DİĞER HABERLER

İkinci

"İstanbul’un kaşar kokusunu içine çekmiş asimile ve hoppa İzmirli, bu satırları İzmir’de çiziktiriyor." Çiğdem Sungur'un yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
İkinci

İstanbul’un kaşar kokusunu içine çekmiş asimile ve hoppa İzmirli, bu satırları İzmir’de çiziktiriyor.

Geçenlerde İzmir’de kendimi kendim gibi hissetiren bir yer buldum, tabii caz çalmadan önce. Bira yudumlayıp misafir olduğum arkadaşımın evine dönüş saatini hesaplarken ve tabii ‘sarhoş olduğumu nasıl belli etmesem’ diye içim içimi kemirirken, eskilerden gelen bir şarkı yine yüzleştirdi bir çok şeyle.

E.R?
Ne demekti bu ya? Niye bu isimde yazıyordum ki?
Neyin acil servisiydi?
Erkeklerde olan ilişki ilişkisizliğimin mi, yoksa er kişi bulamamanın getirdiği isyan mı, ya da kendimi çoktan kapatmam gereken ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin acil servisi mi, ya da doktor bu ne?

Yüzleştim, yüzdüm, çok açıldım hatta.. Bulamadım. Ama yine de susmuyorum. Aynı hız devam.

Geçen yazı “İlk”ti ya…
İşte bu da ikinci.

İkincilerin varlığı hep atlanır; mühim olan ilk ve sonlardır ya…

Ondan ikinci.
İlk ile yarışan ikinci…

Neyse ikilerden, 62 tavşanlarından, ikincilerden gidelim istedim bu kez. (Söz haftaya üç ve katları üzerine matematik geyiği yapmayacağım :) İki yaşımı hatırlamıyorum, kesin her zamanki gibi güzelimdir… İkinci sınıf? Orta iki? Çok zaman oldu, onları da hatırlamıyorum. Ha, bir tek orta ikide, inşaattan kafama keser düşmüştü. O kadar.

Peki ikinci sevgili?
İlkinin her ayrıntısını hatırlarken, ikinci ne durumdaydı peki? Hakkını yemiş miydim, bürokrasi yüzünden?

İlk sevgili devlet dairesinde müdür konumundayken, ikinci paso müd. yrd. sıfatıyla mı anılıyordu? (Geçenlerde bir devlet dairesine işim düştü. Müdür yardımcısının imza yetkisi varken, tüm kaşeler müdürün adınaydı ve memurlar da hep müdürün adını yazıyordu. Yardımcının isyanı: “Memura gidip söyleyin, benim adımı yazsın artık!” Haklı adam…)

İkinci sevgilimi çok net hatırlıyorum. Nasıl çıkmaya başladık, bana neler dedi, nerelere gittik, ne hediyeler aldı vs… Seviyor muydum? Bak, onu hatırlayamadım işte :)

Sonuçta o da bitti ve üçüncüsü geldi. Peki niye bitti?
Bürokrası sağolsun.

Bırak ayrı şehirleri, ülkelerimiz bile başkaydı. Başka şeyler yaşıyordu. Ortak paydaların azlığı, ilişkinin içine eden bir şey miydi?

Evet.

Hele de o sana Lourve Müzesi’ndeki bilmemkimin eserlerini heyecanla anlatırken, senin ünlü kuleye çıkmaktan başka düşüncen yoksa… (Avrupa’daki kule canım.) Aşk da bir yere kadar gidiyormuş.. Farklılığımız, beraber geçirdiğimiz her dakikada ortaya çıkıyordu… Aşk, bunu kaldırmadı, belki de aşk bile olmadığı için…

Bitti… Bittikten sonra tayinimi istedim ondan, bürokrasiye uyalım diye. İzin verdi, en yakın arkadaşıyla çıktım.

Yazının ana fikri: İzmir’de İzmir’le yüzleşmek.. Çocukluğa dair görüntüler.. Acıydı, acıttı. Orada ben ikinciydim bir kereye mahsus, o yüzden kendi ikincime vefa borcumu ödemek istedim sanki. Diyeceğim o ki, ister ilk, ister şu andaki, ister beşinci… Kaçıncı olursa olsun, tüm ilişkilerinizi sizi mutlu ettiği sürece yaşayın. Takılmayın işte kurallara, farklara, statülere.. Bir de, onları hep iyi anın. Hiçbiri kötü insanlar değildi. (Son cümlemden ben bile emin değilim ama :)

E.R.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>