(Reina yazıma kısa bir ara verip araya başka bir yazı girmeye karar verdim. Hele bir tatile gidip geleyim ona da kaldığım yerden devam edeceğim. Sizler aşağıdaki yazıyı okurken fon müziği olarak Simply Red’den Fake’i dinleyebilirsiniz. Yok onu bilmem ben derseniz "cornettom benimle erir misin" Jingle’ ı da dinlenebilir)


ACEMİ AŞIK DUASI

Sana söz veriyorum Tanrım bu sefer aşık olmayacağım.

Her aşk acısı çektiğimde zırıl zırıl ağlayarak sana bir sürü şikayette bulunuyordum ya bu sefer cidden bu konuda seni bir daha rahatsız etmeyeceğim. Belki en azından uzunca bir süre.

Karşıma mucizevi bir şekilde çıkardığın bu adam için öncellikle sana çok teşekkür ediyorum. Ama öncesinde halletmemiz gereken bir iki ufak mevzu var senin için de sakıncası yoksa. Söz verdim ya sana, bir daha kimseye aşık olmayacağım diye, bunun öncesinde bir iki şeyi garantilemem lazım ki sözüme sadık kalabileyim sevgili tanrım, bunun için de yardımına ihtiyacım var.

Her ne kadar yakışıklı, ayaklarının üstünde duran, mütevazi ve sevimli bir erkeği karşıma çıkarmış, çıkarmaktan öte altın tepside bana sunmuş olsan bile bunlar yeterli değil.

Fazla birşey istemiyorum senden.

Öncelikle "Seni seviyorum" demesin. Diyemesin. Hem de hiçbir zaman. Dilinin ucuna gelsin bu iki kelime ama dışarı çıkamasın. Sadece ben hissedeyim onun ne demek istediğini. Çünkü bu erkekler seni seviyorum dediklerinde o an öyle hissettikleri için bu kelimeleri israf ediyorlar. Sonrası sen Kerim Ey Tanrım. En iyisi söylemesini beceremeyenler. Çünkü bu beceriksizler kesinlikle daha samimiler. Bunu kısa bir süre önce bana öğrettiğin için sana şükürler olsun.

Azıcık da olsa beni kıskansın. Bir yere gittiğimizde beni yüzüm duvara dönük oturtsun. Bunu hem egosundan hem kıskançlığından yapsın. Ben garsondan birşey istediğimde bozulsun. Ama fazla belli etmesin. Bana söyleyemesin, içi içini yesin.

Benimle sürekli kavga etsin. Kavga etmenin ilişkinin normal sürecinin bir parçası olduğunu bilsin. Ama kavgasını da belli bir kalite düzeyi içinde etsin. Küstükten sonra haklı olsa bile barışmanın yollarını o arasın. Ben de on kat döşek altındaki nohut tanesini hisseden prensesler gibi hissedeyim kendimi.

Müzikten hiç anlamasın ki bana müzikle ilgili ukalalık yapmasın. Ukalalıkları ben yapayım ki bana olan hayranlığı gün be gün artsın. Benimle oyun oynarken bile bile bana yenilsin.

Özgüveni bazen olsun, bazen olmasın. Sadece ikimiz başbaşa olduğumuzda özgüvenini tam anlamıyla göstersin. Toplum içine karıştığımızda özgüveni bir anda tatile çıksın. Benim kalbimi fethetmenin de, beni elinde tutmanın da ne kadar zor olduğunu bilsin. Benim onu gerçekte sevmediğimi düşünüp kendini sevdirmek için ekstra çabalar göstersin.

Erkekliğin bir kadını elde etmek değil o kadını elde tutmak olduğunu bilsin. Çok kadınla birlikte olmaktan ziyade az ve öz kadınla birlikte olmanın marifet olduğunu benimsemiş olsun.

Bütün bunların yanında sevgisi balon olmasın. Balon sevgileri patlayanların gerçek yüzünü görmek pek de hoş olmuyor be tanrım. Soğumak bazen yararlı bazen de üzücü bir duygu.

Ama sana söz veriyorum tanrım bu sefer aşık olmayacağım

Çünkü seni seviyorum dediklerinde, ukalalık tasladıklarında, kavga etmediklerinde, fazla özgüvenli ve hep pozitif olduklarında bunların gerçekte balon olduğunu göremeyip saf lise kızları gibi hemen aşık oluyorum tanrım.

Aşık olmayınca daha mutlu olunacağını kısa bir süre önce anladım. Bana bunu anlayacak aklı ve mantıklı düşünme yeteneğini verdiğin için sana ayrıca şükürler olsun.

Tanrım!
Bana verdiğin bu web sitesi köşesi, kırmızıya boyanmaya müsait saçlar ve diken diken saçları olan bu erkek için sana teşekkür ederim.

Acaba anlaştık mı???



Felsefel Köşe:

Hayatta en büyük eğlence başkalarının yapamazsın dediğini yapmaktır.

Walter diye bir beyefendi.




Yasemin Uludoğan
Yaseminabla@hotmail.com



Yasemin Uludoğan da kim oluyormuş?

Yaşı 25. Hem reklamcılık yapıyor hem müzik. Saçları kırmızı. Kedisi var. Meraklı. Hadi buna da burnumu sokayım, içimde kalmasın, dedi yazı yazmaya başladı. Battı balık yan gider...