DİĞER HABERLER

Hayatımızdan alzhemier manzaraları

"Bunamanın traji-komik yanları" İlknur Akgül Ardıç'ın yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
Bunamanın traji-komik yanları

Eskiden, orta yaşın biraz üzerindeki insanlar abidik gubidik konuşmaya başladığında, "erken bunama" diye nitelendirir ve kendilerine farklı yöntemlerle kötü nükteler yapardık. Ancak çok sonraları öğrendik ki, erken bunama tıpta zaten var ve asıl adı da alzhemier. Sizi kısaca bu hastalığın belirtileri ile ilgili uyarmak istiyorum; zira pek yaygın bir hastalık olmaya başladı ve şimdilik tam olarak tedavisi olmasa da, erken teşhis hastanın yaşadığı süreyi ilaçlarla daha hafif geçirmesine vesile oluyor. Sakın sevdiğiniz insanların başına geldi diye, bu hastalığı onlara konduramayıp, görmemezlikten gelmeyin. Resmen kötülük etmiş olursunuz.

Alzhemier tam olarak, beyin korteksinde ve diğer beyin bölgelerinde önemli ölçüde hücre kaybı oluşması ve beynin küçülüp büzülmesi demek. Bunama sürecinden sonra sonu ölümle bitiyor. İlk belirtisi ise kişinin önce günleri, sonra tarihleri ve daha da ileride mevsimleri karıştırması ile seyrediyor. Hastalığa yakalananlar, günlük yaşam aktivitelerini etkileyen bellek kaybı, iş yapmada güçlük, kelime bulmada zorluk, zaman ve mekan karmaşası, yargı ve karar kopukluğu, sık kullanılan eşyaların yerlerini değiştirme hissi, ruh hali ya da davranışlarda değişim, kişilik sapıtması ve sorumluluktan kaçınma duygusu yaşıyorlar. İleri safhada ise yakınlarını tanımama, tuvaletini tutamama, paranoya ve elden ayaktan düşme talihsizliği ile karşılaşıyorlar.

Çoğumuzun yakınında en az bir alzhemier hastası vardır sanırım. Tabii ki bizim de var; teyzem. Şimdilik sadece şirin unutkanlıklar yapıyor, bizi hafif çaplı bunaltıyor ve sabah kalktığında nerede olduğunu anlamak için gözlerini kırpıştırdığında inanılmaz sevimli görünüyor. Erkenden bunayan teyzem, evleri tadilatta olduğu için bir süredir kızı ile birlikte bizde kalıyor. Halinden pek memnun olmasa gerek ki, gün aşırı kızına evde tadilatın bitip bitmediğini soruyor ve ustaların yan gelip yattığını düşünüp; evi basarak onları haşlayacağı tehtidini savuruyor.

Her sabah kalktığımızda, bir önceki gün konuştuklarımızı sanki hiç yapmamışız gibi yeniden konuşuyoruz. Sokak kapısından içeri girdiğimde bana "İlkeeeeeeeer!." diye sesleniyor, şaka yapmaya bayılan babamın nasıl yaptıysa kusursuz bir şekilde hazırladığı gıyabında boşanma ilamına inanıp, "Olsun varsın. Oğlumun velayeti ve ev bana kalmış. Ayda 10 milyon TL. nafaka da yeter." diyerek belki de çok bıktığı eşinden boşandığını zannetmenin tadını çıkartıyor. Tabi ki eskiyi hiç unutmuyor ama yakın zamanda yaşadıklarının çoğunu hatırlamıyor. Artık dışarıya alışveriş yapmaya da çıkamıyor ama her gün düzenli olarak "İlknurcuğum, beni alışverişe götürür müsün? Vakko’ya gidelim, ayakkabı ve kıyafet almam lazım" ricasında bulunuyor. Sağlığında da şu meşhur firmaya takmıştı ve çok acıdır ki biz de teyzemin ısrarlarından kurtulmak için yaşadığımız elim bombalı saldırıları kendi lehimize çevirip; "Hani İstanbul’da bazı yerler bombalandı ya. İşte o olaylarda bütün Vakkolar yerlebir olmuş teyze" yalanını söylemek zorunda kaldık. Söyledik ama bu seferde baktık ki teyzem alzhemier’den değil, neredeyse üzüntüden ölmek üzere ve "Olamaz, Vakkolar yıkılamaz" ağıtları yakıyor.
Bittabiiiiii bu duruma da dayanamadık ve nasıl olsa bir gün öncesini hatırlamadığı için kötü şakamızı sürdürmekten vazgeçtik. Doktor, kuzenime "Eskiden huyları nasılsa, artık daha fazlasını gösterecek" demişler. Teyzem de sağolsun söylenmeyi çok severdi, şimdi daha çok seviyor. Elbette bizi isteyerek bunaltmadığını biliyoruz; ancak insanın sabır sınırlarını aşan şeyler yapıyor; evdeki sesleri yükseltmeyi başardığı sırada da çaktırmadan bana göz kırpıyor. Böylece ben, teyzemin yaptığı pek çok şeyi hastalığının arkasına sığınarak tatbik ettiğini öğreniyorum ve bu sırrını kimseyle paylaşmıyorum.
Komik diyaloglar da geçiyor aramızda. Öncelikle benim evlendiğimi hatırlamadığı için arada bir "Kızım sen neden hala evlenmedin?" diye soruyor. Son bombası da şuydu:

"-Kızım evlensene sen artık.
-Teyze, ben zaten evliyim.
- Evlendin mi? Olsun bir kez daha evlen.
- Olur, bir sorayım Cem’e. İzin verirse bir daha evlenirim.
- Ha, şöyle."

Teyzemin alzhemier’i şimdilik hafif seyrettiği için, yaptıkları hoşumuza gidiyor ve bizi eğlendiriyor. Ancak zamanla durumun daha dramatik hale geleceği kesin. Ahhhhh teyze ah, Allah seni başımızdan eksik etmesin. Hayatımızdan hiç çıkma emi?


ilknur@cosmoturk.com
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>