DİĞER HABERLER

Dünyalıların sonu yakın mı?

"Ben kendi keyfime bakarım, benden sonraki dünyadan bana ne?"ci değil miyiz bir çoğumuz?" İlknur Akgül Ardıç'ın yeni yazısını okumak için tıklayın...
 
   
 
 
     
Dünyalıların sonu yakın mı?

Hep bir ağızdan "hayııııııııır" demeden önce, gezegenimizden değil, insanlığın, yeryüzündeki sağlıklı yaşam koşullarının ve en önemlisi canlı neslinin sonu mu geliyoru kast ettiğimi söyleyeyim. Uzun bir süredir semirsin diye hormonlanan yiyecekler, devleşmesi için antibiyotik içirilen hayvanlar vs. olduğunu biliyoruz. Çok da umrumuzda olmuyor. Şöyle üzerinde hâlâ dumanı tüten nar gibi kızarmış bir tavuğu, mangalda ızgara yapılmış şahane bir domatesi, mis kokusunu taaa uzaktan aldığımız da bile ağzımızın suyunu akıtan o canım çilekleri yemeden hayat mı geçer; değil mi yaaa? Gırtlağımıza bu kadar düşkünken, "atın ölümü arpadan olsun" demez mi Türk insanı? "Ben kendi keyfime bakarım, benden sonraki dünyadan bana ne?"ci değil miyiz bir çoğumuz?

Geçenlerde alışveriş yapmak için girdiğim ve tavuklarda bir süredir mevcut olan -tabiri caizdir- iğrenç tadın nedeni nediri sorduğum tavukçu, gözlerimi yuvalarından fırlatan bir cevap verdi: "Ne olacak abla, dayıyorlar küçücük civcive ilacı; hayvan hooooop oluyor birden sana tavuk".

Ben şunu anlamıyorum; Türk nüfusu son bilmem kaç senedir korkunç bir rakama ulaştı ve besin yetersizliği mi yaşanıyor da, o kadar kısa sürede pek çok iri besine sahip olmamız gerekiyor. Gıda satışlarında bir patlama var, üretici yetişemiyor da biz mi fark edemedik? O yüzden mi tüm bu kısa yoldan yiyecek sahibi olma çabası?

Tabi gerçek gayret ‘dön baba kısa yoldan köşeyi’ gayreti... Şimdi siz belki bu yazıyı okurken "Bana ne?" diyor, hatta hala kanser olmadığınız için konuya "hadi len!" yaklaşımı içinde bulunuyor olabilirsiniz; amaaaaaa. Son birkaç aydır, tanıdığım ve anne olmaya hazırlanan gayet sağlıklı bir çok kadın düşük yaptı, ya da düşük tehlikesine karşı hamileliğini yatarak geçiriyor. Vakti evvel çok nadir duyduğum "düşük yapan kadın" havadislerini şimdi sıkça duymam bir tesadüf olabilir mi? Bir değil, iki değil, o kadar fazlalar ki, hepsinin birden aynı rahatsızlığı paylaşacak kadar kader birliği yaptığına inanmak çok zor. Ne oldu, neslimiz mi çürüdü? Annelerimiz bizden daha sağlıklı idi de biz mi kıymetlerini bilemedik? Çok mu çıtkırıldım olduk? Tabi ki hiç biri. Kanaatimce son birkaç senedir yediğimiz sağlıksız besinlerin acısı çıkıyor artık.

Toplumumuz toplum olalı ortak bir eylemde bulunmayı beceremediğinden –tarihte muhakkak ki istisnalar var-, zararlı besinlerin piyasadaki varlığı devam edecek; hatta daha korkunç boyutlara ulaşacak. Yakında bir de ‘kurt adam’ görünümlü çocuklar doğmaya başlarsa sakın şaşırmayın. Toplumumuzu oluşturan tüm bireyler, ortak bir karar alıp, birkaç hafta sadece güvenilirliğine inandığı yiyecekleri tüketse; sağlığımızla oynayan ve iflasın eşiğine gelen –maalesef bazılarımızın gözü sadece para ile korkutulabiliyor- gıda üreticileri de akıllarını başlarına toplasa ölür müyüz? Açlıktan mı ölürüz? Hiç sanmıyorum. Rejim yapıp güzelleşmek için aç kalmayı göze alan herkes, bence bir süre sadece kısıtlı besinlerle de idare edebilir. Kendimize olmasa bile gelecek nesillere böyle bir dersi borçlu değil miyiz?

Bu yazıyı yazmamın sebebi, çok yaşayıp dünyaya kazık çakma merakım değil. Sadece ‘dünyayı görmek’ ve ‘yaşamak’ için yola çıkan pek çok canın, daha gözünü açmadan yok olmasına daha fazla dayanamayacağım. Doğmamış bile olsalar, onların hepsi sevimli birer insan. Hadi bizden vazgeçtim, onların nesli kim bilir daha ne korkunç olaylara şahit olacak.

Sizi bu hafta güldüremediğim için üzgünüm, ama düşündürebildiğimi de zannetmiyorum. Çünkü hayat kör topal da olsa devam ediyor değil mi? Kısaca çoğumuz için "yarına Allah Kerim"...

İlknur Akgül Ardıç
ilknur@cosmoturk.com



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>