KÖŞE YAZILARI | NİLHAN FİDAN

Haftanın En Cuma Hali

Saros’un serin suları ve enfes Eylül güneşinden soğuk ofis mobilyaları arasında yağmurlu bir Cuma gününe… (Nilhan Fidan)
 
   
 
 
     

“Raindrops keep falling on my head…” dinliyorum bugün. Önce sağ omzum, sonra sol omzum öne çıkıp ardından başımla omuzlarım iki yana sallanıp B.J. Thomas’a eşlik ediyorlar. Ekim’in başındayız; ama ben kış gelmiş gibi üşüyorum. Öğle yemeğinde şifa niyetine tavuk suyuna sıcacık şehriye çorbası isteyecek durumdayım.

Daha birkaç hafta önce, Saros’un serin suları ve enfes Eylül güneşi diye yazıyordum hayat günlüğüne. Enfes dondurmalar yemeye Gelibolu çarşısındaki Roma Dondurma’ya gidiyordum. Sakızlı ve vişneli, nefisss… Dondurma yerken başarıyla araba kullanıyor, sağa sinyal verip toprak yola sapıyordum bir öğleden sonra. Güneşliydi hava, o kadar yaz’dı hâlâ. Saros’un serin, derin, koyu mavi sularına atlıyor; bir süre durmaksızın yüzdükten sonra üşümemeye alışıyordum.

Şimdi dolu yağıyor nerdeyse kafama. Hayat Bilgisi dersinde mevsimleri yeni öğrenmiş gibi şaşırıyorum. Ben biraz daha sandaletle terlikle dolaşmak, askılı elbisemi ve kot eteğimi giymek istiyorum, ne yapıcaz şimdi? Yazlıkları kaldırıp kışlıkları raflara dizdiğiniz bir Pazar öğleden sonrası gibi kasvetli bir hava. Bu şarkı da olmasa nasıl keyiflenirdim… Raindrops keep falling on my head…

Aklımdan şu an geçen, sıcak iklimli uzak bir sahilde denize karşı oturup kitap okumak, biraz yürüyüş yapmak ve dalgaların sesini dinlemek. Akşama doğru ise yumuşacık bir battaniye, dumanı tüten bir fincan çay ve sinema keyfinde uzun saatler... Oysa şu an hâlâ yaz şartlarında çalışan klimalı serin bir ofiste, dışarıya göre yine de sıcak sayılabilecek bir ortamda, sağanak yağmur damlalarını arkamdaki camın gerisine bırakmanın huzur dolu halini yaşıyorum.

Bu huzurda biraz da haftanın en Cuma hali var. Deyim yerindeyse bu soğuk ofis mobilyaları arasında sırıtan bir minik menekşe gibi bakıyorum dünyaya. Sarı saksının içindeki pembe renkte tek bir menekşe tomurcuğu… Kendince saf hayaller kurup gülümsemek dışında ne gaye ister ki insan… Hele de Cuma öğleden sonrası gongu vurmuş ve ofis insanları için iki günlük “açık görüş” dönemine bu kadar az kalmışken. Safça biraz ve naif. Bu sırıtkan halimle gülünç bir komiklik yaşıyor da olabilirim; ama çok eğlenceli olduğu kesin. Tamam, kış geldi diye biraz melodramlaştı trafik; ama kışın da kendine göre güzellikleri var muhakkak. Onları da bu kış değerlendireceğiz değerli okurlarım. Siz hiç merak etmeyin, sürprizlerimiz devam edecek...

Oh, be, Türk kahvesi de geldi ki benim için tamamdır bu gün. Odayı kaplayan kahve kokusu, hem de bakır işlemeli fincan setinde ikram edilmiş, yanında bir de Afyon lokumu. İşte bu güler yüzlü yazıya bu şekilde nokta koyuyorum sevgili okurlarım.

Not: “Böcek Isırığı” yazımın ardından gelen “sinek kovan” serisi için çok teşekkürler… Bu yaz börtü böceğe karşı tam korumalıyım. Güç bende artık!


NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>