KÖŞE YAZILARI | NEMZA SİNANOĞLU

Evet Söz….

Hani terk edişler yoktu…. (Nemza Sinanoğlu)
 
   
 
 
     

Hani terk edişler yoktu….En azından benim yarattığım masallarda. Sevmek su gibi bir şeydi içinde alevi barındıran..Bir gün tarih yeniden yazılacaktı, iyi düşünmek niyetindeyim, olsa da olmasa da benim açımdan…

Şimdi gökyüzü daha parlak seyrettiğim balkonumda, sabaha karışmış gizli yıldızlar sayesinde..

Ansızın gittin..

Bir bahar sabahı, uyandığım yatağımda aldığım haberle, gitmiştin.

Her zamankinden daha buruk, bu kısa gidişini hiç istemezcesine uğurlamıştım seni hava alanında..

Ve iki gün sonra yanımda oluşunu bildiğim halde, bırakmak istememiştim işte…

Alışmıştım da bu kısa terk edişlerine, ya bu imkansızlıkta kaybolan son gidişine…

Bu hayatta sevdiğim ne varsa her şeyi de alıp gitmiştin işte o anda..

Düğün hazırlıklarımız bitmiş, gelinliğim odama asılmış, rahat bir balayı için bu kısa son iş seyahatin gerekliydi….

Yolculuk Rusya’ya doğruydu, hadi sen bekleme deyip beni öperek eve göndermiştin..Bende eve gelmiş her zaman ki gibi sıkıntıdan, mutfağıma girmiş fırında bir şeyler yapmaya koyulmuştum..Saatin nasıl geçtiğini bilemeden gece olmuş yorgunlukla yatağa kendimi zor atmıştım, sabah olduğunda arkadaşım Sevil’den aldığım bir mesaj Ömer’in Rusya’ya uçup uçmadığı sorusuydu..Evet uçtu dün, ama niye? nedendi ondan gelen bu soru..Yatağımda açtığım televizyonda tam da sabah haberleri geçerken, işte o ana rastlamıştım. Ömer’in bindiği uçak inmeye yakın havada yanmaya başlamış ve küllenerek yok olmuştu. Haber yok, umut yok, nefes alamaz halde evde gelip gitmeler yaşamaktaydım, deli gibi bir ileri bir geri yürüyordum. Allah’ım ne yapacaktım, işte gitmesine izin vermemeliydim…

Bütün bir gün ve geceyi eve yanıma gelen Sevil’le geçirmiştim..Ne ağzıma bir lokma yokmuş ne de bir söz dökülmüştü içimden…Ne hayallerimiz, yarında saklı umutlarımız vardı, hepsi bu kadar boş ve aniden nasıl yok olup parçalanabilirdi gökyüne..

Ertesi sabah olmuş, gri bir güne merhaba demiştim..Doğru ya renklerimi de alıp götürmüştü o giderken..

İçimde isyanın eşiğinde olan bir sessizlik de vardı…

Kapı çalmış Sevil kapıya bakmıştı, anlam veremediği bir durum vardı, eşikte bir paket ve benim adım yazılıydı. Beni çağırdı ve sağıma soluma baksam da kimseyi görmediğimden paketi isteksizce alıp, bir köşeye atmıştım. Ya düğünümüz için önceden gönderilen bir hediye, yada kesin bir mağazadan promosyon gibi bir şeyler yollanmıştı yine..

Sevil’in aç şu paketi ısrarlarına ve onun şu durumda yanımda olduğundan dolayı kırmamak için açmaya karar vermiştim..

Kutunun içinde bir anahtar ve de başka bir şey çıkmamıştı. Neydi bu, Sevil’den de bir yanıt alamayınca bir köşeye atmış ve yatağa girmek için kendimi odama yönlendirmiştim.. Tam odama girmiş, kapıyı kapatmaya koyulurken içerden gelen ses Ömer’in sesiydi, hayır ya aklımı kaçırıyor olmalıydım yada bu bir mucizeydi..Koridordan geçip Sevil’le kimdi o ? Ömer mi ? sorusunu sormaya cesaret edemezdim, derken koridordan içeri girenin o olduğunu görünce kollarında bayılıvermiştim..

Çok akıllı Ömer bana iş seyahati diyerek sözde yola çıkmış, fakat esas maksadı İngiltere’de o çok istediğim çatı katını bana düğün öncesi almakmış..

O aşk ve heyecanla işlerini hemen bittirip bana geleceği durumuyla dünyayı unutmuş, bağlantısını kesmiş, işin bu boyutlara geleceğini hiç de akıl etmemişti..

Kendime geldiğimde onun kollarında gözlerimi açmam bir daha bayılmama neden olmuş, bu durumu yaşattığı için ne diyeceğini bilemez halde ‘ e kutudaki evin anahtarından bir şey anlamadın mı ? ‘sorusuyla elime geçirdiğim yastığı kafasına nasıl fırlattığımı dün gibi hatırlıyorum…

Düğünümüze kalan son iki haftada bu şoku atlatmak ve onu dibimden ayırmamakla geçti..Etrafta duyanlar,o günden sonra Ömer’e ‘hayin’ ünvan’nını verdiler.

Onun yanımda oluşuyla renklerim tekrar yerine gelmiş ve içimde kuşlar tekrar cıvıldamaya başlamıştı..Bir bahar içinde birkaç saatliğine de olsa sonbaharı yaşatmış ve onun gelişiyle tekrar çiçeklerini açmıştı..

Düğün günü geldiğinde nikah memurunun ona sorduğu sorular arasında geline bir daha böyle bir şaka yapmayacağına söz veriyor musun ?cümlesi de geçiyordu….

Evet söz vermişti…

Evet söz vermiştik : )

Etiketler: Nemza Sinanoğlu

NEMZA SİNANOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>