Bu gece aynı saatte her zamanki yerde bekliycem seni, iki şişe kırmızı şarap al gelirken.
Arada kalan cümleleri de ben getiricem yanımda.
Eski aşkları, tozlu defterleri, unutulan dokunuşları, doğruları, yanlışları dökeceğiz ortalığa.
Son duamıza kadar taş kesilecek sırlarımız, seninki bende, benimki sende kalacak yerin altına inene kadar.
Şehrin sessizliğinde sadece ikimizin itirafları duyulacak, kadehler doldukça kanındaki şifreler, aklındaki sorular çözülmeye başlayacak…
Derinlere saklanan suçlular, hayatından çaldığı umutlarla tekrar ortaya çıkacak.
Hesabını elindeki en keskin kılıçla keseceksin acımadan.
Benzeri tekrar yazılmayacak, parçalarını bulamadığın kalbinin her anını bir araya getireceğim bir gece olacak bu gece…
Sırt üstü yatırıp, gökyüzünün perdesindeki sihiri izlerken, en parlak yıldızları avcuna indireceğim.
Fırsat gibi görünen sahte kapıları kapatıp, sonsuz evrenin kapısını açacağım.
Gittiğin her gezegende, ardında bıraktığın ayak izlerine basarak yürüyecek kadınlar.
Unuttukları, içi tutkuyla dolu bütün heyecanları sesinde bulacak yolunu kaybeden adamlar.
Hataların tuzağına düşmemek için unutmaya çalıştığın acılarından bile eşsiz hikayeler çıkartacaklar.
Ve bende, günahlarımın siyahından siyahına dökülmek için, başından omuzlarına tel tel akan simsiyah saçlarına karışacağım.
Kalkamayacağım bilsem de, dudaklarındaki o ılık tat, düşlerimin dudaklarını eritecek.
Şeytanın aç akbabaları tepemizde uçarken bile, gözlerimi, gözlerime bıraktığın huzurla kapatacağım.
Yabancı itiraflara, bambaşka günahlara masumiyetimi kapatıp, bir sonraki gece aynı yerde
yine seni bekleyeceğim.
Uzağımdakiler ise, yabancı topraklardan gelip kapımı çalan bir gecelik rüya olacak …
Murat,
Bebek
MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER