YAŞAM KOÇU

Beynimizin de bir cinsiyeti var

Aşk ve benzeri duyguları, beyin mi yönlendiriyor kalp mi? Kadınlarla erkeklerin beyin yapıları birbirinden farklı mı?
 
   
 
 
     
Beyin Cerrahı Prof. Dr. Murat Günel beynimizin de bir cinsiyeti olduğunu belirtiyor. Kişiliğimizi, kadın ve erkek duygularını, hatta hamilelik dönemindeki aşermeyi bile beyindeki hormonal değişiklikler belirliyor. Beyni dinlendirmenin en iyi yolu ise; onu rutin yapılan işlerden kurtarıp değişikliklerle karşılaşmasını sağlamak.

Aşk ve benzeri duyguları, beyin mi yönlendiriyor kalp mi?

Tabii ki beyin. Kalp beynin hizmetinde olan bir kastır. Duyguların beyinde hangi bölgelerden kaynak aldığını bilemiyoruz. Örneğin; deneysel hayvanlarda belli beyin bölgeleri elektriksel olarak uyarıldığında, belli duygular kolaylıkla ortaya çıkarılabiliyor. Bu tabii ki basit duygular için geçerli. Aşk gibi karmaşık duyguları tam olarak çözemediğimiz halde, beynin birçok bölgesinin bu duygulara katıldığını biliyoruz.

Kadınlarla erkeklerin beyin yapıları birbirinden farklı mı?

Evet. İlk olarak; erkeklerin beyin ağırlıkları kadınlardan daha fazla. Fakat bu erkeklerin kadınlardan daha zeki olduğu anlamına gelmiyor. Son yıllarda fonksiyonal MRI ile yapılan çalışmalar, belli fonksiyonların kadınlarda, belli fonksiyonların ise erkeklerde daha üstün olduğunu ortaya çıkarttı. Örneğin; hafıza kadınlarda daha iyi olduğu halde, yön bulma duygusu erkeklerde daha gelişmiştir. Aynı zamanda hormonların da beyin üzerine çok büyük etkisi var. Zaten o nedenle kadınlarla erkeklerin davranışları farklı. Aynı zamanda, kadınlarda hormonların değiştiği dönemlerde ruh halinin değişmesi de buna bağlı oluyor. Gebelikteki aşermenin etkisi de, hormonlardaki değişimin beyin üzerine etkisinden kaynaklanır.

Şehir hayatının beynimiz üzerinde etkisi var mı?

Şehir hayatının değişik açılardan olumlu ve olumsuz etkileri var. Çevre kirliliğinden yaşamsal tek düzeliğe kadar pek çok faktör beyni olumsuz yönde etkileyebiliyor. Fakat aynı zamanda sosyal iletişimlere bağlı olarak, olumlu etkileri de var. Rutinin dışına çıkıp, beyni çalıştırmak gerekli. Bunun için sevdiğiniz herhangi bir yöntemi bulabilirsiniz. Hobiler beyin sağlığı için önemlidir. Örneğin; ben boş zamanlarında yazmayı, okumayı, boş boş durmayı severim. Hafta sonu gezileri beynin rutin dışına çıkmasını sağlayabilir. Benim New York'da uyguladığım yöntemlerden biri; değişik gruplara katılıp, kendimi bir bakıma zorlamamdır. Bilim adamları dışında Amerika'da birçok dostum var. Onlar yüzünden New York'da 'The Moth' denilen bir gruba katıldım. Amaç; sahneye çıkıp 200-300 kişi önünde bir hikâye anlatmak, hatta yarışmalar bile var. Herkes çıkıp komik hikâyeler anlatıyor. Benim hikâyem biraz acıklı, biraz duygusal. İlk başlarda biraz tedirgindim ama herkes iyi tepki verdi ve ben sanki grubun yakın bir parçası haline geldim. Bu şekilde de beynimi boşalttığım oluyor. Rutinden olabildiğince ayrılmak gerekli.

Stresin beyin hücresi üzerinde gerçekten öldürücü etkisi var mı?

Mekanizmasını tam olarak anlamasak bile, stresin beyin ve vücut sağlığı üzerine olumsuz birçok etkisi var. İlk olarak kan basıncını artırarak, beyin olsun, kalp olsun, tüm organları yıpratıyor. Stresin yanında ortaya çıkan duygular da önemli. Çünkü duygular da bir bakıma hangi maddelerin salgılandığını gösteriyorlar. Örneğin; sevdiğimiz birinin başarısını beklerken duyduğumuz stresle, bir kaza anında yaşadığımız stres birbirinden farklı duyguları ortaya çıkarır. Olumsuz duygulara yol açan stres, beyni öldürücü etkisini daha çok gösteriyor.

Depresyondan beynimizi kurtarabilir miyiz?

Depresyonun temeli biyolojiktir. Örneğin; büyük beyin ameliyatlarının ardından tüm hastalar bir süre depresyona girerler. Bunun nedeni de, beyindeki kimyasal maddelerin tamamen tüketilmesidir. Depresyon ilaçları da sonuç olarak bu maddelerin yapılmasını kolaylaştırıp, beyindeki oranlarını artırır. Bu ilaçlar ilk dört - altı hafta etkili olmazlar. Yağda eriyen maddeler oldukları için etkilerini bu sürenin sonunda göstermeye başlarlar.

Beyin nakli bir gün mümkün olacak mı?

Beyin naklindeki en büyük sorun; hücrelerin doğru kaynak noktalarını bulabilme zorluğu. O yüzden organ nakli şimdilik imkansız. Yoğun ve aktif olarak çalışılan konu ise; beyinde hücre nakli. Örneğin; bir felçten ya da beyin hasarından sonra, hasar gelen bölgeye kök hücrelerin verilmesi konusunda birçok çalışma var. Son araştırmalar kök hücrelerin beyinde de var olduğunu, özellikle hafızada ve koku sisteminde aktif olarak rol aldığını gösterdi. Örneğin; yeni hafızanın oluşmasında, bu kök hücrelerden yeni beyin hücrelerinin ortaya çıkıp hafızayı güçlendirdiği konusunda tezler bile var.

O zaman çok yakında kök hücre enjekte edip, hafızayı güçlendirmek mümkün olacak mı? Evet. Bunun da ötesinde; Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların tedavisinde bu kök hücrelerin büyük rol oynayacağı düşünülüyor. Aynı şekilde, bir felç sonrasında sol kolu oynatan bölge hasar gördüyse, bu kök hücrelerin bu bölgeye verilmesiyle kol fonksiyonunun geriye döndürülebilmesi konusunda çok aktif çalışmalar var.


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>