Yine Sen...
"Dünyanın neresine giderseniz gidin, yüreğinizde biri varsa o hep sizinle gelecektir." Ebru Ziyanak'ın yeni yazısı...
Gökyüzünün mavisinde, onun çayının kokusunu aldığınız caddeler de, servis yapan garsonun ellerin de, mısırın tadında, kararlı bakışlar da, sıcak gülüşler de, sesini duyduğunu zannettiğiniz caddeler de, dua ettiğiniz mabetlerde, tarihi binaların hikayelerin de, birbirinden renkli evlerin duvarların da, yalnız çektirdiğiniz fotoğraf karesin de, yatağınızın diğer yastığın da hep o vardır.
Bir duygu vardır içinizde adı yoktur. Yeni olan her şey sizi çekerken, yüreğiniz kalıverir zamanın o eskiyen sayfalarında.
Bazen zamanın öyle ötesine geçersiniz ki, onun ne yaptığınla, nerde, kiminle olduğunla ilgilenmezsiniz. Sizi ilgilendiren tek şey, yaşıyor olmasıdır. Onunla aynı oda da, soluğunuz kesilene kadar aynı havayı teneffüs etmek istersiniz. Ama yoksa da üzülmezsiniz, yaşarken bir şeylerin eksikliği de olsa devam edersiniz. İçiniz bir duyu sembolü oluşturmaya başlamıştır. Bilirsiniz ki, o yüreğinizden bir parçadır. Olmasa da sizin parçanız.
Ama;
İnsanoğlunun ilk doğuşundan itibaren, dünyayı tanıması, kendini keşfetmesi ellerinle olmuştur. Biz birini tanımanın beyinle olduğunu düşünsekte, asıl tanıma dokunmayla başlar.
‘ Eller başa düşünmeyi öğretmişti. Ama baş ellere tepeden bakar olmuştu.’
Konuşmasından, sohbetinden, fikirlerinden, sizinle aynı kültüre sahip olmasından, tipinden hoşlanırız insanların. Bazen ortak bir yaşama sahip olmamıza bile gerek yoktur. Beğenir ve yüreğimize hapsediriz onu. Ama ne zaman elini tutmaya, dudaklarına değmeye, yüzüne dokunmaya, sarılmaya başlarız, işte o zaman bizde yüreğimizi açar oluruz ona o da bize.
Ondan uzak kalmanın en acısı budur. Tüm duyu organlarınıza sahip çıkabilirsiniz. Görmeden, tatını tatmadan, duymadan, kokusunu hissetmeden rahatça yaşayabilirsiniz, fakat tanıma için gerekli olan dokunma duyusu sizin hep aklınızı çelecektir.
Öylesine bir şey yaşamak istemiyorum. Düşüncelerimi keşfederken, dokunmayla beni tanımasını ve bunun için hep yanımda olmasını istiyorum. Uzak diyarlar da üşüdüğümde sırtındakini çıkartıp vermesini, anlamsız gülüşlerime benimle katılmasını, problemlerimde yüzüme takındığım öfkeye sahip çıkmasını, küçük bir çocuğun yeni öğrendiği bir şeye karşı takındığı o aptallaşmış saf ifademi gülüşü ve sevgisiyle öğretmesini, ideallerimi bana hep hatırlatmasını ve gerçekten mutlu olduğum şeyleri bilecek kadar yanı başımda olmasını istiyorum. Yüreğimin yarısını onda bırakarak, onsuz yaşayacağım bir adam istemiyorum. Dokunarak onun bile daha bilmediği özelliklerini ona göstermek istiyorum.
Yeni yemekler yaparak midesini sevindirmek.
Yeni öğrendiklerimi ona da öğretmek.
Yeni kahveler tatmak.
Yeni bir film izlemek.
Beraber bizim için yeni olan her şeyi yaşamak istiyorum.
Değerli olan enerjimi onunla geçireceğim zamana harcamak istiyorum.
Onsuz bir ülke de, onsuz bir şehir de, yarı yürekle, yaşamayacak kadar büyüdüğümü biliyorum.
‘Değmedi değmez gözüme, başka renkte iki göz’.
Eğer yanımdaysan…
Ebru Ziyanak
ebruziyanak@hotmail.com
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Antalya Film Forum 2016`da Yarışacak Projeler Belli Oldu”
“Koton`da Paltolar Kabanlar Ve Montlar Bu Kış Da Göz Alıcı”
“Mutsuzluk Ve Karamsarlığın Nedeni Tiroid Olabilir”
“Yıldız Asyalı Yeni Filmine Başlıyor”
“Yaz Sıcaklarında Estetik Olur Mu?”
“Hrant Dink… ”
“4.Uluslararası Kayseri Altın Çınar Film Festivali Tarihi Belli Oldu!”
“Simge Fıstıkoğlu: “Canlı yayın, seratonin ve adrenalin bombası””
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32