DİĞER HABERLER

"Kadehler Havaya"

"Heyecanımı bastırıyorum, gayet rahatım hatta biraz “cool” … İlk sözcükler..." İnci'nin yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
İNCİ’NİN GÜNCESİ
Kadehler Havaya

Salı akşamı işten biraz erken çıkıp hazırlanmaya koyuldum. Kafamın içi binbir düşünceyle çalkalanıp dururken ne giyeceğime karar vermek her zamanki gibi zordu. Sonunda sade ve zarif bir siyah elbisede karar kıldım. Özellikle Oğuz’un hiç görmediği bir giysi seçmeye dikkat etmiştim pek tabii. O’nun karşısına “yıkılmadım ayaktaaağyımmmm” , “dönüşüm muhteşeeeeem olaaaağcaaaaak” modunda çıkmaya kararlıydım.

Müzik eşliğinde hazırlanmaya bayılıyorum; müzik eşliğinde güzel bir duş, müzik eşliğinde giyinme, müzik eşliğinde makyaj…

Şarabi’ye vardığımda Oğuz Bey’in benden önce gelmiş hatta ilk içkisini yarılamış olduğunu görmek beni nasıl bahtiyar etti bilemezsiniz. Demek ki biraz gerginiz, rahatlamak için kendimizi şarabın sakin sularına bırakmışız.
Beni görüyor ve hemen ayağa fırlıyor, mahcup bir hali var…Olmas mı? Hah şöyle yola gel efelerin efesi, genç irisi Oğuz Efendi!
Heyecanımı bastırıyorum, gayet rahatım hatta biraz “cool” …
İlk sözcükler biraz zorlama, klasik “hoş beş” lafları ediyoruz; ne var ne yok, iş güç ne alemde, ortak arkadaşlar ne yapıyor, aaaa evlendiler mi sonunda, demek Kuba’ya gittin…
İşte orada dur bakalım!
Sen benim Kuba’ya ne kadar gitmek istediğimi biliyorsun, hatta beraber gitmeyi düşünmüştük; bir çeşit intikam olayı mı bu?
Ama olmaz ki böyle, intikam alması gereken biri varsa o da benim.
Her şeye rağmen “Kuba” yı umursamaz bir tavırla geçiştirmeyi başarıyorum.

Bu arada şaraplarımız geliyor. Beyefendi sandalyesinde rahatsız rahatsız kıpırdanıp duruyor. E tabii ilk aşama beylik laflarla atlatıldı ama şimdi ne konuşacağız…Ben rahatım, ne de olsa beni çağıran o ve ne konuşmak istiyorsa konuşsun.

Çaktırmadan incelemeye başlıyorum onu. Bakalım yokluğum onda ne gibi izler bırakmış? Mesela yakasında bir ruj izi, ceketinde bir uzun sarı saç var mı? Saçlarını benim sevdiğim gibi kestirmiş yine; 3 numara ve simsiyah. Traşlı temiz bir yüz, gözlerde hafif uykusuzluk ve endişe, parfümü aynı ; Eternity, uçuk pembe bir gömlek giymiş ve hala çok ama çok yakışıklı.
Kesinlikle kaptırmamalıyım kendimi, güzellik hiçbirşeydir hiçbirşeydir hiçbirşeyyyy…Ama zaten bu adam yakışıklı olmasa da ben aynı derecede severdim, off neler diyorum ben yahu.

Gülümsemeye çalışıyor, sanırım söze başlayacak. Allah alla alla silahlarımı doldurayım hemen.
-İnci ben çok düşündüm.
İyi yapmışsın Oğuz, adam oldun mu bari?
-Yani seni…Seni çok düşündüm İnci.
Şimdi “yokluğunda çok kitap okuduuuuum, aradım, neredesin nerede, arasıra resmine dokunup ağladım, neredesin nerede” diyecek bence.
Demedi…
Dedi ki;
-İnci şimdi söylemek ne kadar anlamlı bilmiyorum ama ben tekrar denemek istiyorum.
Vay vay vay! Bombayı bu kadar çabuk patlatacağını beklemiyordum.Gafil avlandım…
-Bu kadar zaman sonra, birdenbire, neden tekrar denemek istiyorsun?
-Yaa İnci seni aramadığımı, saçmaladığımı biliyorum; çok haklısın ama böylesinin ikimiz için de daha iyi olacağını düşünmüştüm. Yoksa seni aramamam seni düşünmediğim anlamına gelmiyor.
Oooof of! Geçicen bunları Oğuz’um yiğidim. Hep aynı hikaye, hep aynı…
-Demek beni düşündün ama aramadın, peki başkalarıyla olmadın mı bu süre içinde?
-İnci bana kızgın olduğunu biliyorum ama sence önemli olan seni çok sevdiğimi anlamış olmam değil mi?
-Peki Oğuz diyelim ki önemli olan bu ama bir süre sonra beni çok sevmediğini anlarsan n’olacak?
-Böyle bir şey olmayacak.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
-Eminim. Çok büyük bir hata yaptım, belki bu kadar iyi gitmesi beni korkuttu, belki sadece sensiz nasıl olacağını görmek istedim, İnci gerçekten bilmiyorum neden öyle davrandım ama şimdi biliyorum ki kesinlikle seninle olmak istiyorum. Beni çok mutlu ediyorsun, sensiz bir şeyler hep eksik gibi…

Böyle uzayıp giden bir muhabbet geceye damgasını vurdu işte. Bayağı hırpaladım;bardaklar, tabaklar, uçan tekmeler havada uçuşmadı belki ama psikolojik baskı doruktaydı.
Sonra bir noktada kafama dank etti; neden bu kadar zorluyorum ki, sadece ikinci bir şans isti
yor adam, hem hayat nedir ki; bir sürü abuk sabuk olaydan ve durumdan ibaret, yaşadığın güzelliklerin yanına kar kaldığı 24 saatler zinciri. Biraz da dalgasını geçebilmeli insan, güzel bir şeyler yaşama şansı varsa riske girip değerlendirmeli, sonra, yaşanmamışlıkların pişmanlığı yerine yaşanmış olanların pişmanlığı daha az acı verir daima…

-Tamam Oğuz, bir kez daha deneyelim.

Gecenin geri kalan kısmı muhteşemdi, Oğuz’un yüzünde kocaman bir gülümseme gördüm, gözleri ışıl ışıldı, yahu bu adam beni gerçekten seviyor!
Acaba ben ne durumdayım, yüzüm kızarmış mıdır, ne zaman heyecanlansam dudaklarımı kemiriyorum rujumu tamamen yemiş olmalıyım, şarap da yavaştan etkisini gösteriyor gibi…
Ben bu adamı gerçekten çok beğeniyorum, sanırım bir tek ben de değil, yan masadaki kokoş hatun gözlerini alamıyor saatlerdir; heh havanı alırsın, O benim!!!
Sonra deliler gibi konuşmaya başlıyoruz, anlatacak o kadar çok şeyimiz var ki…Şu filmi gördün mü, bu albümü aldın mı, Kızıldeniz’de mi daldın, Kuba nasıldı, Mocha ne yapıyor, saçlarım çok mu güzel olmuş, yooo kilo vermedim, demek çok güzel görünüyorum, demek beni çok özledin, demek sen beni seviyosuuuuuun….

İkimiz de gecenin bitmesini istemiyoruz, ama Şarabi’de yavaş yavaş boşalıyor, neredeyse iki şişe şarabı devirmişiz, “buradan sonra bir yerlere gidelim mi” yi konuşmak üzereyiz, ben sormuyorum ama o dayanamıyor .

İstiklal Caddesi gözüme hiç bu kadar güzel görünmemişti, şarapla da buğulanıyor ışıklar, elimde Oğuz’un eli, kafamı çeviriyorum, o güzel adam bana bakıyor sevgiyle. Çok romantik bir sahnede donup kalmış bir film karesi gibiyiz.

Öpecek öpecek kesin öpecek, bir şekil geciktirmem lazım olayı, ben tadını çıkartmak istiyorum yavaşşş yavaşşş…
Tam kaçmanın yollarını ararken, hoooop çocuğun teki çantamı kaçırıyor.
Oğuz çocuğun peşinde, ben Oğuz’un peşinde İstiklal’de koşuyoruz.
E-ee içinde benim olduğum bir hikayenin finalinin “normal” bittiği nerde görülmüş?


İnci

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>