünülebilir. Bu ebeynlik tarzı çocuk merkezlidir, anne babalar çocuğa karşı oldukça duyarlı ve kabul edicidir. Çocuğun sevilmesi ve kendisini değerli hatta tek ve biricik hissetmesi herşeyden daha önemlidir.

Bu tarzın kullanılmasında en büyük problem kuralların bulunmamasıdır, daha doğrusu tutarlı kuralların bir türlü yaşama geçirilememesidir. Anne-babalar hiçbir kural koymak istemezler, kuralların çocukla arasındaki ilişkiyi bozacağından ve çocuk tarafından artık sevilmeyeceklerinden korkarlar. Fakat kuralsızlık sonucunda çocukla başetmek de mümkün olmayacağına göre kural koymaya çalışırlar, fakat bu işlem kuralların tutarsız uygulanmasıyla sonuçlanır. Böylece çocuk anne-baba üzerinde yanlış bir otorite geliştirmeye başlar. Büyüdükçe istekler de büyür. Anne-baba da bir süre sonra kendisini çocuğun kölesi gibi hissetmeye başlar ve doğal olarak bu noktada öfke başlar. Çocuk anne-babasını elbetteki sever fakat sınır çizemeyen bir anne-babaya saygı da duyamaz. Evdeki kuralsızlık ev dışında çocuğun başına dert olmaya başlar, çünkü bu çocuklar için sadece kendi istekleri vardır, başkalarının duygu ve isteklerine duyarlılık ve farkındalık geliştirememiş olduklarından onlarla arkadaşlık yapmak diğer çocuklar için çok zor olur, bu çocuklar bir süre sonra yalnız kalırlar veya isteklerine boyun eğecek –tıpkı anne babaları gibi- arkadaş seçmeye çalışırlar.

İlgisiz ebeveynler

Bu gruptaki anne-babalar çocuğu reddedici, çocuk gelişimine duyarsız, ebeveyn merkezli, kuralsız ve talepsiz tutumlar izleyen anne babalardır. Bu ailelerde çocuk şans eseri doğmuş gibidir. Anne-baba için öncelikle kendi istekleri vardır, çocuk hep ikinci plandadır. Çocuk da "aman beni rahat bıraksın da ne olursa olsun" şeklinde bir tavır geliştirir. Dayak korkusu nedeniyle istekleri bazen yerine getirir, bazen getirmez, zaten anne baba da kurallar için çoğu zaman uğraşmaz. Bu ebeveynler anne-babalık becerilerini geliştirmek için hiçbir uğraş ve çaba göstermezler. Çocukta özgüven problemleri ve depresyona yatkınlık en fazla bu tarzda görülür.

Demokratik ve dengeli ebeveynler

Bu gruptaki anne-babalar çocuk merkezli, çocuğa karşı duyarlı ve kabul edici tutumlar sergilerler. Fakat bu olumlu tutumların yanında müsamahakar ebeveynlik tarzının tersine bu anne-babaların talepleri ve kuralları da vardır. Ebeveyn-çocuk ilişkisine karşılıklı sevgi ve saygı hakimdir, çocuğun bireyselliğine, kişisel gelişimine ve seçimlerine saygı gösterirler, ancak kural ve sınırları koymakta da tutarlı davranırlar.

Anlayışlı olmakla kuralsızlığı birbirine karıştırmazlar. Öfke ile net tavrı birbirinden ayırabilirler. Çocuklarına arkadaşça davranırlar ama onların arkadaşı değil anne-babası olmaları gerektiğini bilirler.

Bu ailelerde anne-baba ve çocuk insanlık ve saygıdeğerlik bakımından eşittir fakat sorumluluk ve karar alma bakımından değil. Kararlar saygı çerçevesinde, bireysellikleri gözetecek şekilde alınır, bir karar alınırken evdeki herkesin fikri dinlenir. Kuralların mutlaka çocukların haklarını ve duygularını gözeten açıklamaları vardır. Yine de çocukların verebileceği kararlarla annebabanın vereceği kararlar ayrıdır. 7 yaşındaki çocuk nereye tatile gidileceği gibi büyük bir karar konusunda söz sahibi değildir, fakat ne giyeceği veya ödevini sabah mı akşam mı yapacağı konusunda seçim hakkına sahiptir.

Ailede herkesin sorumlulukları vardır.

Özgürlüklerle sorumlulukların birlikte varolması gerektiğine inanılır. En baştan itibaren sorumluluklar belirlidir. Çocuk, küçük yaştan itibaren sorumluluk almaya başlar. Sorumluluklar yaşa göre yavaş yavaş verilir: Çocuk küçükken oyuncaklarını toplar, biraz daha büyüyünce dolabını toplar, biraz daha büyünce bakkaldan ekmek alır, sonra ev ödevini tek başına bitirebilir. Küçükken kendisinden hiçbirşey yapması beklenmeyen bir çocuğun 10 yaşında birdenbire çöpü dışarıya çıkarması da çok zordur.

Çocukların büyüyüp olgunlaşmaları için biraz hayal kırıklığına yer vardır. Fakat hayal kırıklığı yaşayan çocuğun duyguları görmezden gelinmez. Duygular kabul edilir, fakat kuraldan taviz verilmez. ("Şu anda kızdığını görebiliyorum, fakat biliyorsun sadece Cuma ve Cumartesi aksamları geç yatabilirsin, bu kuraldan taviz veremem yavrum, hadi bakalım artık yatağa gidiyoruz." şeklinde)

Demokratik anne-babalar dış disiplin yerine çocuğun iç disiplin geliştirmesini amaçlarlar. Çocuk sadece anne-babası öyle istediği için değil, anne-babasını memnun etmekten içsel bir mutluluk duymak istediği için doğru davranır. Zaten bir süre sonra doğruyu yanlıştan içsel olarak ayırabilmeyi benimsemiş olurlar.

Ayrıca bu anne-babalar çocukların neyi yapıp yapamayacaklarını bilirler, çocuklarını teşvik ederler fakat asla zorlamazlar. Sadece başarıyı değil, çocuğun gösterdiği çabayı takdir ederler. Hatalar karşısında suçlama aşağılama yerine kabul edici bir tutum sergilenir, çocuk hata yaptığı için suçluluk hissetmez, bir daha yapmamak için çaba gösterir. Bu çocukların merak duygusu yüksek olur, başarmaktan zevk duyarlar, onlar için hayat eğlencelidir.

Son olarak, çocuklarını yetiştirirken bu arada kendilerini de unutmazlar. Çocuk yetiştirmek onlar için elbetteki çok önemli bir iştir, fakat hayattaki tek iş değildir. Gerektiğinde kendilerine zaman ayırmayı bilirler. Bu çok önemli bir noktadır çünkü herkesin tazelenmek için kendisine zaman ayırmaya ihtiyacı vardır.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>