3 Yanlışın bir doğruyu götürmediği, daha doğrusu yanlışların götürdüğü doğruların hesaplanmadığı bir sınav. Ya da aslında aldığın puanların, sana yıllar sonra verileceği, önceden denemeleri yapılarak alışman için şansın olmadığı bir sınav. Ufacık bir delikten, tıbbi açıklamalarla anlatılmaya çalışılan mucizevî bir olayla, buradakilere inat gelişin. Her şeyden habersiz, sadece içgüdüsel bir hazırlıkla. Amaçsız, amaçlarını, sana ısrarla nefes aldırmaya çalışan insanların belirlediği bir şekilde, ileride belki de yıllarca bıkmadan sorgulayacağın var oluşun.
Tercih formunu sana verilen, ama maalesef hiçbir zaman bilemeyeceğin bir süreden oluşan sınava girmeden kullanacaksın. Senin adına gizli gizli doldurmaya çalışanlar olacak. Bazen fark edemeyeceksin, fark ettiğinde ise geç kalma korkusu olacak elinde kalan. Aldırmadan doldurmaya devam edersen ne mutlu sana. Ya da belki kendin dolduracak ama foseptik sonuçlar doğuracak kaydırmalar yapacaksın.
Şanslıysan, sana önce özgürlüğü nasıl kullanman öğretilir ve ardından sınırsız özgürlük verilir. Toplum kurallarını aşmadan, kendin odaklı yaşama şansı her kula nasiptir de anlayan pek olmaz. Kendi değerini bilmek burada başlar işte.
Kim olduğunu sorgulama sürecin bittiğinde, başlayacaksın bu formla oyalanmaya. Dâhil olmak istediğin gruplara girme çabaları alacak vaktini bir süre. Sonra kendin olmayı seçeceksin. Doğruların yanlışların aslında olmadığını ve asla genel olamayacağını anlayacak kendi doğrularını bulma çabasına girişerek, sadece sana ait olduğunu sandığın hataları yapacaksın. Zaten sana ait olduğu düşüncesi ayakta tutacak seni ta ki gerçeğini bulana kadar. “Kime ne?” kılığına bürünüp gezeceksin sonra. “Ben özgürüm” tribine banacaksın. Bir düzen peşinde koşarken, kendi düzenine olan muhtaçlığını fark edeceksin. Onu da değiştirmen gerektiğini hissedeceğin güne kadar takılacağın düzende. Çünkü başkalarına göre düzen, sana göre karışık olacak. Ve değişmeyi unutup sadece değiştireceksin. İşte ilk yanlışın olacak bu senin. “Aman olsun, yanlışta olsa benim” lafını felsefen sanabilecek kadar saf günlerin başlangıcı işte. Tatlı bir bahar esintisi gibi gelip geçecek günlerin. Arada gözüne kaçan tozcukları saymazsak.
Değişikliği köküne kadar yaşadığında, dank edecek olanlar seni bulduracak sana. Amacını belirlediğin günlere götürecek seni bu değişim.
Yokluğu öğrenip sonuna kadar yaşatan durumlar vardır bir de. Cebindeki son paran ile senin bile olmayan eve varmak. Sonrasında yaşayacağın umutsuzluğu düşünmemeye çalışmak.
Sigarayı bırakmak âşık olmak, âşık olduğunu anlamaya çalışmak gibiymiş. Ya da en azından bazıları için. Bir işin felsefesine inilmedikçe tam olarak anlaşılamayacağı gerçeğinin en net ispatı. Neden bıraktığını bilmesi lazım insanın. Sağlık için, tamam da tam olarak neden? Sağlık için demek kestirip atmak oluyor. Yüzeysel cevaplardan biri. Bu da ilk önüne çıkan marketten aldığın sigaradan çektiğin nefesi değerli kılıyor. Oysa işin derinine inmek onu kökten halletmek demektir. Neden? Kolumu bacağımı kesmesinler diye mi? Cildim bozulmasın diye mi? Yoksa en önemli konuşmalarımın ortasın öksürük krizlerine boğulmamak için mi? Ezbere yaşanmaz ki bu hayat. Bırak dediler, zararlı dediler bıraktım olmaz ki. Sigara öldürür! Hadi canım, beni ve herkesi öldüren senin cahilce ısıttığın küre olmasın. Bir sigara mı yani tek sorun? Onu içmeyince soğuyacak mı küre kaldığı yerden. Desene sen bana, tamam az ömrümüz kaldı, dünya ısınıyor yok oluyor, zaten kıyamete de az kaldı, ama şu belirsiz birkaç, gün… Ay… Yıl… Birkaç zamanı sağlıklı geçirmek istemez misin? Desene bunu. En azından mantıklı bir öneri olarak kabul edilebilir. Neymiş; kalan zamanı değerlendirmek için sigarayı bırakmalısın. Eh benim de bir cevabım olur elbet kendimi ifade edecek; sana ne! Bu meret bana keyif veriyor, bırak da son kalan belirsiz ömrümde doya doya içeyim. Hadi git şimdi uyuyacağım ben… : )
Belki de denemeli biraz uzaklaşmayı en azından. O kadar bahanesi var ki bırakmamanın; hazımsızlığa iyi geliyor, zayıf kalmamı sağlıyor, efkar dağıtıyor… bla bla blaa. Sonunda kim kazanıyor peki? Dumanlı tütün sarması mı, aklı fikri olan insanoğlu mu? Bilmem kaç yıldır süren sıcak hatta dumanlı savaşın galibi kim? Bakış açısı meselesi, hangi açıdan baktığın önemli duruma, gerisi kolay.
En ufak görünen tercihler bile dünyanı değiştirebilir. Sonuçta sana ait, ne olduğunun ne önemi var ki? Hangi okula gideceksin? Hangisiyle evleneceksin? Hangi müziği dinleyeceksin? Hangi yemeği yiyeceksin? Hangi yaşam felsefesini benimseyecek, hangi fikir yolunda yürüyeceksin? Seç ve yaşa gitsin işte. Yap ortaya karışık bir hayat, biraz ondan biraz bundan idare eder bir ömür. Yalnız sen ve köpeğin mi, yoksa ömürlük mü bilinmez aşk ve o mu? Ne yaparsan yap ama bu kararı son ana bırakma. Asla belirsizlikleri sokma hayatına. Ne istediğini bilmedikten sonra başkalarına yaşarsın güzelim ömrü. Yedirir bitirirsin de son uykundan birkaç dakika önce geriye dönüp baktığında o buruşuk gözlerle, parıltılı bir gülümseme yerine son damla yaşın akar gider. Geçmiş gemisini batır ve doğru limanlarda, kendine temelli kalacak bir yer bulana kadar, dolaş, gör, gez etrafını. Kime baktığından çok nasıl baktığın, nereye baktığından çok ne gördüğün önemlidir her zaman. Bulduğun sana göre ne ise odur.
Masanın ya da buzdolabının, belki de oyuncak ayının kalbi varsa, seni duyuyor görüyorsa öyledir. Kabul ettiğin gibidir her şey. Umudun yaşadığı sürece anlamı vardır aldığın her nefesin.
Aslında ben bu yaklaşan şu sınavdan söz edecektim de yine konuyu nerelere getirdim. Belki de asıl sınavın hayatın ta kendi ve asıl tercihin yürüyeceğin yolu seçme konusunda olduğu gerçeğini savunduğumdandır. 3 saatlik sınava karşı birkaç saniyede verilen kararlarla darmadağılacak ya da ölüme yaklaştıkça övünülecek hayatlar kazanmak. Sınavdır iyidir hoştur ama neyi ve ne kadar ölçtüğüne de bağlı olsa gerek. Çalış çabala uğraş dur ama bir bilgenin söylediği gibi; fareysen fare olduğunu unutma :) Yani başarısız olursan ol nasılsa başarmak için yeterince yoruldun birde sonuca üzülmekle yorma kendini..
Haydi başarılı sınavlar, hayırlı sonuçlar…
(Dipten çıkarılan not: Şu sigara konusunda da, söylediğim mantıklı sebepler arasında, kendine uygun birkaç tane ya da en azından bir tane seçebilirsen gerçekten bırakabilirsin. Yoksa döner dolaşır yine bir bahaneyle sarılırsın pakete. Gerçekten bırakmaksa niyetin, kendine en uygun nedeni bul ve bırak gitsin. Arkandan ağlamayacağına emin olabilirsin. O başka hayatları kısaltmaya devam edecektir.)
https://twitter.com/#!/Fername
http://www.facebook.com/?ref=home#!/pages/Ferhan-Petek/40815501931
FERHAN PETEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER