DİĞER HABERLER

Yeni yıl anıları

"Ve ben ayaklarımı un çuvalına dayayıp kendimi babamın sağ koltuğunun altına daha da sıkıştırdım. Hiçbir ses duymak istemiyordum ama her şey adeta beynimin içine kazınıyordu." Metin Aksoy'un yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Yeni yıl anıları

TRT FM radyosunda saat on altı haberleri vardı. Spiker, tüm yurtta vatandaşların huzur ve güven içinde yeni yılı kutlamaları için her türlü önlemin alındığını söylüyordu. At arabası üzerinde iki koca çuval un; ben, babam; babamın kucağında bir radyo iki kilo portakal ve birkaç parça öteberi, iki kadın, birkaç erkek karlı yolda titreyerek eve dönüyorduk. Çok soğuktu, kar yağıyordu ve ben hayatımda bir kez daha o kadar çok üşüdüğümü hatırlamıyorum, deyim yerindeyse kemiklerim bile titriyordu.

Atların nal sesleri, arada bir takırdayan araba, fosur fosur tütün içen arabacı ve mırıldayan kadınlar, içten içi titreyen ben ve babamın aldığı yeni radyodan çıkan spikerin sesi. Hiçbir şey beni o uzun uzadıya yolun bir saniye sonra bitsin isteğim kadar güçlü değildi. Çocuk gözlerle etrafa bakınırken, o bembeyaz örtünün bedenimde yarattığı titreme bu soruyu aklıma getirmişti, neden bu soğuk günde şehre babamla birlikte gitme gafletine girdim ki? İçimdeki o tuhaf duyguyu durdurmak için babamın kolunun altına sığındığımda, babamın “üşüyor musun” sorusu bana olan şefkatin sevginin bir nebze olsun sabırlı olmamı sağlamıştı adeta. Gerçekte yol sadece üç kilometreydi ama benim için bir türlü bitmiyordu. Sürekli babama daha çok var mı diye sorup duruyordum. O da, “az kaldı az kaldı” diyip yeni aldığı radyosunun özelliklerini anlatıyordu, yanındakilere.

“Bu radyo, antensiz de çalışıyor, çok iyi çekiyor, hatta Erivan radyosunu da çekiyor, pilleri az yakıyor, Alman malı!” diyordu babam. Ve ben ayaklarımı un çuvalına dayayıp kendimi babamın sağ koltuğunun altına daha da sıkıştırdım. Hiçbir ses duymak istemiyordum ama her şey adeta beynimin içine kazınıyordu. Kadının biri ayağımdaki pabucu çıkarıp ayaklarımı ısıtmaya çalıştığında utancımdan kafamdaki bereyle yüzümü de kapattım. Eve geldiğimizde sobanın arkasında oturur oturmaz uykuya dalıp gitmişim ki; babamın aldığı portakallardan bir dilim bile yemeden, yeni bir yılın nasıl bir şey olduğunu görmeden, gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Farkında olduğum ilk yılbaşında bunları yaşamıştım.

Aradan yıllar geçti, okul yılları, ardından gerçek hayatı tanımak derken, yine bir yılbaşı akşamıydı. Hayıtım tamamıyla değişmişti, zor günler yaşamıştım, hepsi geride kalmıştı. İyi bir mekanda birkaç arkadaşımla yeni yılı kutluyorduk. Eğlence, içki, çevremdeki insanların bana olan saygısı, sevgisi fazlasıyla beni memnun ediyordu. Şarkılar, müzik, dans yeni yıla kalkan kadehler, çeşit çeşit yemekler sanki bütün dünya orasıymış gibi, dışarıda hiçbir kötü şey yokmuş gibi, sadece zevk almaya odaklanmış ve öylede yapıyorduk. Ne zaman ki çıplak ayaklı genç bir kadın ulu orta dans etmeye başladığında, hatırladım; farkında olduğum ilk yeni yıla girerken üşüdüğüm o günü. Hayatımda çok şey değişmişti.

Eğlence sınırsızlaşmıştı, hiç tanımadığım insanlarla göz göze gelip gülümsüyor, bir birimize kadeh kaldırıyorduk. O an geldiğinde geri sayım başlamış ve eğlencenin doruğuna çıkılmış, sonrasında ise eve geri dönmüştük. Yine de eksik olan bir şeyler vardı, mutlu değildik, ertesi gün normal yaşama geri dönecek, hiçbir şey olmamış gibi yeni bir yılı beklemeye başlayacaktık. Elle tutulmayan gözle görülmeyen yeni bir yıl gelmişti.
Bu da en iyi hatırladığım yeni yıl kutlamasıydı.

Sanırım dilediğim şeylerin birçoğu gerçekleşmişti. Hayatım olumlu yönde epeyce değişmişti. En iyi dileklerimle nice mutlu yıllara…

Metin Aksoy
metinaksoy@cosmoturk.com


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>