MODA - STİL

Alışveriş Hastalık Haline Gelmeden Yardım Alın!

Alışveriş yapmak kuşkusuz kadınların en sevdiği aktivitelerden biridir.
 
   
 
 
     

Hatta kadınların milli sporu bile denilebilir. Ancak alışveriş hayatın odak noktası haline gelirse, karşılanabilenden fazla harcama söz konusu olursa tehlike çanları çalmaya başlamıştır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Merve Büyükkucak, neden tutkuyla alışveriş yaptığımızı, bu tutkunun altında yatan sorunların ve alışverişin nasıl hastalığa dönüşebileceğini anlatıyor.

Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde alışverişin cinsiyete dayalı olarak farklı bir aktivite haline geldiğini görebiliyoruz. Alışveriş daha çok kadının alanına giren bir şey ve erkek aslında daha çok parasal işlerle ilgilenir oluyor. Kadınların alışveriş aktivitesine erkeklere göre daha pozitif bir tutumu oluyor. Araştırmalar kadınların erkeklere oranla daha aktif alışveriş yaptıklarını, daha fazla ürün aradıklarını ve vitrin gezdiklerini gösteriyor. Zaten birçok erkeğin de alışveriş yapmayı sevmediğini dile getirdiğini biliriz. Erkeklerden farklı olarak birçok kadın alışverişi bir boş zaman aktivitesi olarak görür, tıpkı bir kafede kahve içme, yemek yeme, gezip dolaşma, hatta sadece yürüyüş yapma gibi. Alışveriş bazen de böyle keyifli bir aktivite yerine bir iş gibi görülebilir; örneğin ihtiyaç duyulan bir şeyi arama bulma ve sonunda satın alma gibi, net bir amaca yönelik olarak.

İNDİRİMLİ ALIŞVERİŞ NEDEN DAHA CAZİP?

Burada kaçırmaktan korkma duygusu devreye giriyor (fear of missing out). Halbuki %70 indirime girmeyen bir tshirt’ü neden daha önce istemediğimizi ve indirimdeyken üzerine atladığımız bilemeyiz, anlayamayız. Tabii bu korku aynı zamanda başkalarıyla da rekabet ettiğimizi bilmemizle birlikte daha da artar. Hatta öyle ki bazen kazanmak, satın almanın da önüne geçer. İndirimde birçok güzel ürün satın alabilmek kişiye bir zafer hissi verebiliyor. Çünkü kişi başkalarının da aynı kalabalık içerisinde sahip olmak istediği bir şeye sahip olmayı başarmış oluyor. İndirim sırasındaki kalabalık duyguların etkisini artırırken rekabet hissi de gerçekte aldığımız şeyin değerini veya ihtiyacımızı rasyonel şekilde değerlendirebilme yetimizi bozabiliyor. Bir de çoğunlukla bir ürünün fiyatını onun kalitesiyle eşitleme gibi bir eğilimimiz oluyor. Bu durumda gerçekte fiyatı daha ucuz olan ve daha sık kullanabileceğimiz bir gömlektense fiyatı çok yüksekken şimdi düşmüş ama aslında o kadar da sık giyemeyeceğimiz bir gömlek daha cazip hale gelebiliyor.

Tabii bir de bu indirimler aslında ne kadar harcadığımızdan ziyade ne kadar az para verdiğimiz ve ne kadar parayı kurtardığımıza odaklanmamıza sebep oluyor. Ancak indirim furyasına kapılıp da ucuzladığı için çok ürün satın alındığında kişiler bu sefer kredi kartı ekstrelerinde gördükleri rakama şaşırabiliyorlar; çünkü sonuç hiç de avantajlı bir alışveriş anlamına gelmeyebiliyor. Bir yandan da bu dönemlerde alışveriş yapmak bir şey bulmak anlamında oldukça zaman harcamanızı gerektiren bir durum. Bu nedenle de bu harcanan sürede eve eli boş dönmemek de önem kazanabiliyor. Herhangi bir şey “bulabilmek” bir amaç haline gelebiliyor. Ve birçok araştırma da aslında indirimde alışveriş yapan insanların en nihayetinde indirim olmayan dönemde yapanlara oranla çok daha fazla para harcadıklarını gösteriyor. Çünkü genelde satın aldıkları şey aslında gerçekten çok istemedikleri ya da onları çok da tatmin etmeyen bir ürün olabiliyor ve bu nedenle de daha hoşlarına gidecek bir şey bulma amacıyla alışverişe devam edebiliyorlar. Alışverişin başarısı da verimi, yani ne kadar üstün bir ürüne ne kadar az para verdiğinizle ölçülebiliyor.

KREDİ KARTLARI GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEMİZİ ENGELLİYOR!


Kredi kartları ödemenin yaratacağı acıyı ve sıkıntıyı ertelerken, almanın hazzını hemen yaşamaya olanak sağlıyor. Kişilerin satın almayla ilgili arzularını kolayca gerçekleştirebilmeleri için kolayca para ödünç almalarını sağlamış oluyor. Kredi kartı kullandıklarında alışverişin o an gerçekleşen sonuçları ile yüzleşmemiş oluyorlar. Bu noktada kredi kartları aslında bir tampon görevi görmekle birlikte alışveriş esnasında ne verdiğinize değil de ne aldığınıza daha çok odaklanmanızı sağlıyor. Hatta hediye kartları bu anlamda daha fena, çünkü bu kartlardan satın alan kişiler için sanki söz konusu kartlar gerçek para yerine bedavaymış gibi bir his oluşturabiliyor.

Araştırmalar genelde takıntılı bir şekilde çokça alışveriş yapan kişilerin nakit para yerine kredi kullandığını gösteriyor. Aynı şekilde dürtüsel, yani üzerine çok fazla düşünmeden alışveriş yapan kişilerin de kendi bütçelerini rahatlıkla aşmaları özellikle kredi kartı kullandıklarında görülebiliyor. Kredi kartı kullanan kişilerin daha fazla harcama yapma ihtimalleri daha yüksek olduğundan bu kişiler çok daha kolay borca girebiliyorlar. Aynı zamanda kredi kartı üzerinden gerçekleşen para transferlerinde bu işlem daha gerçekdışı ve soyut olarak algılanabiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki kredi kartı sahipleri daha çabuk ve daha çok harcama yapabiliyorlar. Dürtüsel şekilde alışveriş yapanlar için bu problem daha da zorlayıcı, çünkü genellikle onların kendilerini kontrol etme becerileri daha zayıf olduğundan daha fazla para harcayabiliyorlar. Aynı zamanda bu kişilerin diğer insanlara göre daha çok sayıda kredi kartına sahip olduğunu söylemek mümkün.

Kart kullanımının tehlikeli boyuta gelmesi ise aslında var olan limitin üzerine çıkmak ve kişinin hem maddi kaynaklarını hem de dolaylı olarak ilişkilerini olumsuz yönde etkilemeye başlaması anlamına geliyor ki sadece Türkiye’de değil dünyada da bu şekilde borç batağında olan yüz binlerce insan var. Böyle bir noktada yapılması gereken en önemli şey kart sayısının azaltılması olmalıdır. Sayı azaltıldıktan sonra kart limitlerinin yeniden gözden geçirilmesi yardımcı olacaktır. Belki yeni bir limit düzenlemesi ile kişiye bir dış kontrol sağlanabilir. Ancak tıpkı kumar oynamak gibi aşırı kart kullanımı da kişinin günlük yaşamını vazgeçemediği bir şekilde negatif yönde etkilemeye başladıysa dış kontrolün yanı sıra kişinin kendi iç kontrol dengelerini de düzenleyebilmesi adına psikolojik destek alması uygun olur.

İNTERNET ALIŞVERİŞ HASTALIĞINI TETİKLİYOR MU?


İnternetten alışverişe kadınlar kadar erkeklerin de oldukça rağbet gösterdiğini görüyoruz. Özellikle erkekler için bu eylem çok daha basit ve daha az komplike bir hal alıyor; öyle ki, web sitelerine bakıyorlar ve hemen, zahmetsiz şekilde onlara sunulanlardan bir şeyler seçip alıyorlar. Kadınlar için gerçek alışveriş deneyimin yarattığı hazzı tam olarak yaratmadığından aslında sanılanın aksine o mağaza gezip alışveriş yapmanın yerini hiçbir zaman tutmuyor.

İnternetten alışveriş de bir çeşit dürtüsel alışveriş, başka bir deyişle insanların gereksiz ve çok sayıda şeye sahip olmaya çalışarak kaygılarına bir çeşit rahatlama sağlama çabası, tanımına girebiliyor. Son yıllarda da artan alışveriş siteleriyle birlikte internette alışverişin oldukça yaygınlaştığını görebiliyoruz. Araştırmalar internetten herhangi bir ürünü sadece aramanın dahi alım ihtimalini artırdığını gösteriyor. Bu aynı zamanda birçok insan için zamandan da kazandıran bir yöntem olabiliyor. Bazıları için ise daha çok boş zamanlarda yapılan keyfi bir aktivite olabiliyor. İnternetten alışveriş zaman ve mekan kısıtlılıklarını kaldırdığı gibi alışveriş aktivitesini zaman ve mekan anlamında ayrıştırmaya fırsat tanıdığı için aynı zamanda bir esneklik de sağlayabiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki kişilik özelliği olarak kendini denetleyebilme becerisinin (ki bu da duygusal iniş çıkışları sık yaşamakla ilişkili olarak adlandırılır) görece daha zayıf olması kişiyi internetten alışverişe yatkın kılıyor. Aynı şekilde bulgular internetten alışveriş yapmanın daha çok rasyonel değil duygusal seçimlerimiz doğrultusunda olduğunu gösteriyor. Özellikle gençlerde bu tarz alışveriş davranışını sık görebiliyoruz.

Elbette internetten alışveriş yapmak da kendi içerisinde bağımlılık haline gelebilecek ve diğer başka bağımlılık davranışları ile de ilişkili olabilecek bir davranış; çünkü bazen öyle bir hal alıyor ki harcanan para ve zaman kontrolden çıkabiliyor. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden huzurlu ve mutlu hissedemeyebiliyor, zararından bağımsız olarak kendini durdurmaksızın bu davranışa devam edebiliyor. Tıpkı kredi kartı ile ödeme yapmak gibi internetten alım yapıldığında da bunun sonuçları ile kişi o anda yüzleşmediğinden kişinin bu davranıştaki riski ve tehlikeyi değerlendirmesi çok da gerçekçi olmayabiliyor.


 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>