Tom Robbins’in en çok okunan kitaplarından biri olan “Parfümün Dansı” parfümün gizemini öylesine ölümsüzleştirdi ki: "Koku, ölmekte olan bir insanı en son terkeden duygudur. Görme, duyma ve hatta dokunma gittikten sonra, ölmek üzere olanlar koku duyularına tutunurlar. Böyle olması, biz parfümcülerin çalışma alanının ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıyor mu? Koku, en eski anılarımız için bir kanaldır. Öte yandan, gelecek yaşamımıza da bizimle birlikte girebilir. Bu arada da insanı keyiflendirir, hayal gücünü körükler, düşüncelerini biçimlendirir, davranışı değiştirir. Geçmişle en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır. Tarih öncesi, tarih sonraki yaşam, hep onun alanıdır. Koku, pekala ebediyetin simgesi olabilir."

Duygularımızı ayağa kaldıran, tutkularımızı alevleyen, anılarımızı canlandıran ve hatta bir kişi hakkında fikir yürütmemizi sağlayan, o büyülü kokunun seçimi kadar, onun kullanma biçimi de çok önemli. Doğru kullanmadığımız takdirde istediğimiz sonucu elde edemediğimiz gibi, tam aksine bir etki de bırakmak mümkün.

Modanın etkisi
Ancak, parfümlerde modanın etkisi hep hissedildi. Oryantal kokular, çiçek kokuları ve unisex parfümler... Derken kadınlar, erkek parfümleri bile kullandılar. Kokular hem isimleri hem şişeleri ile baştan çıkarıcı, cinsel tutkuyu teşvik edici bir niteliğe bürünürken masumiyeti temsil eden kokular da bulunuyor. Kimi zaman Doğu’nun etkisi, kimi zaman çiçek kokularının, kimi zaman da baharatlı kokular, tercihler arasında tahta oturdu. Şimdilerde ise fresh, hafif, kışkırtıcı, kadınsı, çekici, kendine özgüveni vurgulayan parfümler ön planda, ama yine de moda ne olursa olsun insanın kendi parfümünü keşfetmesi ve kendini anlatan kokuyu bulması gerekiyor.

Parfüm uzmanlarına göre, insan hayatında kokuların hafızaya yerleştiği dönem 0-20 yaş arasında. Kötü bir olay sırasında duyulan koku kötü, iyi bir olay karşısında duyduğumuz koku güzel olarak hafızaya yerleşiyor. Ve bu duygular hiçbir zaman da değişmiyor. Bilincinde olmamasına rağmen bir parfümü sevip sevmeme de geçmişteki bir olayla ilgili.

Nota dedikleri Gerek parfüm tanıtımlarında gerekse parfüm alırken satış görevlisinin bahsettiği baş, orta ve dip nota tamamen parfümün sürülmesinden itibaren geçirdiği evrelerle, hissettirdikleri ve kalıcılığıyla ilgili. Baş nota, parfüme davet olarak kabul ediliyor ve ilk 15 dakikada kendini gösteriyor. Orta nota parfümün kalbi. Bu iki ila dört saatte ortaya çıkıyor. Dip nota ise parfümün karakterini ortaya koyuyor. Dört ila altı saat arasında ortaya çıkıyor.

Parfüm mü toilette mi?
Parfüm sözkonusu olduğunda akılları karıştıran Eau de Toilette ya da Eau da Parfum mü? sorusu gelir. Ama bunların yanısıra bir de "extrait" var. bundan dolayı da yanlış şekilde kullanım dolayısıyla kokuların kalıcı olmadığından yakınılıp durulur.

Eau de Toilette, günde dört defa sürülmeli. Güneşe ve ısıya dayanıklı. Özellikle spor yapanlar için ideal. Cilde değil, kıyafete ve saça sıkılmalı. Özellikle de baş, sırt ve omuz üzerindeki "t" noktasına sıkılmalı. Hafif olacağı için tende kalıcı olmayabilir. Eau de Parfum, kapalı alanlarda çalışanlar kullanabilir. Günde iki defa tene sürülür. Extrait, gece kullanılması tavsiye ediliyor. Günde bir defa kulak arkası, bilek ve diz arkasına sürülür.