Her yıl ekim ayında düzenlenen Londra Sanat Haftası (London Art Week), bu köklü mirası yeniden canlandırarak şehri uluslararası galeriler, koleksiyonerler, küratörler ve sanatçılar için bir buluşma noktasına dönüştürüyor. Bu yılki haftanın merkezinde, sanat dünyasının en prestijli iki fuarı olan Frieze London ve Frieze Masters yer aldı. Çağdaş sanatın en iddialı örneklerinin sergilendiği Frieze London’da, dünyanın önde gelen galerileri dikkat çekici seçkilerini sanatseverlerle buluşturdu. Hauser & Wirth galerisinde sergilenen Keith Tyson’ın “The Garden of Babel (2025)” adlı eseri, canlı renkleri ve döngüsel fırça darbeleriyle adeta nefes alan bir manzara hissi yaratarak büyük beğeni topladı. Sean Kelly Gallery tarafından sunulan Laurent Grasso’nun “Studies into the Past” adlı tablosu ise mitolojik öğeleri Rönesans estetiğiyle harmanlayan kompozisyonuyla dikkat çekti…

Zamana yolculuk niteliği taşıyan Frieze Masters fuarı ise Rönesans döneminden antik eserlere uzanan geniş bir yelpazede tarihi ve sanatı bir araya getirdi. Sergilenen nadir eserler arasında MÖ 4. yüzyıla tarihlenen bir İtalik süvari zırhı, Geç Ptolemaik Dönem’e ait Mısır lahit kapağı ve Oligosen çağından kalma bir kılıç dişli kedi iskeleti öne çıktı. Ayrıca Rusya’nın Magadan bölgesinde keşfedilen Seymchan meteoriti ile Aepyornis maximus’a ait bir fil kuşu yumurtası, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Hafta boyunca yalnızca Frieze fuarları değil, kentin farklı noktalarındaki tasarım ve sanat etkinlikleri de sanatseverlerin ilgi odağı oldu. Berkeley Meydanı’nda düzenlenen PAD London fuarı, iç tasarım ve dekoratif sanatlara odaklanarak farklı bir atmosfer sundu. Loş ve zarif iç mekânlarda sergilenen vintage modernist parçalar, cesur çağdaş tasarımlarla buluştu. Mücevher kutusunu andıran cam dolaplar ve heykelsi formdaki aydınlatma tasarımları, ziyaretçilerin beğenisini kazandı. Londra Sanat Haftası kapsamında Levy Gorvy Dayan galerisinde açılan Aleksandra Waliszewska sergisi de büyük yankı uyandırdı. Sanatçının hayal ve gerçek arasında gidip gelen, kasvetli atmosferli eserleri, izleyicilere yoğun duygusal deneyimler yaşattı. Şehrin köklü müzelerinden Wallace Koleksiyonu da hafta boyunca sanat tutkunlarının uğrak noktalarından biri oldu. Rokoko tarzının önde gelen ismi Fragonard’ın tabloları, tören zırhları ve minyatür portrelerle dolu sergi alanları, ziyaretçilere tarih ve estetik dolu bir yolculuk sundu. Ziyaretçilerine antik kalıntılardan çağdaş sanat eserlerine uzanan benzersiz bir keşif deneyimi yaşatan Londra Sanat Haftası, kentin neden hâlâ dünyanın en önemli sanat merkezlerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtladı. Sanatın geçmişiyle bugünü arasında köprü kuran etkinlik, izleyicilerine hem tarihsel bir derinlik hem de estetik bir zenginlik sundu.