‘Tektipleşme’ başlığı altında 20 Mart Salı günü saat 17:00 da gösterimi gerçekleştirilen belgesel film Simurg`un ardından, filmin yönetmeni Ruhi Karadağ, izleyicilerle bir araya geldi. Adana Altın Koza Film Festivali`nde ‘Adana İzleyici Jürisi Ödülü’nü kazanan film, Ankaralı sinemaseverlerden de büyük beğeni topladı. 1996 yılında Türkiye cezaevlerinde F-tipi hücre uygulamasına karşı başlatılan ölüm orucu eylemine katılan ve bu süreçten sonra Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalanan altı arkadaşın yaşadıklarını anlatan film, bu hastalıkla yaşayan insanların sorunlarını gözler önüne seriyor. Şu anda Türkiye’de yaklaşık 500 hasta olduğunu belirten yönetmen, onlara kucak açılması gerektiğini belirtti. Cezaevi koşullarının hala yetersiz olduğunu vurgulayan yönetmen, halen cezaevlerinde tedaviye ihtiyacı olan, kanser, kalp, dolaşım ve solunum hastalıkları yaşayan 100`den fazla mahkum olduğunu da ekledi.

Ulusal Belgesel Film Yarışması – Profesyonel kategorisinde yarışan, Adam Isenberg’in ‘Dilsiz Bir Hayat’ adlı filmi Nikaragua’nın ücra bir köyünde yaşayan, sağır doğmuş ve herhangi bir dili öğrenememiş, 28 yaşındaki Dulce Maria ve 22 yaşındaki kardeşi Fransisco’nun hikayesini ele alıyor. Gösterimin ardından yapılan söyleşide, filmin çekim koşulları ile ilgili yöneltilen soruları cevaplayan Isenberg, filmi yedi haftalık bir süreçte tamamladıklarını, yerel halkın kendilerine zamanla alıştıklarını belirtti.

Aynı kategoride yarışan diğer bir film ise Ayşegül Selenga Taşkent’in, 2012 yapımı ‘Umudun Kızları’. Van’da çekilen ve bir kaç kız öğrencinin kültürel ve ekonomik zorluklarla savaşarak okuma hakkını elde etmeye çalışmalarını anlatan filmi ile ilgili olarak Taşkent, Çağdaş Yaşam Vakfı’nın kendilerine çok yardımcı olduklarını, onların arşiv kayıtlarından yararlandıklarını ve hikayeleri, sorunları yaşayan kızların ağzından yazılmış mektuplardan yola çıkarak anlattıklarını belirtti.

Ulusal Kısa Film Yarışması Kategorisi Kurmaca bölümünde filmlerden dördü, bugün Ankaralı sinemaseverler ile buluştu.
Bu filmlerden ilki Eray Dinç’in 2012 yapımı, Amorsu Olmayan Adam. Konusunu ‘Farklı hayatların birbirine olan yakınlığı, bir kameranın pan hareketi kadardır’ diye özetleyen filmin ardından yapılan söyleşide yönetmen, ‘’ Küçükken hep kamerayı neden görmüyoruz diye merak ederdim, o nedenle şimdi bunu gösterdim. Kamera filmde amorsu olmayan adamdır. Filmim tamamen kameranın öyküsüdür.’’dedi.

Anıl Kaya’nın 2011 yapımı ‘Bir Cevapsız Arama’ adlı filminin ardından yapılan söyleşide ise, Kaya, filminde ‘gerçeği’ kırmak, kendi halinde bir şeyler yaratmak ve sürrealist olanı yakalamak istedim ‘’ dedi.

Ertuğ Tüfekçioğlu’nun, çaresiz bir kadının, hiç beklemediği bir anda traji – komik biçimde aşık olmasını anlatan filmi ‘Direk Aşk’ın ardından, yönetmen, güldürüye yakın filminin hikayesini İrem Altuğ’un yazdığını, filmdeki güldürü ve drama dengesine çok fazla dokunmadıklarını söyledi. Tüfekçioğlu ayrıca film çekmeyi çok sevdiğini ve deneysel çekmeye çalıştığını da ekledi.

İrem Altuğ ise ‘’Aşkın insanların kafasında yarattığı önyargıyı ve beklentileri yıkmak istedim, bunu yıkmak için de erkeği bir direk olarak gösterdim.’’dedi.

2011 yapımı ‘Sudan Korkan Adamlar’ filminin ardından yapılan söyleşide yönetmenler Selim Akgül ve Seren Gel ise ‘Filmde gerçek bir hikayeden esinlenerek iki farklı kuşaktan bahsettiklerini ve filmde kendileri için ‘Asker’in ne olduğunu gösterdiklerini belirttiler.

Festivalde bugün ayrıca, Ulusal Uzun Film Yarışması Kategorisi’nde yarışan ‘Güzel Günler Göreceğiz’ ve ‘İz’ filmlerinin gösterimleri ardından da film ekipleri ile söyleşi yapıldı. 20 Mart etkinlik ajandasındaysa, Alman Kültür Merkezi’nde, Madgy Ahmed Aly ve Özgür Gökmen’in katılımlarıyla, ‘Edebiyatla Sinema Arasında: Necip Mahfuz Söyleşisi yer aldı.