KÖŞE YAZILARI | SEVİNÇ ÇAKMAZ

Aşk Acısına Ayran!

"Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Ya okuyoruz, ya televizyonlarda seyrediyoruz; Aşkın ömrü üç yıl, Aşk tek taraflı yaşanır, aşk beyinde salgılanan hormonla ilgilidir… " Sevinç Çakmaz`ın yeni yazısı<br>
 
   
 
 
     



Her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Ya okuyoruz, ya televizyonlarda seyrediyoruz; Aşkın ömrü üç yıl, Aşk tek taraflı yaşanır, aşk beyinde salgılanan hormonla ilgilidir… Şimdi çıkıp size, aşk acısına ayran iyi gelir dediğimizde ne düşünürsünüz? Eh mutlaka bildikleri bir şey var dersiniz herhalde. Elbette bildiğimiz bir şeyler var. Hep beraber bir yolculuğa çıkacağız şimdi; şu aşk acısının ilacı ayran şifasının hikayesinin derinliklerine doğru…

Bir çiftimiz var; pek sevdalılar. Sanki kadın, daha bir yürek koymuş sevdaya, daha bir sevgili bu ilişkide. Malum, hemen hemen birçok ilişkideki gibi erkeğimiz biraz havai, aklına estiğini yapan, yaptıktan sonra da, “Bak seni hep şaşırtan bir sevgilin var, ne güzel değil mi, heyecanımız hep dorukta” diyen bir kılıfçı başı.

Yaz sonu, İstanbul’da, kadının en yakın kız arkadaşının düğünü var. Dillere destan olacak bir düğün, aylar süren bir koşuşturma, heyecan ve hazırlık var. Hiçbir detayın atlanmamasına gösterilen özenle tüm arkadaşlar işbaşında. Düğün gününe iki gün kala, bizim havai erkekte bir tuhaflıklar var. Pek düğün, nişan gibi toplulukları sevmeyen, bunu da dile getiren ama kızı kırmamak için de katılacağına söz veren tatsız bir havada. Seven her şeyi hisseder teorisiyle, kadınımız hafiye kılığına bürünerek küçük bir araştırmaya giriyor ve düğün günü sevgilisinin Bodrum’a gitmek için bilet ayırttığını, çok da uğraşmadan öğreniyor. Tabii ki bunu büyük bir zafer kazanmışçasına, karşısına dikilip haykırmıyor, bunu yapmayı deli gibi istese de…

Erkek kahramanımız ise; sırf sevdiği kadını üzmemek için, zorla hoşlanmadığı yerlere sürüklenmek zorunda olmadığını düşünerek, kendini haklı çıkarma savaşının içine bile girmiyor. Evet, hiçbir savaş ve kendini affettirme eylemi yok, aksine işkenceci bir tavır sergiliyor. Çünkü sevdiği kadın için bile olsa, istemediği bir yere gitmek zorunda değil. O istediğini yapmakta özgür ve Bodrum’a kaçması da çok doğal.

Kadın, üç gündür zeytinyağı misali üste çıkmaya çalışan ve pervasız bir tavırlar içinde naralar atan erkeğini terk etme kararı alıyor. Kararlı bir şekilde telefon açıyor. Erkek pek neşeli, kadın ise kararlı bir ses tonuyla konuya giriyor. Erkek, olayı başka yöne çekmek için ve can sıkıcı bu muhabbeti kapamak için de, kadınımızı ne kadar sevdiğini söylüyor ve ekliyor, “Şimdi kaç gündür senin için yanıyordur, bir ayran iç geçer diyor.” Bu kadar mı? Bu kadar sıkıntıya sadece bir bardak ayran mı? Bu aldırmazlığın sebebi nedir?

Ne yazık ki erkekler zaman zaman suç işlediklerinde, vicdan azaplarını belli etmemek için cool davranıp, sıyrılabileceklerini düşünüyorlar. Oysa daha kırıcı oluyorlar ve baştan dürüst olmayı beceremediklerinden, hiç sevmediğimiz aşk acısını çekmeye mahkum oluyoruz; uykusuz geceler, çarpıntılar, mide krampları ve sonucunda depresyon.
İster aşk acısı üzerine ayran için, isterseniz de kendi yaşanmışlıklarınızın üstüne bir bardak soğuk su ama yine de unutmayın, aşkın acısına soğukluk iyi gelir, sıcaklık sadece daha da bunaltır.

Peki sizce erkekler zaman zaman istemedikleri bir olayın içine sürüklendiklerinde neden kaçmayı, tuhaf davranmayı ve bizi üzmeyi seçer?
Belki size garip gelecek ama bu davranışların temelinde size olan sevgisi ve kaybetme korkusu yatar. Dolayısıyla taşları doğru oynarsanız, olayları kendi tarafınıza çevirme şansınız oldukça büyüktür, kısaca henüz hiçbir şey kaybetmiş değilsiniz.


Genelde her ilişkideki en baş sorunlardan biridir erkeğin sıkıştığı noktalarda kaçması , garip davranışlar sergilemesi ve kadınları hep şaşkınlık içinde bırakması.Hep gizemli kalma arzuları vardır. Böyle olunca çekiciliklerinin arttığını zannederler.Zorlandıklarını hissettiklerinde kaçış onlara en kolayı gelir , işlerine gelmez çünkü incilerinin dökülme riski vardır.

Oysa ki bu davranışların altında yatan köşeye şıkışmalarıdır , yapmak istemedikleri bir durumda kalmış ve ne yapacaklarını şimdi onlar şaşırmışdır.


Şeffaf pırıl pırıl bir görüntü erkeğin gözlerini kamaştırır göremez, çünkü görme yetileri çok gelişmemiştir. Onlar erkektir ve en doğruyu bilir, kadınlar ise pembe gözlükle lay lay lom gezinir ortalıkta, hep sorun arama halinde bir define avcılığı durumundadır kadın onların gözünde. Kadının adı çıkmış dokuza inmez sekize Hal böyleyken hele ki at gözlükleri ile kasıla kasıla gezinen erkeler varken kadın ne yapsın ki?Zoru gördükleri yerde erkeğe tuhaf davranışlar sergilemek, kaçmak ve kadını üzmekten başka seçenek kalmamıştır.


İşte en derin mevzu burada karşımıza çıkıyor.Erkekler ilişkide hep kendi pencerelerinden kendi inandıkları doğrularla bakıyorlar ve istemedikleri kadının onları zorladıkları noktada da kaçmayı marifet sayıyorlar.Hak görme durumu ise başka bir şey ; ne yapsın ki kadın böyle dırıdırlanırken köşeyi dönüp yok olma durumunu da adet edinmişlerdir…



Tüm bu davranışların altında aslında kadına karşı duyulan sevgi ve kaybetme korkusu yatıyor.
Evet! Kaybetme korkusunun ve sevginin altında ezilen erkek doğru davranamıyor ve mutsuzluklar çığ gibi büyüyor. Hep bir kıvırma, hep bir sokağın köşesinden göz kırpma hali ise partnerini kaybetme korkusunun hep daha ağır basmasından kaynaklanıyor.


Sizi bu kadar seven ve kaybetmekten korkan bir partneriniz varken onun bu tarz davranışlarını gözardı mı etmek yada doğru taşlarla oynayıp kendi tarafınıza çevirmek mi mi işinize gelir ? Elbette ki sizin tarafınıza yatay bir geçiş yapması o kadar da zor değil ve kazanmak elinizde

Özgür olmayı ve hep kendi istediğini yapmaya alışmış erkeği öncelikle ilişki yaşamasına rağmen özgür olduğuna inandırmak gerekiyor.Kasılmaları ve kaçmayı yeğlemeleri genelde zorlandıklarını zannetmeliridir.Asla böyle bir şey yok ! “ Sen özgürsünü “ en derinden hissetmelerini sağlamak o kadar kolay ki .Seviyor , kendince seviyor ve çizgilerini kendine göre çiziyor.O zaman onun çizdiği hatları geçmeden , geçilse bile çaktırmadan yapmak buradaki en doğru hamle!

Çok istediğiniz ve bunu partnerinizle paylaşmak istediğiniz bir olay ve bir ortam en doğal hakkınız.Burada yapılması gereken de erkeğin bu durumun içine dahil olmasını sağlarken zorunlu olduğunu hissetmemesini sağlamak ve paylaşımın sevginizin gücünden geldiğini doğru anlatmak.Sevgi paylaşmaksa sizde en güzel anları beraber paylaşmak istiyorsunuz bunda zorunlu bir durum yok , işte erkek bunu bilmeli , anlatmak yine size düşüyor.


Erkeklerin kendi şeçimleri ve istediklerini yapma doğrultusunda yaşamak istemeleri toplumumuzun da bir parça baskısı aslında , erkek değil mi isteğini yapar.İşte bu durumda da bu gerçeği gözardı etmemek gerekiyor.İşiniz daha da kolaylaştı , çünkü her duruma karşı bir silahınız var , çünkü sorunun kaynaklandığı her noktayı biliyorsunuz.Tüm bunları bilmek zaten kazandığınız anlamına geliyor.Bilmek ve ona göre mermileri atmak gerekiyor.Anlayış ise en önemli silahınız bunu unutmayın !

Metazori değil erkeği herkesi rahatsız eder.Rahatsız olduğunu ve zorlandığını hissettiğniz anda ise olayları arap saçına döndürmeden çözmek gerekiyor. Dolayısıyla anlayışlı olmak ve her hamlede erkeğin yukarıdaki durumlarda kaçmayı seçtiğini unutmamak gerekiyor.


O halde ; erkekleri çok iyi tanımak , nerde ne yapacaklarını bilmek ve kaçacakları noktalarda nasıl davrandığını anlayıp hamle yapmak , özellikle onları zorlamamak , gerekiyor.



Ben ilişkimde tüm bunları yapacağım diyorsanız mutlu olmayı seçtiniz ve hak ettiniz demektir.Ve artık ilişkide nerde durduğunuzu kesin hatları ile de çizdiniz , partnerinizin zorlama halinde kaçmayı tercihinin size olan sevginizden ve kaybetme korkusundan kaynaklandığmı da çözdünüz , tersi davranışlarda olursanız neler olacağını artık biliyorsunuz yada deneyimlediniz.


Artık ipler sizin elinizde , mutluluk çok yakın kapınızı çalıyor haydi koşun ve kapıyı açın !



Sevinç Çakmaz
sevinc@cosmoturk.com

 


SEVİNÇ ÇAKMAZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>