KÖŞE YAZILARI | GİZEM KIZIL

Tuğba Kuzdere

Tuğba ile moda ve projeleri hakkında sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. (Gizem Kızıl Özel Röportajı)
 
   
 
 
     

Moda sadece günlük veya gece giyimi değil. Aslında uçsuz bucaksız bir deniz, markaların yaratılması, duyurulması ve yönetilmesi çok emek isteyen süreçler. Ve Türkiye de bu açığı kapatacak bir isim var artık, Tuğba Kuzdere. Tuğba ile moda ve projeleri hakkında sıcak bir sohbet gerçekleştirdik.



• Tuğba ilk önce kurucusu olduğun Lamodaist hakkında biraz okurlara bilgi verir misin?


Lamodaist yaratıcı moda servislerinin sunulduğu bir moda pr ve pazarlama şirketidir. Minik bir bebek olan Lamodaist, tarafımdan İstanbul a tasındığımda yurtdışındaki finans, tasarım danışmanlığı, pr, styling gibi modanın farklı sektörlerinde yeterli kaynak olmadığını farkettiğimde oluşturmaya başladığım bir süreçtir.

• Sen bu işin okulunu da okudun aslında. Bir süre İtalya da yaşadın. Bize biraz eğitiminden İtalya dan ve vizyonuna kattıklarından bahseder misin?

Evet, Milano da moda pazarlama ve yönetimi üzerine masterımı tamamladım.

İtalya da bir italyan gibi yaşadığınız sürece yaşam ve moda sektöründe öğrenecekleriniz cok fazla. Çok detaycı ve estetik gözleri yüksek bir toplum İtalyanlar. Benim oradaki iş hayatım Ugo Cacciatori ile başlayıp Costume National ile devam etti ve 3 senelik deneyimimde çok fazla şey öğrendim onlardan.

• Şuan Lamodaist markası adı altında hangi markalar ile çalışıyorsun?


Lamodaist farklı kategorilerde hizmet vermektedir: bunlar: moda tasarımcılarına sunulan satış ve tasarım danışmanlığı,halkla ilişkiler. Farklı moda online siteler ve markalar ile yapılan marka yönetimi, defile, moda çekimi-katalog prodüksiyonu, media planlaması, kişiye ozel alışveriş ve styling danışmanlığıdır.

Kısacası modanın sadece tasarlamak ile kalmadığı ama tasarım ile başlayan yolculuğun devamıdır Lamodaist.



• Aynı zamanda kişisel alış veriş ve styling danışmanlığı da yapıyorsun. İşe önce çalıştığın insanların gardıroplarından mı başlarsın yoksa her şey çöpe deyip yeni şeyler almayı mı tercih edersin?

Sanıyorum ki şuanda bulunduğumuz ekonomik krizler içerisinde hiç kimse herşeyinin çöpe atıldığını görmek istemez : )

Kişisel styling ve alışveriş turları aslında 2 grupta toplayabılırız:

- Kişinin lifestyle gardrobu ve kişinin özel bir gun için specifik hazırlanmış hali,

Kişinin lifestyle gardrobunu hazırlar ve düzenlerken, öncelikle o kişi ile birlikte bir kahve eşliğinde kişiyi tanıyor, mesleği, sosyal ortamları, fiziksel özellikleri ile ilgili bilgi alıyoruz.

Sonra kişinin stilini ve doğru tarzı için gerekli bazı anketler eşliğinde, birlikte gardrobunu gözden geçirerek ilk önce düzenliyor, gardrobundaki parcaları farklı kullanabileceği kombinler haline getirdikten sonra,

Bütçesine uygun olarak eksiklerini gideriyoruz.

- Özel birgün için ise gene kişiyi tanıdıktan sonra, gideceği lokasyona ve bütçesine uygun ona en yakışacak kıyafet-makyaj ve saç üçlemesini seçiyor, özel gününde de herşeyin eksizsiz oldğuna dair son dakkikaya kadar takip ediyoruz.

• Peki styling çalışmasına başladığımda illa ki şu markaya bir uğrarım dediğin yerler var mı?

Ben yeni şeyleri keşfetmeyi, modanın bir keşif olduğuna inanan biriyim.

Dolasıyla yeri geldiğinde bir kolyeyi bilezik olarak veya bir valizi sehpa olarak çekimlerde kullanmaktan hiç çekinmiyor hatta cok eğleniyorum.

Bu sebeplede özellikle az keşfedilmiş dükkanlar, ikinci el mağazaları, avrupada paris-milan benim için bir cennet.



• Sen aynı zamanda PR da yapıyorsun. Ve şu sıra en çok konuşulan şeylerden biri de İstanbul Fashion week in yeterince reklamının yapılamadığı. Ayrıca organizasyonda eksiklikler olduğu. Organizasyon düzenlemeleri de yapan bir isim olarak sen bu konuda ne düşünüyorsun?

Bardağın boş tarafından ziyade dolu tarafini görmeyi yeğleyen bir kişiyim ben. İstanbul Fashion Week e inanıyorum fakat Amerikayı tekrar keşfetmeye de gerek olmadığını sadece Fashion Week i senelerdir başarıyla sürdüren şehirlerde daha fazla gözlem yapılması gerektiği inancındayım.

• Birde modacıların yakındığı bir şey de bu tür günler için sponsor bulunamaması. Sence sponsorları çekmek için ne tür çalışmalar yapılmalı?


Çok güzel bir noktaya değindiniz.

Özellikle genç modacılar ile çalıştığım için maalesef ülkemizde genç yeteneklerin yeteri kadar desteklendiği bir platform veya dernek yoktur. Moda ise oldukça yatırım gerektiren bir sektör olup, yaratan insanın birde yaratımdan sonraki süreci düşünmesi oldukça zordur.Özellikle sanat ve satışın aslında paralel ilerlediği moda sektörü gibi.

Bunun sonucu olarak ya çok yetenekli isimler maalesef belli kalıpların içerisine girmek durumunda kalıyor yada yeteneklerinden vazgeçerek başka sektörlere eğiliyorlar.



• Koleksiyonlarını özellikle takip ettiğin markalar var mı?


Yabancı ve yerli tüm dergi, defile ve markaları takip ediyorum.

Bunun dışında özellikle büyük şehirlerde çekilen yabancı diziler bize yeni akım ve trendler konusunda çok fazla detay fısıldıyor.

Yabancı markalar olarak: Gareth Pugh, Viktor&Rolf, Prada.

Türk tasarımcılardan ise son günlerde özellikle Burcu Olgun ve Vanessa-Raisa Sason u beğeniyorum.

• Tasarımları podyumda sergileyenler elbette ki modeller. Ve yeni bir çok isim var. Senin beğendiğin ve işini iyi yaptığını düşündüğün bir isim var mı?

Maalesef burda size katılmıyorum.

Evet, cok fazla yeni model vardır ama podyuma çıkma fırsatı verilmediğinden Türkiye de 10 senedir aynı isimleri podyumda izlemekteyiz.

Hatta o kadar kısıtlı isimler ile çalışılıyor ki defilelerin ruhu aynı modelleri sürekli gördüğümüz için kaybolmaktadır.



• İşin gereği güncel tüm bilgilerden haberdar olman gerekiyor özellikle takip ettiğin siteler veya dergiler neler?


Sokak!

Sokağın size verdiği feedback i inanın hiçbir dergi veya internet sitesinden toplayamıyorum : )

Onun dışında sık sık seyahat ediyor, blogları ,tüm defileleri, trend raporlarını ve farklı ülkelere ait dergileri takip ediyorum.

• Hep iş mi yoksa yapmaya mutlaka vakit ayırdığın şeyler var mı?

Aslında isim benim hobim olduğu için bazen ikisi karışabiliyor :)

Benim için işten sonra ailem ve dostlarım gelir,onlara mutlaka vakit ayırırım.

Bunun dışında düzenli olarak pilates yapmaktayım.

Evde tek kaldığımda ise yeni kitap ve filmler keşfetmeye ve son hobim olan origami,kolaj,karakalem yapmaya bayılıyorum!Hımmm bir de 7 yaşımdan beri yazdığım ciltler dolusu defterlerim vardır...

• Şu sıra üzerinde çalıştığın yeni bir proje var mı?

O kadar farklı görseller, bilgi ile karşılaşıyor ki bir beyin tüm gün içerisinde üretmekten kendimi alamıyorum. Türkiyede daha önce markaların, tasarımcıların ve organizasyon şirketlerinin hatta belediyelerin denemediği binlerce yaratıcı proje var.

Şuanda üzerinde çalıştığım ikisi nasyonel, biri internasyonel üç proje var.

• Röportaj için çok teşekkür ediyorum başarılarının devamını diliyorum ve son olarak çalışırken bu sıralar en çok kimi dinlemekten zevk alıyorsun diyorum?

Ben teşekkur ederim!

Umarım Turkiyede henüz çok tanınmayan moda Pazarlama ve halkla ilişkileri ile ilgili okuyucularımızı bilgilendirebilmişimdir.

Sürekli dinlediğim isimler arasında:

Coeur de Pirate & Julien Doré & Serge Gainsbourgh & Devandra Banhart


GİZEM KIZIL
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>