Acaba az önce beni kim aradı? Baş harfi :Oğuz…Ay artık işten de arıyor beni. Sekreter bağlarken "İnci Hanım çok güzel bir ses var telefonun ucunda, aday adayımı yoksa" demesin mi? Of be Binnur of beeee,söylenir mi bu şimdi, herkes masama üşüşecek demeye kalmadan bir kaç kişi damladı bile. Kızın adı Binnur değil Birdur olmalıymış…Herneyse ser verip sır vermeyerek atlattım tüm meraklı ofis mürettebatını.

Ehem ehem Oğuz’a gelince, O sesimi duymak istemiş sadece.Bir de işim yoksa akşam beni görmek istermiş. Oğuzum aslanım, hangi iş seninle buluşmaktan daha muazzam bir ehemmiyet taşıyabilir ki, sorarım sana???

Hemen Bengi’yi arayıp gelişmeleri anlatmam gerek, hatta bu gece Bengi’de gelse nasıl olur acaba? Yok yok başbaşa olalım vazgeçtim. Sinemaya gidebiliriz. Güzel bir İspanyol filmi var ;Konuş Onunla. Aaaah adı üstünde "konuş onunla" diyor, evet biraz daha konuşup birbirimizi tanımak iyi olur, sonra sinemaya gidecek çok zamanımız olacak.

Acaba bu defa ne giymeliyim…İzmir’den yeni aldığım pantolon,altına da çizmeler,belki biraz daha topuklu…Şimdi saate bakıyorum 16.30, hazırlanmak için çok zamanım olmayacak,acaba doğru kuaföre mi gitsem ofisten çıkıp, belki biraz erken kaçarım doktor randevusu falan sallayıp…Yaa saçlar olmasa hazırlanmam yarım saati geçmeyecek ama deli ediyor saçlarım, hele de böyle özel günlerde resmen kavga ediyorum saçlarımla, onlar şekle girmemek için inatlaştıkça ben savaş malzemelerimi kullanıyorum.Önce biraz jöle, belki köpük…Teslim olmazlarsa daha ağır silahlar;sprey,wax, hiç olmadı makas.

Oh oh hayat ne güzel şu aralar. İstanbul’da sonbahar, kalbimde pıtır pıtır bişeyler, masamda kahvem…tadını çıkarmak gerek böyle zamanların. Bütün bunlar olup bittikten sonra sadece "ah ne güzel günlerdi, keşke yine o zamana dönebilsem" diycem biliyorum. Bir ilişkinin en leziz zamanları başlamadan öncesidir bence. Karşında kapalı bir kutu vardır, renkli, boyalı, pırıl pırıl bir hediye paketi. Pattadanak açıverirsen bir anlamı kalmaz, ağır ağır açıp keyfine varmak gerek…Bende keyfine varıyorum!