KÖŞE YAZILARI | ŞEYDA KÜÇÜKEL

Aşkın ateşi…. Ya da ateşin aşkı...

"Kaçımız anlayabiliyoruz acaba, aşkın bazen gitmek olduğunu?" Şeyda Küçükel’in yeni yazısı…
 
   
 
 
     
Aşkın ateşi…. Ya da ateşin aşkı

Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa…

Demiş ki suya:
“Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol…”
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş;
Yüreğim sana armağan….
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına….
Zamanla su buhar olmaya, ateş kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış ya aşkı. Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su….

Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları…
Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu. Bir gün gelmiş suya varmış yolu. Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kızgın, biraz hırçın.

Ve o an anlamış aşkın bazen gitmek olduğunu…
Ama gitmenin yitirmek olmadığını…

Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş.
Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş.


Kaçımız anlayabiliyoruz acaba, aşkın bazen gitmek olduğunu? Buhar olmadan, kül olmadan yüreğimize dur diyebilmenin dayanılmaz hafifliğini. Tükenmenin, tüketmenin hiç kimseye faydası olmayacağını kaçımız anlayabiliyoruz acaba?

Kaçımız anlayabiliyoruz acaba, gitmenin aslında yitirmek olmadığını? Tükenmenin, tüketmenin aşk olmadığını? “Onsuz yapamam imkânsız yaşayamam” ların altında acizliğin veya bencilliğin yattığını anlayabiliyor muyuz acaba? İmkânsız görünen her şeyin aslında kendi imkânsızlığımız olduğunu görebiliyor muyuz? Hayatın içerisinde imkânsızlıklara yer olmadığını biliyor muyuz?

Hayat her alanda kendisine en uyum sağlayan organizasyonu ayakta tutuyor. Doğaya bakın, insan manzaralarına bakın, tarihe bakın, ilişkilere bakın. Bunun tüm örneklerini her yerde görebilirsiniz.

Defalarca tekrarlanan, “sensiz yapamıyorum” ların sadece bağımlılık olduğunu hepimiz biliyoruz aslında. Hep duymak istiyoruz bu sözleri. Üstelik biliyoruz; kelimeler ne kadar çok kullanılırsa anlam yükü o kadar azalıyor.

Hayatta hiç kimsenin ve hiçbir şeyin vazgeçilmez olmadığını biliyor muyuz?

Her zaman sevilin, her zaman istenilen insan olun, ama asla vazgeçilmez olmayın.

Hiç kimseyi hiçbir şeyi de vazgeçilmez görmeyin. Unutmayın, vazgeçilmez olmaya başladığınızda, tıkanıp sizde vazgeçemeyeceksiniz zamanla!

“Güneşin size ulaşmasını istiyorsanız, önce gölgeden çıkınız”…
COSMOTURKCOSMOTURKCOSMOTUKonfüçyüs


Şeyda Küçükel
seydakucukel@cosmoturk.com



ŞEYDA KÜÇÜKEL
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>