KÖŞE YAZILARI | ÖYKÜ

Kırmızı Kiremitli Evin İnsanları (1)

Kırmızı kiremitli eski evin çocuklarıydı onlar. (Öykü)
 
   
 
 
     




Kırmızı kiremitli eski evin çocuklarıydı onlar .

Dışardan bir merdiven onları sokağa bağlar, bir diger giriş kapısı ise ayrı bir şekilde bahçeye açılırdı.

Bahçede özellikle şeftali ağacı o sene çok meyve vermişti..

Dalları kırılacakmışcasına yerlere değiyor..Olgun şeftaliler birer birer toprağa düşüyordu.

Alt katın sahibi büyükbaba bahçeye çocukların girmesinden hoşlanmıyordu..

Arada anne, çocukları maydonoz almaya gönderdiğinde
bahçenin köşesindeki maydonozlardan toplayan çocuklara sert bir şekilde bağırıyordu

-Kökünden yolma ! kökünden yolma ! Adam gibi toplayın şu maydonozları !

Çocuklar alışkındı onun bu asabi yaklaşımlarına
Maydonozların hemen yanına ekilmiş olan çileklerin üzerinden küçük birer kırmızı çicekmişcesine çıkmış olan çilege sevgiyle baktı zeynep

Ve o çilegin olgunlaştığı o zamanları düşledi

*

Yoksuldular

Kentin bu varoş mahallesine merkez sayılabilecek bir yerden göç ettiklerinde onun yaşı daha da küçüktü anlayamamıştı nedeninini niçinini

Annesi çatısı kontraplak denilen maddeden yapılma bu evin içinde nerdeyse her gün ağlıyordu

Beş kardeş yattıkları odanın çatısının kaplandığı tahta aralıklarından geceleri yıldızları görüyorlardı.

Hiçbirinin karakteri öbürüne benzemiyordu..

Zeynep se hepsinden ayrı.

Enteresan bir kişiliği vardı onun.Kardeşlerinden daha farklı.
Mesela iletişim konusunda hiç sıkıntısı yoktu. Eve taşındıklarında ıik o dışarı çıkma cesaretini bulmuş,
hiç tanımadığı bu semtte kendi başına dolaşırken çevresi genelde çayırlık çimenlık tek tük evlerin olduğu bu varoş semtte kaybolmuştu

Bir çömlekçinin önünde bulmuştu kendini.

Kadın ona nerde oturduğunu sorunca da

Bilmiyorum demişti.

Biz yeni taşındık ki...

Ben adresi bilmiyorum.

Küçük yerlerde oturanlar çok iyi bilirler ki

Oranın insanları nerde ne olduğunu gayet iyi bilir.

Çömlekçi kadın; Hmmm dedi

Demek yeni taşındınız .Tamam o zaman tut elimi ben seni evine bırakırım.

*

Eve girdiklerinde annesi denklerin arasında evi yerleştirmekle meşguldü

Anlaşılan kimse onun kaybolduğunu dahi farketmemişti.
Ondan sonraki günler de de annesinin ısrarla cçkmıycaksınız çıkarsanız sadece bahçe ! demesine rağmen

İçindeki asi ruh dış dünyayı keşfetmeye merakı ıie birleşince söz dinlemez bir hal aldı

Bahçe kapısının mandalını kaldırıp sokağa adım attı..

Çıkıs böyle oldu ve tek tek çevreyi ve insanları tanımaya başladı..

*

İlk tanıdıgı insan iki ev ötedeki binada oturan karadenizli bir ailenın çocugu olan Eminey di.

Emine ona

Siz var ya caaanemde yancaksınız demişti.

Annesi öyle söylemiş

*Caanem de yancak bunlar ! *

Emine ye şöyle bir baktı

Caanem neydi acaba?

Onun eli bir kez sobaya değip çok fena yandığından
yanmanın ne olduğunu çok iyi biliyordu o yüzden ürktü.
usulca Emine ye sordu

Neden yanıcaz kı biz?

Emine çok bilmiş haliyle konuştu.

Baaaaaak ! bacakların açık senın !!

O an bir Emine ye bir de kendisine baktı

Emine elbisesinin altına onun gecelerı pijama diye giydiği tarzda bir şey daha giymişti..Komik görününüyordu.

Hatta ilk gördüğünde neden böyle yapmış ? diye bile düşünmüştü.

Sonra kendisine baktı....

Annesinin el emeği güzel bir elbise vardı üstünde .Elbisenin önünde küçük önlük gibi bağlanan bir parca
Ve onun da üstünde yine annesinin maharetli ellerinden çıkma bir aplike çicek.

Oysa elbisesini o kadar severek giymişti ki .

Onun caanemlik bir şey olabilceğini düşünmek !!??

Yok !

Olası bir şey gibi gelmiyordu

Neden caanemlik?

Ya da caanem ne?

Emine yi orada öylece bıraktı

Eve doğru koşmaya başladı

Soluk soluğa içeri girdi.


Annesi ağlıyordu.

Oda kapıları yoktu evin.

Parasızlık nedeniyle ancak sokağa kapanan dış kapı vardı
İnşaat hali aslında hala süren bu ev oturmaya müsaıt durumda da değildi

Ama babanın iflası

Düşünülmesi bile korkun olan bu ortamda .......yaşamayı getirmışti

Annesinin ağlamasına şaşırmadı

Bu eve taşındı taşınalı çok aşinaydı bu görüntülere..

Sadece annesini tanıyamıyordu artık

Eskiden çok sevecen şevkatli olan anne artık hep sinirli ..
arada bir o sinir çoğalınca hatta tokatlar:

*

Ağlamıyordu

Kendisini sıkıyordu o zaman dikkatle annesinin gözlerıne bakmaya calışıyordu

Ağlamıycam iste !.

Anne bunu bana yapamazsın direnişiydi bu

Çocukca bilmeden yapılan ama şövalyece bir duruşun hayata geçirilimiş haliydi o duruş.

*

İçeri gıirdiğinde annesini yıne ağlar buluşu içindeki sıkıntı bulutunu çoğalttı.

Sormak istiyordu oysa

Anne Emin e bana caanemliksiniz dedi!

nedir caanem? diyemedi

Annesinin o peşpeşe dökülen yaşlarına baktı baktı

Arka odaya o soğuk çatısından yıldızların görüldüğü
beş kardeş içiçe yattıkları odaya geçti.

Ranza yatağın, üst katına minicik merdivenlerden çıktı
yatağına oturdu

Annesinin dökülen gözyaşlarına kendisi de eşlik etti
Kimse görmeden...

Blog adresım ;

http://beyazkedi-silbastanbaslamakgerekbazen.blogspot.com/


ÖYKÜ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>