KÖŞE YAZILARI | PINAR ÜSTÜNDAĞ

İnandığımı Yaşıyorum…

Değinmeyi deniyorum Şimdi Burcucum… (Pınar Üstündağ)
 
   
 
 
     

Sorgulamamayı nasıl beceriyorsun Pınar? Bir de onun inceliklerine değinsen hani :) demişti BURCU..

Değinmeyi deniyorum Şimdi Burcucum…

Aslında çok ince bi nokta ve aslında çok basit ve aslında çok karışık…

Düşündüm de acaba gerçekten sorgulamadan mı yaşıyorum diye..

Yok aslında öyle değil ya da öyle de, işin özü İNANDIĞIMI YAŞIYORUM…

Altıncı his denilen şeyin varlığına gerçekten inanan ve bunu çok derinden yaşayan biriyim. Böbürlenilmeli mi bununla bilemiyorum ama bazı şeyleri hissedebilme konusunda iyi olduğumu söyleyebilirim.. Birini ilk gördüğümde hoşlanmadıysam mutlaka bi zaman sonra bi falsosunu yakalarım. Birisine çok kanım kaynadıysa eğer kaynamıştır onun için her şeyi yapabilirim. Belki bazen aşırıya kaçabilirim ama bu da benim yapım ne yapabilirim.

Ve bi de konuşmayı çok sevmeyen biriyim. Aslında böyle biri olDUM. Çok konuşmanın gerçekten çok fazla faydası olmadığını fark ettiğim anda susmayı, dinlemeyi ve izlemeyi seçtim. Böylesi daha iyi gibi geldi. İzleyip dinleyip bazı şeylere ulaşmak daha cazip geliyor. Çok şeffaf ama aslında çok kapalı biriyim. Beni tanıyanlar hep “bırak artık kendinden vermeyi, her şeyini anlatma sus biraz” deseler de beni çok çok iyi tanıyanlar hep “senin böyle bi huyun var mıydı ya” da diyebilirler. Fazla konuşmak fazla cümle kurmayı gerektirir. Fazla cümle fazla didiklemeyi fazla didiklemek de huzursuzluk takar peşine.

Yakın zamanda, çok değil daha 6 ay öncesine kadar “bırak sorgulamayı ya ne geliyosa onu yaşa bi” diye bi cümle kullandım. Aslında kendi yaptığım şeyin tavsiyesini verdim. Aslında yaptığım şey, inandığım şeyin peşinden gitmekti.

Çünkü ya yaşarsın ya kaçarsın…

Böyledir bu!

Bi insan kendisini tanıyorsa eğer, inandıkları ve inanmadıklarını kendi içinde gruplayabiliyorsa eğer, çok fazla sorgulamanın alemi yoktur.

İnanıyorsan yaşarsın, inancının içinde bi parça da olsa inançsızlık varsa eğer işte o nokta geri dönülesi bi noktadır..

Aşıksan aşıksındır. İmkansız gibi görünse bile eğer sen inanıyorsan, imkanlar sadece kendi elindedir.

Gitmek istiyorsan gidersindir. Günü belki bugün değildir ama bi gün gideceğin gündür.

İki yol çıkar karşına biri aydınlık biri karanlık. Işık görmek istemiyorsan karanlık olanı seçersin ama belki de o karanlığa kendi ışığını yaratacağına inandığın için girmişsindir…

Hayata karşı kalkanlarım olmadı hiç. Ne geldiyse onu yaşadım hep, sonrasında “keşke yapsaydım” dememek için. Zararı yok mu, var… Yaşamadan kaybedeceklerimden daha çok değil..

Gurur diye diretilen şeyi çok fazla taşımam ceplerimde. Yüzsüz değilim elbette ama bir gurur bir inat uğruna istediğim inandığım şeyden asla vazgeçmem, sonuna kadar savaş yani…

Olmayacak bir şey diye düşündüğüm bir şey için değil ama, İNANDIĞIM BİR ŞEY için sonuna kadar…

Ya çok acizce ya çok güçlüce bi taktik bu belki hayata karşı..

Bilmiyorum ama böyle..

Olanlar olduktan sonra kendi kendime didiklemiyor muyum didikliyorum. Gecelerce düşünüyor düşünüyor sabahları etmiyor muyum ediyorum. Ama benim bu sorgulamasızlığım ve bu cesur yürekliliğim yüzünden, kendimi suçladığımdan yargıladığımdan değil bu; gördüklerime inanıyorum ve inandıklarım yıkılıyorsa eğer; bazı şeyleri bana gösterenlerle ilgili bir problem olduğunu düşünüyorum, benimle ilgili değil…

İnsanlara inanmamayı pek beceremedim bu yaşıma kadar, sanırım bundan sonra da beceremem, yalan duymak en sevdiğimle yollarımı ayırmam için tek sebebim… Yalan varsa orada inanılacak hiçbir şey yoktur çünkü…

“ihtimal dahilindedir”çok sevdiğim birinden yeni öğrendiğim bi cümle…

Hayatta hep bi ikinci şansımız varsa eğer, bi ikinci şansın olmaması da İHTİMAL DAHİLİNDEDİR. Bunun bilincindeyim elbette… Hayatımdaki her şey için şans demem ama bir şeye eğer “şansım” diyorsam eğer şansımdır.. Çok şanslı bi insanmışım gibi de gelmiyor ama birine bir yere eğer ŞANS diyorsam şanstır o… Ben öyle diyorum çünkü ben öyle inanıyorum.. Hele bi de Son Şans’ımsa eğer… Son inandığımdır ve benimle olmalıdır…

Grileri hiç sevmem. Ya siyahtır ya beyaz.. Neyin siyah neyin beyaz olduğunu bilemeyiz belki bizim için ama grileri sevmediğimi biliyorum. Bir şeyin beyaz olduğuna inanıyorsam bugün, o beyazdır… Yarın siyah olursa eğer, o zaman da siyahı yaşarım çok problem değil. Bugün bana beyaz gelen yarının siyahı olabilir diyerek, yarınımın da beyaz olma ihtimalini yok sayamam… Bu gün beyazsa eğer gerçekten, yarın da beyaz olma ihtimali muhtemeldir ve belki de çok yüksektir.

Çok yakın bir arkadaşım uzun zamandır terapi alıyor ve terapileri ile ilgili sadece tek bir cümle söyledi bana; “psikiyatristim dedi ki, yarını düşünerek bugünü yaşamaktan vazgeçme, hatta 1 saat sonranı düşünerek bile bu saniyeni heba etme. Bırak yarın geldiğinde yarını yaşarsın. Önce bu anında bul kendini…”

Doğru mudur yanlış mıdır, tartışılır elbet…

Yaşadıklarımız değil midir ki zaten hayat görüşümüzü belirleyen…

Yaşayarak büyüyoruz madem, herkesin bi yaşam biçimi bi felsefesi var…

Belki de benimki bu..

Ya siyah ya beyaz.. hep uçlarda belki de, ya dipte ya tavanda.

Çok fazla sorgulamak, çok fazla kayıp demek gibi geliyor bana..

Yarından korkmak, bugünden caymak gibi…

Bugün mutluluk varken, yarının endişeleriyle bugünü de zindana çevirmek…

Acaba’lar daha bi bebek dünyaya gelmeden önce bile var “kız mı olacak erkek mi acaba”diye.. Nedir yani, ben kız çocuk istiyorum ama erkek olursa diye çocuk sahibi olmayayım mı?

Derdim şu ki, acabalarımız yüzünden yaşayacaklarımızdan vazgeçmeyelim…

İnandığımız şeyin peşinden gitmek, yaşama amacımız demek…

Pes etmek, mücadele etmekten de caymak demek…

Herkes birbirinden farklıdır kabul, kırılmak kızmak mutlu olmak şahlanmak, her şey her şey bizim içinse madem…

Bazen risk almak iyidir…

Su akar yolunu bulur..

Bazen bırakmak akışına iyidir..

Elindeki asanın adı “inanç”olursa eğer, gerisi teferruattır…

Ölmek için yaşıyoruz her gün, diye okudum geçenlerde…

Hayatın ipleri sanki ellerimizde gibi görünse de, aslında biz hayatın ellerindeyiz…


PINAR ÜSTÜNDAĞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>