DİĞER HABERLER

İnci'nin Güncesi

"İskelede güneşlenirken bir "Eros" ile tanıştım, diyordum sanırım." İnci'nin yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
İNCİ’NİN GÜNCESİ
""Tatil" in Devamı"

16.09.2003


Nerede kalmış idik?
İskelede güneşlenirken bir "Eros" ile tanıştım, diyordum sanırım. Bana bir soru sordu, sonra yanıma oturdu, sonra da olan oldu…

İskelede süregelen birkaç saatlik, hoş bir sohbetten sonra, gece Fusca’da buluşmak üzere sözleşildi; Ah bunca zaman sonra bu randevu pek de heyecan vericiydi!

Bengi biraz bozuldu sanki ama "Eros’un arkadaşları da vardır, ne de olsa mitolojide Tanrılar bol…" dediğimde yüzü gülüverdi. Böylece; hoplaya zıplaya, güle oynaya pansiyona koştuk. "Güzel bir duş, hafif bir yemek" derken tek sorunumuz giysi seçmek…Aslında fonda yanık ten olunca üstünde herşey güzel duruyor; benzer bir durumda şehirde harcanacak zamanın çok azını harcayarak iyi birer seçim yaptık. Bana uçuk pembe, çiçekli böcekli bir entari, Bengi’ye de şık bir jean ve siyah body…
"Ah pek güzel olduk, pek güzel olduk" diye diye Fusca’nın yolunu tuttuk.

Fusca, denizin dibinde küçük, güzel bir bar…Mekanın açık kısmına oturduğunuzda neredeyse ayaklarınız suya değiyor. Yaz gecesi, ay ışığı, hafif bir dalga sesi, güzel müzik…

Belirlediğimiz saatten biraz erken gelmişiz, az biraz demlenelim dedik. Ben "şık" durur diye düşünerekten şarap içmeye karar verdim. İlk kadehin sonlarına doğru Eros –kumral saçlarına ve ela gözlerine çok yaraşmış olan camel renkli bir keten gömlekle- kapıda belirdi.

Bengi ile birbirimize vuruştuk (ne komik bir olaydır bu da yahu; iki tip yanyana durup, anlamsızca itişip kakışırlar, sesli "geldi bak geldi geldi" demek daha az gurur kırıcı olabilir halbuseki).

Heyecanladım!

…ama artık biraz olsun dizginleyebiliyorum sanırım.Nitekim heyecanım bedenimi az hasarla terketti; kısa bir hıçkırık, çok şiddetli olmayan bir yürek hoplaması… Ağzımdan "hıck",yüreğimden "hop" efektiyle çıktı gitti heyecan!

Eros yanımıza vardığında yalnız olmadığını farkettik;Şerif ve adamları da O’nunlaydı. Şerif diyorum çünkü sonradan öğrendik ki yanında getirdiği muhterem şahıslardan birinin adı "Şerif" .
Yalnız olmadığını görünce Bengi ve ben sevindirik olduk tabii, Bengi "kendi" için, ben de "Bengi" için…

Müziğin sesi henüz tolare edilebilir bir volumde seyrederken sohbet etmek gerek diye düşünerek ben;
"İsterseniz biraz dışarıda oturalım, çok güzel bir dalga var" deme cesaretinde bulundum…
Eros kafasını sallayarak onayladı ve "Şerif ve Adamları" na seslendi;
"Arkadaşlar dışardayız biz…"

Yok yok yanlış anlaşıldı, ben hepberaber dışarda oturalım demek istemiştim. Yani başbaşa kalmak istemiyor değilim tabii ama…

Ben derdimi anlatmaya çalışırken, O beni elimden tutup dışarı sürüklemişti bile…
Evet "elimden tutup"…
Böylece ilk puanımızı verdik; yol tutuşu sağlam, el tutuşu muhteşem!


Şezlonglarda oturuyoruz, ayaklarımız nerdeyse suyun içinde.
Acaba ay ışığında nasıl görünüyorum? Saçlarımı şöyle hafifçe yana atsam mı "zaaarif" bir hareketle…
"Pardon ne dedin?" ay daldım kendi dünyama, adamın dediğini duyamadım…
"…diyordum ki; çok önemli birşeyler düşünüyor olmalısın, daldın gittin"
Şeyy evet aslında saçlarımı düşünüyordum ama bunu senle paylaşamayacağıma göre;
"yaa evet, Bozcaada’ya ilk gelişimi düşünüyordum aslında…"

Ne dedim ben yahu? Zaten bu ilk gelişim! Çalış kafam çalış; hemen bir yalan üret, hem mantıklı hem de pembe olsun…

"…yani ilk gelişim bu gelişim olmasaydı, ilk gelişim nasıl olurdu diye düşünüyordum"

Ah İnci ah,
Maffettin işi
Yine yaktın batırdın beni
Otur da ağla şimdi!


"A-aaa ben de bunu düşünürüm biliyor musun? Yani bazen bir seçenek ,önüne birden fazla defalar çıkar ya…İlkinde seçseydim hayatım nasıl olurdu diye düşünürüm bazen. Beni şaşırtıyorsun İnci…"

Ha-ha-hayyt yine dört ayak üstüne düştük!!!


Bunun da devamı gelecektir.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>