Bir Mısır Daha?
"Kahire’nin yapışkan arapları, atlı polisleri ve kirliliği konusunda uyarmışlardı beni..." Deli Fişek'in yeni yazısını okumak için tıklayın!
Evet geçen yazımın sonunda söylediğim gibi geçtiğimiz Pazar tekrar Mısır’a gittim ve geri gelir gelmez üzerimin ıslağı ile oturdum masaya, beni seven okurlarıma(!) Mısır anılarımı anlatmaya sıcağı sıcağına karar verdim...Üzerimin ıslağı diyorum çünkü dalışa gittim bu sefer! Dalışın en zahmetli kısmı olan malzeme yıkama kısmını da oflayarak ve sıkıntı ile atlattıktan sonra yazmaya başladım hemen. Tüm yorgunluğuna, üstüne üstlük pek fena bi halde grip olamama rağmen değdi doğrusu. Üç gün üst üste çok güzel dalışlar yaptık. Mısır diyorum ama aslen Sharm El Sheikh’dir tekrar gittiğim yerin adı. Sina yarımadasının tam güney ucunda. Süveyş ve Aqaba Körfezlerinin kesişme noktasında, Kızıldeniz yani... Gizemli tarihi, piramitleri, müzeleri vs. ile beni başlı başına cezbetmeye yetiyordu Mısır. Ama tüm hayallerimi yıktı Kahire (şimdilik – bir dahaki sefere kadar). Gerçi önceki bayramda Mısır’a giden dostlarım, Kahire’nin yapışkan arapları, atlı polisleri ve kirliliği konusunda uyarmışlardı beni. Ben yine de bunlara kulak asmayıp kendi gözlerimle görme kararı almıştım. Bu sefer dönüş yolumuzun Kahire aktarmalı olduğunu ve orada birkaç saatimiz olduğunu öğrenince pek bir sevinmiştim. Bizimkiler kısa bir şehir turu ayarlamışlardı, piramitleri görecektik en azından. En azı diyorum çünkü çarşıları, eski tarihi binaları, Kahire müzesi, Nil turu vs. Derken yapacak çok şey vardı. Gittim ve şoke oldum. Bir başkentin, bu kadar pis, bakımsız, şekilsiz, estetiksiz olabileceğini düşünmemiştim. Sharm’a artık Mısır dememeye karar verdim. Çünkü bizim kaldığımız Naama Bay adlı bölge Sharm El Sheikh’in zengin kesimin tatilini geçirdiği, yabancı turist akınına uğrayan, gece hayatı, club’ları, barları, sosyetesi ile tam bir eğlence merkezi... Türkiye’nin Bodrum’u yani.
Ama Kahire’nin benim için önemi başkaydı. Çünkü, yine geçen yazımın sonunda bahsettiğim parmak kral orada yaşıyordu. Kendisi ile geçen bayramdaki çılgın Sharm gecelerinden birinde Hard Rock Cafe’de tanışmış ve bu yakışıklı Arap çocuğunun muhteşem dansları ağzımızı açık bırakmıştı. Tesadüf o ki, kendisi yine Hard Rock Cafe pistlerinde aynen dans etmeye devam ediyordu. Neyse onu Hard Rock Cafe pistlerinde kendinden geçmiş muhteşem dansları, uzun boyu ve arap saçları ile hatırlamaya devam edip Sharm El Sheikh’e geri dönelim. Geçen sefer Eden Rock adında bir otelde kalmıştık. Yine Naama Bay içinde. Eski yazımda ETS tur ile gidenlerin otel konusundaki şikayetlerinden ve bu konuda ne kadar şanslı olduğumuzdan bahsetmiştim. Gerçi eski otelimiz biraz tepede kaldığı için plajı yoktu ve bu nedenle İber Otel Lido adında bir otelin plajını kullanma hakkına sahiptik. Lido, Naama’nın tam ucunda, denizin üzerindeki terası ve neredeyse tüm odaları ile denizi gören 5 yıldızlı muhteşem bir otel. Tabii bu biraz da göreceli bir durum, ben muhteşem derim siz beğenmezsiniz ama eğer siz de benim gibi deniz aşığı iseniz, mümkün olan heryerde denizi en yakınınızda hissetmek isterseniz bu oteli beğeneceğinizden eminim. Kızlarla uzuuun plaj günlerimizde (ki o tatili sadece bu iş için planlamıştık, öyle klasik turist gibi sağdan sola koşturmama kararı almıştık) işinin sürekli başında durup, gece gündüz müşterileri ile tek tek ilgilenen Genel Müdür Bay Christian ile tanışmış ve eğer bir kez daha gelirsek Lido’da kalmaya söz vermiştik. Eh sözümüzün eriyiz, bu sefer orada kalmak şart olmuştu. Çok sevgili Christian bize geçen sefer anlattığı ama görme fırsatı bulamadığımız nefis deniz ve Sharm manzaralı odalarından sanırım en güzelini ayırmıştı. Bize öyle bir VIP muamelesi yaptı ki sürüden ayrılıp orada kalma kararı aldığımız için kendimle bir kez daha gurur duydum.
Bu seferki tatil amacımız dalış olduğu ve bu nedenle hep sabahın köründe otelden ayrılıp akşamın bir vakti döndüğümüz için kendisiyle ancak son akşamımızda karşılaşabildik. Dolayısıyla bizi bir akşam yemeğine davet edemediği için pek bir üzüldü. Bunu telafi etmek için de sabahın 6’sında otelden ayrılacak olan sadece biz nadide müşterileri için kahvaltı salonunu 1 saat erken açtırıp, bizi şahsen uğurlamayı da ihmal etmedi. Tabii bu da Sharm’la ilgili güzel anılarımıza bir tane daha eklememize sebep oldu. Pek bir memnun ayrıldık.
Biraz da yeme içme olayından bahsedelim. İnsan deniz aşığı olur da denizden ne çıksa yemez mi? (sormayın valla, gündüz hayranlıkla izlediğimiz balıkları akşam yiyor olma fikri bana da çok korkunç geliyor ama bu kadar vicdan yapmamaya karar verdim). Geçen sefer de iyi balık yiyebileceğimiz neresi var diye epeyce bir fikir almıştık. Bu sefer gerçekten nefis yerlerde yedik, tadı damağımızda kaldı. Nerde mi? Sharm El Sheikh aslen 2 tane. İlki Old Sharm/ Old Bazaar (Eski Sharm), ki bu da ilk kurulanı. Bizim Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı tadında biraz. İçinde bir sürü dükkanın yanısıra bir çok da yerel restoran vs. var. Biz de iki gecemizi iyi yerlerde balık yiyebilmek amacıyla orada geçirdik. İlk gece Sinai Star ikinci gece de Red Sea Star adında restoranlarda yedik. Buraları daha çok Mısırlılar ve yerel havayı soluyabilmek adına özel yerler arayan turistler tercih ediyor. Ayıptır söylemesi, iki kişi için gelen balık tabağı rahatlıkla normal yiyen dört insanı doyurabilecek bollukta balık içeriyordu. Biz de derin bir nefes alıp tabağa balıklama atladık. Nefisti. Acılı balık çorbası da çok güzeldi. Ama fiyat da istanbul’da ortalama bir balık restoranından daha ucuz değildi. Otelimiz ve yemekler işte böyleydi.
Bütün bunların yanısıra, bu sefer Arap’lardan gerçekten hiç hoşlanmadık. Adamlarla anlaştığımızı zannettiğimiz her noktada bir problem yaşadık diyebilirim. Neyse din kardeşlerimizi bayram seyran hatırına daha fazla rencide etmeyelim ama sanırım ikinci defa koşarak gittiğim Mısır’a yaklaşık bir sene daha gitmeyi planlamayacağım. Belki bi Kahire sortisi yaparım şehri detaylı gezip, kötü izlenimlerimi silmek için.
Dalışlarımızı ve gittiğimiz dalış noktalarını bir sonraki yazımda anlatmayı planlıyorum. Bol tatilli, iyi bayramlı yıllar dileği ile...
Deli Fişek
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Kahve Dikkati Artırıyor Zindelik Veriyor”
“Kadınları nasıl bilirsiniz? ”
“Hilton Canopy by Hilton Seychelles`in Açılışını Duyurdu”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32