Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insan ilişkilerinin o sıcaklığı, samimiyeti ve doğallığı giderek yok oluyor.
Konuştuğum gençlerin büyük bir çoğunluğu “AŞK” kelimesini duyunca burun kıvırıyor. Bir kısmı da “O eskidenmiş, şimdi sadece ilişki var” diyor. Ne kadar acı. Dünyanın en güzel ve en saygın duygusunu giderek yok ediyoruz. Hatta arada bir de olsa ciddi bir aşk ilişkisi yaşayanları komik bulanlar bile var.
Giderek insanlar içe dönüyor, sosyalleşmek yerine, a sosyal bir duruma giriyor ve internet aşklarını gerçek aşklara tercih ediyor.
Bu bence çok...çokkk ciddi bir konu. Sosyologlar bu konuya ciddi bir biçimde eğilmeli.
Çocuğunu dizinin dibinde sanan aileler onların internet aracılığı ile dünyanın kim bilir hangi köşesindeki yüzünü bile görmediği birisiyle aşk yaşadığını bilmiyor.
Eşler içinde aynı şey. “çalışıyorum” diye kimseyi odasına sokmayan birçok erkeğin ekran karşısında sanal bir aşk seline kapılıp gittiğini görmemek için kör olmak gerek.
Gençler sorumluluk duygusundan giderek uzaklaşıyor. Aile kurma fikrinin yerini günübirlik ilişkiler alıyor. Bunların ötesinde sanal aşklar giderek gençlerin özel yaşamlarını ele geçiriyor. Çünkü, sanal aşk sorumluluk yüklemiyor. Oradaki kişi için fedakarlık etmenize, peşinden koşmanıza, ona bir gelecek hazırlamanıza gerek yok!. Ekranın karşısına geçtiğinizde onu hemen karşınızda buluyorsunuz. Göz temasınız yok, dokunamadığınız için tensel temasta yok. İstediğiniz kadar yalan söyleyebilir, kendinizi olduğunuz gibi değil, olmak istediğiniz gibi, veya onun istediği gibi gösterebilirsiniz. Karşınızdakinin de bunu yaptığından emin olabilirsiniz. İnsanı ele veren en önemli şey göz temasıdır. Gözler yalan söylemez.
Aslında bu konuyu bu kadar uzatmayacaktım. Söylemek istediğim şey bu güzel duygunun teknoloji çarkı içersinde öğütülmesine gönlümün razı olmamasıydı. Acaba diyorum yalan aşklar mı gençleri sanal aşklara yöneltiyor ?. İnsanların birbirlerine karşı güven duygularının zayıflamasının sonuçlarımı bunlar?
Büyük bir olasılıkla bu saydığım nedenlerin etkileri vardır. Nasıl olmasın? Her gün televizyonlarda “AŞK” diye ısıtıp ısıtıp sundukları Caner- Tülin, Ahu Tuğba- Meriç -Aysun_Şirin ve bilmem kim sekizgeni arasında yaşanan iğrenç ilişki aşk diye sunulunca ve haftalarca, aylarca reklam kokan ve insan onuruna yakışmayan davranışların adı aşk olunca gençlerinde aşk buysa ben yokum demesi doğal değil mi?
Bu tür programlar artık tıkandı. Kendini bilen kimse bu programlara çıkmıyor. Bunun içinde dönüp dolaşıp aynı kişilerin kapısını çalıyorlar ve bunlarda da yeni bir numarası olmadığı için yeni olay yaratmak için türlü atraksiyonlar yapılıyor. Bu tür programların halka hiçbir yararı yok. Üstelik zarar veriyor. İnsanların güven duygularını yok ediyor. Eğlendiriyor mu derseniz ”EVET!” stüdyo da her gün şirketler tarafından otobüslere doldurulup program program gezdirilen stüdyo konuklarını eğlendiriyor ve bunun adı da 70 milyona hitap etmek oluyor.
Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER