Yüzyıllar boyu ekonomik ve sosyo - kültürel değerlerin sınırladığı ayrı kulvarlarda yaşamlarını sürdüren iki ayrı cins, iki ayrı kader ve iki ayrı yaşam çizgisi... Çizgilerin kesişmesi ve kaderlerin benzeşmesi çağdaşlaşmayla başlıyor. Özgürleşen kadın, ekonomik ve sosyal yazgıların baskısına meydan okuyor ve artık erkekle beraber büyüyen, okuyan ve çalışan ayrı bir birey, ayrı bir kişilik haline geliyor. Peki, bu kadın ve erkeğin anatomik yakışı ve cinsel kimliklerinin inşası için de geçerli özellikler mi?
PENİS AYRI BİR KİŞİLİKMİŞ…
Bazen kontrol altına alınamayan kaprisli ereksiyonlarla başına buyruk hareket eden küçük bir çocuk, bazen bir kardeş kadar şefkatli, bazen ortak bir zevki paylaşan bir suç ortağı, bazen güçlü bir rakip, bazen de saygı duyulan bir arkadaş olan penis, erkeğin kişileştirmeye yatkın olduğu ve değişik kimliklere bürünen bir aktör oluveriyor adeta. Aslında 'o' hep sahnede, hep ortada, başka bir deyişle kadının saklanmış, sarmalanmış, gizlenmiş, elle tutulacak ve gözle görülecek mesafede olmayan vajinasına göre kolaylıkla uzanılabilecek bir noktada. İşle tam bu görünürlük ve gizlilik ayrımında şekilleniyor vajinaya ve penise yüklenen farklı çağrışımlar, semboller ve roller.
KADINLAR DAHA ŞANSSIZ
Küçüklüğünden beri penisinin geçirdiği değişimlere tanık olan, onunla beraber büyüyen, onun neye benzediğini gözlemleyen bir erkeğe göre kadın, cinsel organının keşfinde erkekler kadar şanslı değildir. Gömülmüş, içerlerde bir yerde gizlenmiş vajinayla kadının kurduğu ilişki, erkeklere göre çok daha karmaşık. Engebeli ve gizemli bir yolda bilinmeze doğru yürümeye benzer.
Cinsel hayatlarında ruhsal ve psikolojik tutukluklarla karşı karşıya olan kadınlarda, her cinsel ilişki öncesi ve sonrası yıkanmak, cinsel partnerinin oral seks isteğini geri çevirmek, cinsel organına dokunamamak, ondan konuşamamak, cinsel ilişkiyi hayvani, kötü ve kirli gibi olumsuz sıfatlarla nitelemek gibi nevrotik saplantılar da gözlemlenebilir.
PENİS KAHRAMANLIĞIN SEMBOLÜ
İşte bir parmak kadar basit, apaçık ve ortada olan, küçük yaşlardan itibaren gurur ve meydan okumayla, kahramanca teşhir edilen, iktidarın ve erkekliğin sembolü olan penis, erkekler tarafından kişileştiriliyor, kendisine bir ruh atfediliyor ve sanki apayrı bir hayat sürdürüyor.
Penislerini ayrı birer kişilik olarak gören erkekler, üçüncü tekil şahısı kullanarak "O iyi değil", "O hasta", "O kafasına göre hareket ediyor" gibi deyimlerle cinsel organlarına insani özellikler yüklüyorlar. Penislerine özerk bir hareket alanı tanıyan erkeklerde, "Karımı ben aldatmadım, penisim aldattı", "Ben suçlu değilim, o suçlu" tarzında çift kişileştirmeyle suçluluktan sıyrılma gibi pratik söylemlere de rastlamak mümkün. Bu arada, başarılı bir cinsel ilişki sonrası övülen, göklere çıkarılan bu en iyi arkadaş, yardımcı ve sırdaş, kötü bir cinsel deneyimden sonra ise, yaşanılan bozgunun tüm sorumluluğunu sırtına yüklenen beceriksiz, sakar, erkeğin taşımakla yükümlü olduğu bir araca indirgeniveriyor adeta. Bazen başrolde olan, taçlandınlan çok iyi bir oyuncu, bazen de hoyratça hareket eden katlanılması zorunlu olan bir figüran.
Siz, Sevgilinizin Cinsel Organına İsim Takanlardan Mısınız?
Bazen kontrol altına alınamayan kaprisli ereksiyonlarla başına buyruk hareket eden küçük bir çocuk, bazen...
“Justin Timberlake Yeni Albümü "Man Of The Woods" ile Geri Döndü!”
“MANGO Vamp Night Koleksiyonu”
“Michael Jackson, otelin balkonundan çocuk sarkıttı!”
“Cinsel ilişkiye girerken dikkat!”
“Ofiste Hareket Duruş Ve Kaliteli Yaşam İçin Etkili Öneriler!”
“Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul Etkinlik Takvimi Belli Oldu!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32