KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Bu Kompleks Neden?

"Giderek kendi kültürümüzü, kendi geleneklerimizi, kendi göreneklerimizi ve en acısı kendi dilimizi unutmaya, yok saymaya ve..." Özcan Kandemir’in yeni yazısı…
 
   
 
 
     

BU KOMPLEKS NEDEN?

Uzun süredir kafama takılan bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Giderek kendi kültürümüzü, kendi geleneklerimizi, kendi göreneklerimizi ve en acısı kendi dilimizi unutmaya, yok saymaya ve yabancı kelimelerle Türkçe meramımızı anlatmaya çalışıyoruz…

Geçenlerde Bağdat Caddesine çıktım. Kendimi İstanbul’da değil de yabancı bir ülkede örneğin İngiltere’de, Almanya’da veya Fransa’da sandım. Neredeyse tüm mağazaların adları yabancı Marka olanlara bir diyeceğim yok…Bu onların adlarını kullanmak için elbette gerekli. Ama bize ait olanlara ne demeli!….

Bu sadece Bağdat Caddesi için geçerli değil. Çıkın Nişantaşı’na Şişliye, Teşvikiye’ye, büyük alışveriş merkezlerine her yerde yabancı isimlerle karşılaşıyorsunuz. Sadece isimler olsa neyse bir de ucuzluk döneminde Sale diye yazıyorlar…Delirmek hiçten değil. Senin ülkene gelen senin dilini anlamaya çalışsa.İki kelime Türkçe öğrense fena mı olur.? Bir şey alacak olan zaten vitrindekileri zevkine uygun bulursa girip bakar. Sen kapının dışını yabancı kelimelerle dolduracağına hizmet verecek kişinin yabancı dil bilmesini sağla.

Beşiktaş’ta bir dişçi tabelası gördüm May dentist yazıyor. (benim dişçim) El insaf…Beşiktaşdaki dişçi tabelasında bu ismin ne gereği var?Burası İngilizlerin Amerikalıların mesken tuttuğu ve Türklerin olmadığı bir semt midir ki tabela da İngilizce yazıyor. Bu ne demek ? Ben bir anlam veremedim.Anlayanlar bana anlatsın lütfen..…
Hastanelerin neredeyse yüzde sekseni Hospital olmuş, Berberler Kuaför hatta Women Kuaförü diye yazanlarda azımsanmayacak kadar çok..

Lokanta diye bir yer kalmadı hepsi restorant… Balık lokantası yerine Fiş Restorant.
Ya bir zamanlar sevgilinizle buluşup elle tutuşup göz göze bakıştığınız ve halis limondan yapılmış limonataları yudumladığınız pastanelerin adlarında yeller esiyor…Hepsi ya Cafe olmuş, ya patisserie..

Bodrum’da bir kebapçı var…Boydan boya Kebap Hause yazıyor…Bu ne komplekstir, bu kendini , kendi kültürünü yok saymakla eşdeğer değil mi? Ülkelerinde neredeyse nüfuzun yüzde onu Türk olan Almanya da hiç Türkler anlasın ve gelsin diye Türkçe bir yazı gördünüz mü? Veya dünyanın herhangi bir yerinde başka dilde bir tabelaya rastladınız mı? ( bu tür yerlerde) örneğin Kuaför yerine berber yazan bir ülke var mı?

Hiç güneydeki tatil köylerine gittiniz mi? Gittiyseniz dikkatinizi çekmiş olmalı.Hiç Türkçe yazıya veya anonsa rastlamazsınız. Önce İngilizce, sonra Fransızca veya Almanca yapılır anonslar…Bunun içinde oraya avuç dolusu para vererek gelen ve yabancı dil bilmeyen Türkler pek çok etkinliği kaçırır. Çünkü anonsları anlamaz. Yani kendi ülkesinde kendine yabancı kalır..

Doğru olan önce kendi dilinde yazacaksın ne yazacaksan, sonra başka diller yer alacak. Önce duyuruyu kendi dilinde yapacaksın sonra başka dillerde.

Yemek listelerini anlamak mümkün değil. Çünkü hepsi yabancı dilde yazılmış. Her dil var Türkçe yok!...

Bir de yabancı ülkelerin tavrına bakalım. İngiltere, Almanya ve özellikle Fransa da aksanınız sizi ele verirse, bir sokağın adını sorarsınız, burnunun ucundadır ama size göstermezler, gazete satan yerlerde gazetenin adını doğru söylemezseniz size gazete satmak istemezler. Bizim gibi, ülkelerine yabancı gelmiş turistmiş döviz bırakıyormuş diye yalakalık etmezler . Hatta dillerini doğru konuşmuyorsanız en son servis size yapılır. Sizi küçümserler, aşağılarlar …

Yabancıların bu tür davranışlarını elbette benimsemiyorum ve hoş karşılamıyorum ama, kendini küçümsemeyi de hazmedemiyorum. Bir yabancı hayranlığıdır sürüp gidiyor. Ülkemizin en iyi yerlerini yabancılara satıyoruz, tekstilin en iyisini, havlunun en yumuşağını ihraç ediyoruz. İhraç artıklarını da bulursak alıyoruz. Bizde üretilip gönderilen kot pantolonlar yabancı etiketle tekrar gelince on katı pahalı olsa da yabancı marka diye kapış kapış alınıyor..

Üçüncü sınıf yabancı kadınlar için güzelim eşlerini boşayıp onlara koşan erkeklerin sayısı küçümsenmeyecek kadar çok. “Yabancı olsun da çamurdan olsun” mantığı giderek artıyor .

Kendimizi neden beğenmiyoruz? Neden sevmiyoruz? Neden değerlerimize sahip çıkmıyoruz? Bu kompleks değil de ne ?

Yabancı okulda okuyan çocuklar annelerine mami!.. diye sesleniyor

Geçenlerde bir arkadaşım “sana temizliğe gelen yardımcının boş günü varsa bana da gelebilir mi” diye sordu.

“Elbette gelir ama onun ücreti biraz yüksek “ dedim gülerek

Sebebini sorduğunda da “çünkü yabancı dil biliyor” diyince arkadaşım şaşkınlıkla;

“Ne diyorsun?Kadın çocuklara dil öğretmeni olarak gelmeyecek, alt tarafı temizlik yapacak “ diyince

“Olur mu bizim Kezban giderken bay bay “ diyor diyince arkadaşım ”hay Allah iyiliğini versin” diyip bir kahkaha attı.

Daha komiği var.Geçenlerde bir arkadaş toplantısında bir hanım kahve falı bakıyor ve şöyle diyor “sana magic bir haber var”

Bu yabancı aşkı bize ileride pahalıya mal olacak korkarım. Ülkemizin en güzel yerlerini beşer onar alan yabancılar bir süre sonra, buralarda siteler inşa edip yerleşecekler ve etrafını çevirip bizleri “özel mülk” lerine sokmayacaklar. Onlar deniz deryanın keyfini sürerken biz kendi denizimize giremeyeceğiz ve biz kendimizi beğenmediğimiz ve değersiz gördüğümüz için kendi ülkemizde ikinci sınıf vatandaş olacağız.

“Bir lisan bir insan” sözüne sonuna kadar katılıyorum ama kendini, dilini, özgeçmişini, kendi kültürünü, sanatını ve değerlerini yok saymaya gönlüm asla razı olmuyor. Biz kendimizi saymazsak, sevmezsek, değerli bulmazsak başkalarının bizi saymasını nasıl bekleriz ?

Bu konuda daha çok söylenecek söz var. Özellikle yeni yetişen çocuklara ve gençlere bir çift sözüm var. Elbette bir batılı gibi gelişmeleri izleyin, teknolojiyi benimseyin, dünyadan haberiz olsun öğrenebildiğiniz kadar yabancı dil öğrenin, bu dillerde kitaplar okuyup kendinizi geliştirin ama asla kendi dilinizi kaybetmeyin…kendinize güvenin, Çok değerli bir ırkın evlatlarısınız. Kimseden aşağı değilsiniz. Kompleks duymanız için bir nedeniniz de yok!...Ama bu gidişe “Dur!...” demezseniz ve bu yabancı hayranlığından kurtulup kendi değerlerinize dönmezseniz gelecekte gerçekten tüm değerlerinizi bir bir yitirmeniz kaçınılmaz olur.

Tekrar buluşuncaya kadar sevgiyle kalın …( bay….bay!...)

Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>