KÖŞE YAZILARI | GÜLAY AKÇAKOCA

Yeni Yaş Monoloğu

Dur, gitme! Baş başa olalım bugün seninle... (Gülay Akçakoca)
 
   
 
 
     

Dur, gitme!
Baş başa olalım bugün seninle.
Sadece Strausss eşlik etsin bize.
O muhteşem 1001 Gece ile.

Üç ile başlayan yaşlarının ikinci yılının birinci günündesin bugün.
Kutlayalım!
Geriye kalan zaman azaldıkça, zamanın geçiş hızı rahatsız etmeye başladı değil mi seni?
Of farkındayım, ziyadesiyle saçma bir soru oldu. “Geriye kalan zaman mı?”. Bilen var mı ki geriye kalan zamanı. Zaten sevmezsin sen zaman kavramını, bilirim. Tutuklayıcı, sınırlayıcı, kapatıcı her şey gibi zaman da dar gelir sana.
Ruhun gezgin senin!
Zamanın ve nesnelerin kölesi olmadan kanatlanıp uçmayı, bir yere kök salmaya tercih ettin sen hep.
Hep gittin.
Durduğun güvenli duraklarda da rahatsız oldun, yine gittin.
Ne zaman kendini güvende hissetsen, vazgeçtin, gittin. Özgürlüğü seçtin, yollara düştün.
Yeni yol arama telaşıydı belki de senin hayatını anlamlı kılan.
O arayış, o hep başka bir şey olmalı beklentisiydi seni tutkuyla heyecanlandıran.
Ama durma zaten, git!
Gitmek sana iyi geliyor.

Duygularında da çakılıp kalmadın hiç.
Bir gün sevdin, ertesi gün nefret ettin.
Bir gün kedi oldun, ertesi gün kaplan.
Bir gün asil, ertesi gün çingene.
Bir gün usluydun, ertesi gün yaramaz.
Bir gün güçlü, ertesi gün güçsüz…

Ama tıpkı herkesin sevdiği gibi sendeki bu karşıtlıkları sevdim ben de.
Karşıttın; ama karmaşık değildin.
Kendi lisanın vardı sadece, kendine ait alfaben.
Kendi alfabene uymayan harflerle yazmaya çalışmadın hikayeni…
Kimi zaman büyük, kimi zaman küçük yazdın ama eğik olmadın hiçbir zaman.
Başı dikliğinle başkaldırdın, başkaldıranları da sevdin.
Duygusaldın. Haddinden fazla üstelik.
Hatta sana bir şey söyleyeyim mi?
Bütün o başı dikliğinin, başıbozukluğunun, bütün o asiliğinin, bütün o çekip gitmelerinin, delirircesine özgürlük arayışlarının, bütün o öfke patlamalarının-sinir harplerinin altında tek bir neden vardı, o da duygusallığındı.
Ama boşver! Sen duygu yüklü olmaya devam et. Duygusuzluğun kol gezdiği şu alemde duygusal olmak-olabilmek arayıp da bulamadığımız yüce bir erdem artık.

Bir dakika, bir dakika! Ne dedin? Övmek mi?
Yok canım, çok övmedim seni.
Bırak şimdi bu hınzır mütevaziliği.
En çok şimdi sevmelisin kendini.


GÜLAY AKÇAKOCA
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>