DİĞER HABERLER

“Oğlunuz öldü, karlısınız” tartışması

"Peki bu duygusuz hukuk onlara hak ettiklerini verebildi mi?" Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
 
   
 
 
     
“Oğlunuz öldü, karlısınız” tartışması

Diyarbakır'ın Köseli Köyü'nde sekiz yaşındaki Meki Ayaz otobüsün altında kalarak can verdi. Biz ise onu, ailesinin açtığı tazminat davasının trajik sonucu ile tanıdık.

Olayı hatırlıyorsunuzdur. Meki Ayaz bir otobüsün çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Ailesi ise tazminat davası açmış, bilirkişi “aile, çocuğu büyütmek için yapılacak masraftan kurtuldu' raporu vermişti. Hepimiz şaşıp kaldık. Ürperdik.

Böyle bir sonuç nasıl çıkardı?

Bugünkü Radikal gazetesinde Adnan Ekinci olaya farklı bir açıdan yaklaşmış.“Hukuk rasyoneldir” diyor Ekinci. “Duygusal, psişik dürtülerle hareket etmez. Kriterleri vardır, ona göre davranır. Sadece Türkiye'ye özgü değil, tüm dünya için geçerli bir olgudur bu... Gelgelelim bizim toplum olarak akılcılıkla pek alakamız olduğu söylenemez. Bireysel veya toplumsal düşünüş ve davranışlarımızda belirleyici olan bize has duygularımız ve derin psikolojimizdir. İşte, hukuk ile toplum arasındaki geleneksel çelişkinin temelinde bunlar yatar.”
Bu girizgahtan sonra da davanın hukuki bakış açısıyla neden böyle bir sonucu ulaştığını anlatıyor. Bu anlatımdan davanın işleyişini anlıyoruz. Sonrasında ise şöyle bir açıklama geliyor;
“Gerçekten de sekiz yaşında hayatını kaybetmiş bir çocukla ilgili olarak bu tür matematiksel hesaplama yapmak ilk bakışta oldukça rahatsızlık vericidir. Ama gelin görün ki, 'destekten yoksun kalma tazminatı' davası açarak, mahkemenin bu tür bir hesaplamaya zorlayan bizzat çocuğun ailesidir.”
Bunu aileye böyle bir tazminat talep etme hakkını veren de hukukun kendisidir diye ilave etmeden geçmiyor Ekinci.

Bu yazıyı okuyunca hemen hukukun tanımına baktım. “Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü,” demiş ilk tanımda TDK.
Sonra “Bu yasaları konu alan bilim, yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek gibi davaları ilgilendiren bölümü, haklar” diye devam etmiş. Sonunda da mecaz anlamının “ahbaplık, dostluk” olduğunu söyleyerek noktayı koymuş hukukun yüklendiği tanımlara.

Ben burada şunu ilave etmek istiyorum. Birincisi davayı açan aile sadece evlatlarını kaybettikleri için tazminat istemiştir.
Avukatları da onları 'destekten yoksun kalma tazminatı' önermiştir. Aile için davanın adının ne olduğu muhtemelen önemli değildi (halbuki hukuk için çok önemli) onlar sadece oğullarının acısının olabildiğince tazminini istiyorlardı. Yani “hakları” olan şeyi!
Peki bu duygusuz hukuk onlara hak ettiklerini verebildi mi?
Hayır.
Hukukun duygudan arındırılmış rasyonel bir yapı olduğu, hatta olması gerektiği konusunda herkesin hemfikir olduğunu düşünüyorum.
Keza kişilerin derdine derman olması gerektiği ve onların “hakları”nı koruması gerektiği konusunda da...
Burada ne olursa olsun, duygudan arındırılsın ya da arındırılmasın, bu ailenin tazminatı hak ettiğini düşünüyorum.

Biri gelecek çocuğunuzun ölümüne sebep olacak.
Sonra bilirkişi o çocuğun size çok maliyetli olacağını hesaplayacak.
Burada bir yanlış var.
Hukuktan anlamam, bu yüzden soruyorum.
Acaba başka bir “tazminat” davası açılamaz mıydı?
Eğer açılamıyorsa burada bir eksiklik yok mu?

Mürsel Sezen
msezen@cosmoturk.com



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>