YAŞAM KOÇU

‘Ben’ Gerçekten de ‘Ben’ miyim?

İnsan ilişkilerinde ilk olarak iletişimin başlaması göz temasıyla sağlanır.
 
   
 
 
     

Göz temasıyla birlikte kişinin dış görünüşü karşı taraf için olumlu olumsuz özelliklerin oluşmasına, kişi hakkındaki davranışlara, ön yargılarının oluşmasına ve dış görünüşüne göre değerlendirilip yorumlanır. Dış görünüş olarak iyi olan insanların sosyal yaşantısında ve iş hayatlarında da iyi bir insan oldukları kanısına varılır. İnsanların sürekli bir yarış halinde oldukları güzellik kaosunun içinde, “daha güzel nasıl olabilirim”, “en güzel ben olmalıyım” gibi sorularla kendi iç dünyalarında çevreye karşı bir savaş yaratırlar. Kişinin dış görünüşünü sürekli takıntılı hale getirmesi ve hayatının akışında olumsuz sonuçlar doğurmasının kişiyi nasıl etkilediği ve nasıl bir yol izleyeceği konusunda Reem Nöropsikiyatri Kliniği’nden Dr. Mehmet Yavuz anlatıyor…

Ayna ayna söyle bana

Güzel bir bedene sahip olma arzusu sosyal medyanın da etkisiyle günden güne artıyor. Sıfır beden kavramının oluşmasıyla birlikte kişilerde yeme bozuklukları anoreksiya ve blumia nervoza olarak adlandırılan hastalıkları tetikliyor. Günümüzde pek çok kadın bu hastalıklarla mücadele ediyor. Hayatında en çok ilgilendiği nokta bedeni oluyor. Toplumumuzdaki beden algısının değişmesiyle kişilerin kendilerine olan özgüveni zedeleniyor. Bu durum da psikolojimizin daha kolay yara almasına neden oluyor. Ağır makyajlar yaparak, dekolteli kıyafetler giyerek kişiler dikkat çekme çabası içine giriyorlar. İlgiyi her zaman üzerlerine toplayarak günlerinin çoğu vaktini hazırlanmaya, bakımlara harcıyorlar. Böylelikle gerçek ortamdan uzaklaşıyorlar.

Tek tipleşme

Sosyal medyanın hayatımızda önemli bir alanı kaplamasıyla birlikte insanların giyimlerinden yapacakları makyaja kadar aynı olma durumu ortaya çıktı. Birbirlerinin aynısı olmak, kim nerde ne giymiş, nerden almış gibi sorularla beynini doldurarak hayatı yakalayamamak... Çevrenize baktığınızda yapılan burun estetikleri, kaş uygulamaları bile tek tipleşti. Herkes aynı ama sadece en güzeli olmak istiyor. Gerçek benliğimizden uzaklaşarak istediğimiz benliğe bürünmeye çalışıyoruz. Böylelikle sosyal medyayla birlikte oluşan tek tip, benlik duygusunu gerçek benliğinizden uzaklaştırıyor. Sosyal medyada artık her şey standart bir algı haline dönüşmüş durumda. Kişi kendine baktığında takip ettiği kişiler ve onların yorumları ile kendine olan bakış açısını belirliyor. Kendi düşüncelerinden önce çevrenin düşünceleri daha fazla önem kazanıyor.

Sanal bir çekicilik yaratıyoruz

Son yıllarda fotoğraf ve videolar, sosyal medya unsurlarının ana malzemeleri olmuş durumda. Dijital teknolojilerin gelişmesi ile bir günde bile yüzlerce fotoğraf çekiliyor ve bunlar içerisinden ‘en iyisi’ sosyal medya hesaplarına yükleniyor. Üstelik teknoloji, fotoğraflar üzerinde oynamamıza olanak tanıyor. Bu sayede kırışıklıklar düzeltiliyor ve mükemmele yakın görüntüler elde edilebiliyor. Yani bir çeşit, fotoğraflar üzerinde estetik operasyonlar uyguluyoruz ve neredeyse kendimizi tamamen değiştiriyoruz. Sonucunda kendimizin de inandığı sanal bir çekicilik yaratıyoruz.

Neler yapmalıyız?


Öncelikle herkes için kalıplaşmış olan sıfır beden algınızı yıkmanız gerekiyor. Kilo kavramı herkes için farklı olabilir. Burada en önemli ve dikkat etmemiz gereken sağlığımız. Sağlımızı olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir uygulamadan kaçınmamız gerekiyor.

Kişiler kendileriyle barışık olmalı, kendini ve vücudunu sevmeli, şikayetçi olduğu bölgeler içinse düzenli spor yaparak ve sağlıklı beslenerek hayat akışını düzene sokmalıdır. Takıntı haline getirilen güzellik kavramı, kişinin kendi içinde çözümlenmeli, dışarıdan birinin söylemlerine göre şekillendirmemelidir.


 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>