KÖŞE YAZILARI | SEMNAL GÖKMEN

Yol…

“Yol” deyince birçok şey geçer akıllardan. Benim şu anda geçen sey ise sadece “yolculuk”… (Semnal Gökmen)
 
   
 
 
     



Bir süredir yolculuk halindeyim ve sürekli birşeyler yazmak için kalem,kağıt aradım durdum. Oysa benim olmazsa olmazımdır bu ikili ama yolculuk telaşı olacak, bavulun bir köşesinde sıkışıp kalmış sanırım. Ben de kitabımı okumaya devam ettim, daldım gittim ama yok illa ki bir şeyler yazasım var. En sonunda tutamadım kendimi ve cep telefonuma kaydetmeye karar verdim aklımdakileri. Kayda değer şeyler mi ben şu anda objektif olamıyorum ama yazmazsam da çattadanak çatlayacağımı hissettim, olur ya bazen o his.

Uçak bileti bulamadığımız için otobüsle geri dönüyoruz (gerçi az daha otobüs bileti de bulamayacaktık da denk geldi neyse ki.) Uçakla seyahate alışınca otobüs başta ürkütücü geldi ne de olsa saatlerce sürüyor. En nihayetinde azcıcık da olsa hiperaktiflik var kanımda, gündüz gündüz dayanabilir miyim diye az düşünmedim değil. Fakat inanamazsınız, gündüz 3’de bindiğim otobüste, ilk baktığımda 19.38’i gösteriyordu saat. Demek ki bayağı zevkli gelmiş bu yolculuk bana ki, zamanla oyun oynamışım. Şansımıza da oldukça rahat, tıpkı kokpit gibi bir yer denk geldi, otobüsün en arkasına kurulduk. Sağ yanımda kocaman bir cam… Yağmur mu dersiniz, güneş mi istersiniz, tarlaları mı seyredeyim, gökyüzüne mi bakayım? Hepsi bir arada… Önümde birkaç film seçeneği, kucağımda yarıladığım kitabım,arada kurcaladığım telefonum (müzik dinlemeye sıra bile gelemedi), koltuğu geri ittiğimde ters ters öksürecek kimsenin olmadığını bilmek, eh muavin de “Her şey açık büfe(!!)”dedi. Daha ne olsun? Bak saati de 8 yaptım bu yazıyı yazarken, kaldı 3 saat. Şimdi endişe sardı , daha ne yapsam da 3 saate sığdırabilsem diye…

Biner binmez bir filme takıldım. “In Brugge” Brugge’e giden varsa, orada geçirdiği anları anımsamak için izleyebilir. Sokaklari çikolata ve kek kokan, daracık kaldırımlarında yürümekten yorulmayacağınız, su kanallarinda sehrin yansımasını yaşayacağınız, sanki pastadan yapılmış masal evlerden birinin kapısını çalmak isteyeceğiniz küçücük ama masalsı yer… Filmi izlerken, keşke daha çok fotoğraf çekseymişim diye içerlemedim değil doğrusu.

Annem çok güzel kekler ve poğaçalar yapmıştı dün. Yanıma almayı nasıl oldu da akıl edemedim ki. Şimdi çayla yerdim ne güzel…Peksimetleri de almamışım. Gevrekle boyozlar da masanın üzerinde kaldı,tüh. Neyse en iyisi açık büfeden (!) istifade edeyim bu seferlik…

Görüşmek üzere,

Sevgiler…


SEMNAL GÖKMEN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>