DİĞER HABERLER

Aşk hep yanlış adreslerde mi oturur?

"...Aslında çok basitti yaşananlar. Daha doğrusu yaşanan basit değildi ama son alışıldıktı. Ama kız hâlâ seviyordu. ..." İlknur Akgül Ardıç'ın yeni yazısını okumak için tıklayın.
 
   
 
 
     
Aşk hep yanlış adreslerde mi oturur?

Aslında çok basitti yaşananlar. Daha doğrusu yaşanan basit değildi ama son alışıldıktı. Ama kız hâlâ seviyordu. Çünkü onun sevme dürtüsünün karşısındakinin keyfini bekleyecek hali yoktu. Sadece sevmesi gerekiyordu ve o an karşısına çıkan kişi de oydu. Bu başka biri de olabilirdi. Ancak onunla karşılaşmıştı işte. Hayatında çok çabuk kararlar almazdı. Buna rağmen onunla birlikte, tanışmalarının birinci ayında yurt dışına gezmeye gitmişti. Bu kız için büyük bir adımdı. Kimseye kolay güvenmezdi çünkü; adımlarını sağlam atardı. Hayata çok mantıklı yaklaşanların az da olsa mutlaka yaptığı bir şeydi bu; kimsenin cesaret edemeyeceği çılgınlıklar yapmak...

Nasıl bir aşktı bu yaşanan, neler hissetmişti kız? Daha önemlisi sonrasında neler olmuştu?

Kız adama seslendi:
“ Merhaba sins...sinsi...sinsim. Her ayın 17’si bana kaçınılmaz olarak tanışmamızı hatırlatıyor. “Düşler sokağı”nda başlayan gezintiden sonra “hayal kahvesi”ndeki ilk buluşmamız. Düşler ve hayallerden gerçeğe kesintisiz bir geçiş; ardından iki insanın birbirini keşif yolculuğu. You, my dearest are the one who came into my life so unexpectedly...

Sana ilk aşık oluşum ilk karşılaşmamıza rastlamasa da, bir değil birden fazla aşık oldum ben sana. Bunlardan ilki, proje yönetimi sınavıma çalışırken beni aradığın ve telefondan bile olsa bana hissettirdiğin o enerji transferi sonrasında olmuştu. Tarifsiz bir biçimde tüm algılarımın yok olduğu ve tüm duygularımın uyuştuğu bir ilk andı bu; ilk düşüş... That is first fall in love...

Bunu ikinci kez, pırıl pırıl o yaz akşamında, göl kenarında sun roof’dan gökteki yıldızları ve göldeki yansımaları seyrederek, birbirimizi ilk hissettiğimiz o an izledi. O anda hayal değil gerçek bir “sen” vardı yanımda. Dönüş yolculuğunda beni çok şaşırtarak; “Ben seni bıraksam da sen beni bırakma, olur mu?” diye soran bir sen. Oysa sen bilmiyordun ki, ben de seni kaybetmekten deliler gibi korkuyor ama bunu itiraf edecek kadar güçlü hissetmiyordum kendini.....

Üçüncü kez sana aşık oluşum birlikte çıktığımız Prag gezisine rastladı. Turdaki diğer insanlarla ve rehberimizle yaptığımız Vlatava Nehri gezintisi vardı ya hani; işte o zaman. Kalabalığın içerisinde bile öylesine özeldin ki... Seninle bir topluluğun parçası olmak müthiş keyifliydi. İlişkilerimde benim için hep önemli olmuş bir kıstas vardır: yanımdaki insanın beni tamamlayabilmesi ve doğru eşlik edebilmesi. Sen tamı tamına arzuladığım çizgiye uyuyordun. İlk kez o ana dek aradığım insanın sen olduğunu düşündüm. Yaşadığım doygun mutluluğu sana tarif bile edemem. Everyday is special with him but i know it will be more special from now on... Tam o sırada içimde şarkı söyleyen sesi zorla susturmasam, teknedeki herkese rezil olacaktım. Seni dondurucu soğukta dışarı sürüklememin sebebi de buydu işte. O anki duygularımı sadece seninle paylaşmalıydım. Yalnızca sen dinlemeliydin o şarkıyı. Dışarıda donmak pahasına da olsa. Sadece Prag ve Vlatava nehri şahit olmalıydı bu olaya. Seninle yaşamanın ne kadar keyifli olduğunun ayırtına vardım. Ve seninle bir hayatı paylaşmanın ne hoş olabileceğini itiraf ettim kendime. All followed with hugs that warmed my days and secured my nights...
Evet, Prag’a gitmemiz senin de söylediğin gibi gerçek bir çılgınlıktı. Ama hoş ve asla unutmayacağım, her anını keyifle hatırlayacağım bir çılgınlık. Bir insanı ve kenti aynı anda keşfetmenin verdi ayrıcalık... All was nothing but a matter of reflection, just like the reflections on the Vlatava...

.................................

İlk kez göz yaşlarıma dokunabilen insan oldun sen... Sırlarımı öğrenmeye cesaret eden... Dikenleri budamaya gücümüz olduğunu ilk söyleyen... Within the many hours of our privacy you showed me strength, my dearest when i showed you my weaknesses. And you gave me many reasons to love you.
Beni yüreğinle görmeyi başardın; bense seni mantığımla dahi sevmeyi....”
Şaşırtıcı... Ama kız bunları çocuğa söyledikten çok kısa bir süre sonra ondan ayrıldı. Çünkü kız seviyorsa, adam bahaneydi...
..........................................

Söz sırası Cesare Pavese’de:
“Gerçekten tek büyük olumlamadır aşk; olmak, biri sayılmak ve ölüm er geç gelecekse, yiğitçe, alkışlar arasında ölmek; kısaca, bir anı olarak kalmak dürtüsü. Oysa ölmek, kaybolup gitmek isteğim hâlâ onunla ilgili: o öyle baş döndürürcüsüne canlı ki belki de varlığım onun varlığıyla karışabilse, eskisinden daha çok anlamı olurdu yaşamanın.”

İlknur Akgül Ardıç
ilknur@cosmoturk.com


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU

REKLAM
reklam@cosmoturk.com

İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com

TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32

-->
>