Kimsenin arayıp bulamayacağı en özel hisleri bıraktım heyecanlarının yerine,
nefes alırken içine ilk kez çekeceğin hayatı yazdım gökyüzüne.

Keşfedilmemiş yaşamlardan seçtiğim vücudunun parçalarını ölümsüzlüğün iğnesinden geçirdim.
Tanrı bile diğer bütün kadınları yaratmak için senden ilham aldı.

Yüzün, bulutları bıçak gibi kesip yeryüzüne inen güneş ışığına benziyordu.

Her kıvrımın bir şaheserken, en özel kısmın dokunmaya kıyamadığım,
o hayal bile edilemeyecek kadar başka yüzündü…

Zardan da ince derin, nefretin kıskançlıkla karıştığı kurşunlarını bile içinden geçirmeyecek kadar gerçek dışıydı.
Çaresiz kadınlar neşterin uzattığı keskin ele kurtarıcı gibi sarılırken,
zamana yenilmeyen yüzünle onlara nispet yapıyordun.

Zaman bile ardını göremeyecek kadar hızla akarken, yüzünden kopan takvim yapraklarına rağmen, günler inatçı yanına söz geçiremiyordu.

Senden başka hiç kimseyi bu kadar özleyemeyeceğimi, bugün ellerinin kıvrımlarında akan gözlerimin söylediklerini dinlerken bir kere daha anladım.

Kokuna sakladığın sihirle nefes aldığımı fark ettim.

Kadın kostümüyle dolaşanları dişi zannedenlerin, aslında mutluluk oyunu’nun zehiriyle sonlarını hazırladıklarını gördüm.

Gerçek bir kadın, ruhumu bu dünyanın dışına sürükleyip bambaşka tutkularla sarhoş etmeliydi.
Zevki ve aşkı dokunarak değil, kendisi uzaklarda da olsa içimdeymişcesine, iliklerime kadar hissettirmeliydi bana.

Var olduğumu yanında anladığım tek gerçek sebebim olmalıydı o, sen gibi olmalıydı.

Cenneti ilk defa dünyaya getiren, tek gerçek sen gibi.

MURAT DİNDE
YAZARA E-POSTA GÖNDER

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >