DİĞER HABERLER

Monologlar 7

Ela Mermerci'nin yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
‘Venedik... Mina Urgan'ın tanımlamasıyla ölümü çağrıştıran batık şehir.’ Deniz ve gökyüzü arasında topografik bakımdan dünyada eşi ve benzeri bulunmayan, yarım ay şeklindeki Laguna'sında bulunan 118 ada, 180 kanal ve 400 köprüden oluşan büyüleyici şehir Venedik.

İtalyanlar Venedik'in güzelliğinin anlatılarak anlaşılamayacağını, bizzat şehre gelip "kendi şahsına münhasır" görüntüsünün, sanatı ve mimarisinin ancak bizzat keşfedilerek anlaşılabileceğini savunuyorlar. Şaşılacak kadar olağanüstü güzellikteki bu şehir bir zamanlar Adriyatik'in Prensesi olarak adlandırılmaktaymış doktor. Doğu mimarisinin mücevheri Venedik inanılmaz sayıda kilise, tarihi saray barındırıyor.

Venedik 6 bölüme ayrılıyor doktor. St.Marco, Castello, Cannaregio, St.Crode, St.Paul ve Dorsuduro olarak bilinen bu 6 bölgede yaklaşık 100.000 kişi yaşıyor. Şehrin kara kısmının adı Mestre. Genel olarak oldukça pahalı bir şehir olan Venedik'te oteller ve restoranlar ateş pahası olmasına rağmen gene de düşük bütçeli tatilciler için birkaç yer mevcut. Şehri gezmenin en kolay yolu yürümek...’

Doktor belki gitmek istersiniz Venedik’e diye bu girizgahı yaptım... Bakın az önce verdiğim Venedik bilgileri internetten mesela, leylek.com’dan.

Neden bir türlü kayboluş hikayeme dönemiyorum... Bilem, belki o gün çok korktuğumdan ve o olayı hafızamdan atmak için çok çaba harcadığımdan...

O gün maske atölyesi çalışanlarından genç bir adam elimden tutarak beni bir polis merkezine götürdü. Bana sürekli bir şeyler soruyor ama benden yanıt alamıyordu. Büyük olasılıkla adımı, nereli olduğumu, ailemin nerede kaldığını öğrenmeye çalışıyordu... Nerede kaldığımızı ben dahi bilmiyordum çünkü Venedik’e daha o gün gelmiştik. Kendime ait bir pasaportum yoktu, yanımda beni tanımlayacak hiçbir şey yoktu...

Polis karakoluna teslim edildikten sonra elimde maskemle kalakaldım. Kim olduğumu öğrenmeye çalıştıklarının farkına varmıştım, My name is Ela deyip duruyordum. Çok tuhaf bir şiveyle adımı tekrar edip duruyorlardı. Hava kararmaya başlayınca korkum arttı, artık aileme kavuşmak istiyor ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bana kızdıklarından emindim ama bu o an çok önemli değildi... Bana kızmalarına itirazım yoktu, yeter ki gelip beni bulsunlar... Bir sandviçle karnımı doyurdular, beklemeyi sürdürdük.

Elbette sonunda bizimkiler beni orada buldular, perişan görünüyorlardı. Henüz organ mafyaları türememişti belki ama akıllarından bin bir türlü senaryo geçmişti şüphesiz.
Önce birbirimize sarılıp ağladık, sonra üzüntü yavaş yavaş kızgınlığa dönüştü... Ben ne sorumsuz bir çocuktum, bana kaç kez tembihlemişlerdi, ya beni bulamasalardı, ya iyiliksever birileri çıkmasaydı karşıma, ya şöyle ya böyle...

Gece kabuslar gördüm, sonra da kendime olan güvenim o gecenin ardından yok oldu... Bir boşlukta kalakaldım...
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>